Название: İçimizdeki Şeytan
Автор: Сабахаттин Али
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-605-121-935-6
isbn:
Ömer onunla konuşmaktan garip bir zevk alıyordu. Hiçbir şeye inanmamak hususunda mutabık gibiydiler. Yalnız Hafız Efendi, belki de yaşadığı senelerin tesiriyle, Ömer’in içini şekilsiz bir surette dolduran ihtiraslardan da kurtulmuştu. Bugünkü hâlin devamından başka bir şey istemiyordu. Ara sıra, Ömer’i hayrete düşüren bir tabiilikle ve hiç küçülmeden, hiç ezilmeden, genç adamdan bir lira borç ister ve Ömer ondan borç isteyince de tereddüt bile etmeden cebinde ne varsa çıkarır verirdi. Böyle zamanlarda çok kere Ömer ondan çoluk çocuğunun ekmek parasını almış gibi bir hisle ayrılırdı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Hikmet-i vücut: Bir şeyin var olmasının hikmet ve amacı. (e.n.)
2
Tufeyli: Asalak. (e.n.)
3
Mükâleme: Karşılıklı konuşma. (e.n.)
4
Mübahase: Bir konu hakkında iki veya daha çok kişinin karşılıklı konuşması. (e.n.)
5
Müptedi: Bir şeyi öğrenmeye yeni başlayan, acemi. (e.n.)
6
Muhtelit: Karma. (e.n.)
7
İnzibat meclisi: Disiplin kurulu. (e.n.)
8
Muvakkat tart: Geçici uzaklaştırma. (e.n.)
9
Muaşaka: Birbirini karşılıklı sevme, sevişme, âşıktaşlık. (e.n.)
10
Emval-i metruke: Sahipleri olmayan, sahipleri kaybolmuş, sahipsiz mallar. Terk edilmiş mallar. (e.n.)
11
Tefekkürat: Düşünceler. (e.n.)
12
Kari: Okuyucu. (e.n.)
13
Süluk etmek: Bir işe girmek. (e.n.)
14
İllet: Neden, sebep. (e.n.)
15
Leyli: Yatılı. (e.n.)
16
Muvazi: Paralel, koşut. (e.n.)
17
Maişet: Geçim, geçinme. (e.n.)
18
Maada: Başka. (e.n.)
19
Mekteb-i idadi: Lise. (e.n.)
20
Çeşm-i ibret: İbret gözü. (e.n.)
21
İhsas etmek: Sezdirmek. (e.n.)
20
Çeşm-i ibret: İbret gözü. (e.n.)
21
İhsas etmek: Sezdirmek. (e.n.)