Название: Renan Müdafaanamesi ve Kanije Müdafaası
Автор: Namık Kemal
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6486-19-5
isbn:
8
“Bakara”, 269
9
“Lokman”, 12
10
“Mücadele”, 11
11
“Zumer”, 9
12
“Taha”, 114
13
Namık Kemal, burada, Müslümanlarla Arapları aynı gözle görmektedir. Bundan dolayı Türk oldukları herkesçe bilinen İbni Sina, Farabi ve benzeri bilginlere Arap olarak bakması belki de İslam’a olan hürmetindendir veya o zaman Batı’daki yayınların tesirinde kalmıştır.
14
Zîc: Yıldızların yerlerini ve hareketlerini göstermek için hazırlanmış cetvel.
1
İbranice ve Süryaniceye olan vukufunun derecesini bilemeyiz ancak Arapça bilmediğine, kendi risalesinden birkaç delil göstereceğiz.
2
İbranice, Arapça, Süryanice gibi Doğu dillerini kapsayan dil ailesi.
3
On sekiz cilt olarak basılmış olan bu eser, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmasıyla başlar ve Kaynarca Antlaşması ile son bulur. Bir hayli kötü niyet ve hatalarla, birtakım yanlış muhakemelerle dolu olmakla beraber, iç olaylar ve özellikle dış ilişkilerle ilgili birçok detayı ihtiva etmesinden dolayı Türk milletinin tarihini bilenlere, bilgilerini arttırmaları bakımından faydalı bir eserdir.
4
“Yasin”, 38
5
“Nebe”, 14
6
“Nebe”, 8
7
İslam’dan önce Arabistan’da tevhid inancına sahip ve “Hanifler” olarak bilinen kimseler bulunmaktadır. Bunlar Allah’ı bir bilen, bütün peygamberlere iman eden, sünnet olan, Kâbe’yi ziyaret eden, Allah’ın yasak ettiği şeyleri kendilerine haram sayan kimselerdir (Bkz. Şaban Kuzgun, “Hz. İbrahim ve Haniflik”, Ankara 1985, 110-197). Bunun yanında müşriklerin; putların dışında, kendilerini, yeri, göğü vb. şeyleri yaratan bir yüce Tanrı inancına sahip oldukları Kur’an’dan anlaşılmaktadır (Bkz. “Isra”, 67; “El-Müminun”, 86; “Ankebut”, 61-65; “Ez-Zuhruf”, 87; “Fetih”, 52 vb. Bu konuda ayrıca bkz. Ekrem Sarıkçıoğlu, “Kur’an’a Göre Müşrikler ve Putperestler”,
İslam’a göre dinler tevhid esasına dayanmaktadır ve ilahi menşelidir. İnsanlar doğru yoldan uzaklaştıkça Allah onları yeni elçilerle uyarmış, doğru yola çağırtmıştır (“Bakara”, 136; “Nisa”, 163, vd.). Bu elçiler birbirini takip etmiş ve Hz. Muhammed ile sonlanmıştır (“Azhap”, 40). Elçiler görevlerini hakkıyla yapabilmeleri, Tanrı buyruğunu tam olarak anlatabilmeleri için her kavmin dili ile gönderilmişlerdir (“İbrahim”, 4). Allah her kavme bu uyarıcılardan göndermiştir (“Fatır”, 24, “İsra”, 15; “Ra’d”, 7). Bu uyarıcılar da Allah’a kulluk etmeyi, saptırıcılardan sakınmayı, hakkı kabul etmeyi tebliğ etmişlerdir. Böylece öz bozulsa da tevhide, ilahi hükümlere dair bazı izler kalmıştır. Zaten bugün dinler tarihi alanında yapılan çalışmalar, ilkel kabilelerde olsun, çok tanrılı toplumlarda olsun, farklı inanışlar yanında bir “yüce varlık”, “yüce Tanrı” inanışının bulunduğunu ortaya koymuştur. Namık Kemal, kaynaklara müracaat etmeye fırsat bulamadığı için veya Renan’ın her fikrini yanlış ve İslam’a aykırı bulduğu için bu görüşünü de reddetme ihtiyacı duymuştur. Belki de müşrik Arapları tevhid ehli olarak görmemiştir. Bilhassa mezhep mücadeleleri olmadığına dair görüşe katılmak mümkündür.
8
“Bakara”, 269
9
“Lokman”, 12
10
“Mücadele”, 11
11
“Zumer”, 9
12
“Taha”, 114
13
Namık Kemal, burada, Müslümanlarla Arapları aynı gözle görmektedir. Bundan dolayı Türk oldukları herkesçe bilinen İbni Sina, Farabi ve benzeri bilginlere Arap olarak bakması belki de İslam’a olan hürmetindendir veya o zaman Batı’daki yayınların tesirinde kalmıştır.
14
Zîc: Yıldızların yerlerini ve hareketlerini göstermek için hazırlanmış cetvel.