“Duccio Taşı.”
Leonardo, Salaì ile göz göze gelerek “Berbat etmeyi düşündüğün başka organizasyonlar var mı, Buonarroti?” diye sordu. “Ona göre hazırlıklı olayım bir dahaki sefere.”
Piero Soderini kendisini tamamen samimi ve bir o kadar da sahte gösteren kışkırtıcı bir gülümsemeyle “Sevgili Michelangelo,” dedi, “şehrin diğer önemli sanatçıları, Üstat Leonardo’ya hürmeten kendi istekleriyle oylamadan çekildiler.”
Kalabalığın önünde Floransa’nın bütün ünlü sanatçıları bir aradaydı. Leonardo her birinin Michelangelo’dan en az yirmi yaş büyük olduğunu fark etti. Ünlü mavi-beyaz seramik ustası anlı şanlı Andrea della Robbia altmış altı yaşındaydı. Ünlü mimar Giuliano da Sangallo ve usta ressamlar Sandro Botticelli ile Pietro Perugino ellisinde vardı. Davide Ghirlandaio bile yarım asırlık olmaya yakındı. Leonardo dahil bu adamların hepsi, hem yaş hem de tecrübe olarak Michelangelo’dan kat kat üstündü.
“Bu doğru evlat,” dedi Botticelli yüksek sesle. Sesi, zaman ve deneyim enstrümanlarıyla zengin bir orkestra gibi çınladı salonda.
“Hepimiz Leonardo’nun lehine oylamadan çekilmiş bulunmaktayız.”
Soderini “Belki sen de çekilsen iyi olur,” dedi.
Michelangelo, çamurlu omuz çantasının kilidiyle oynarken “Ama bu beyefendilerin hiçbiri mermer ustası değil, ben hariç,” dedi.
Soderini “Leonardo, tüm sanatların ustasıdır evlat,” diye düzeltti.
Leonardo ve Salaì karşılıklı gülümsediler. Kendini savunmasına gerek yoktu. Başkaları onun adına bunu yapıyordu zaten.
Michelangelo çantasından bir sürü kâğıt tabakası çıkararak “İşte!” dedi. “Yaptığım çizimler burada.”
Giuseppe Vitelli kâğıtları alacakken Leonardo önce davrandı.
En üstteki kâğıda bakarak derin bir nefes aldı. Bunlar bir amatörün karalamalarına benzemiyordu. Bu, dökümlü kumaş ve aslan postu giymiş, kaslı ve ideal boyutlarda canlı nefes alan bir adam resmiydi. Leonardo diğer iki karalamayı eline aldı. Kompozisyonlar oldukça dinamik, kıvrımlı ve hareketli figürleri tasvir etmekteydi. Birkaç ustaca fırça darbesiyle gölgeler verilmişti. Her yüz, farklı bir ifadeye sahipti: korku, inanç ve cesaret. Michelangelo kâğıt üzerinde biraz tebeşir dışında hiçbir şey kullanmadan resimlerinde canlılığı yakalamıştı.
Göz ucuyla heykeltıraşı baştan aşağı süzdü. Yüzü toz toprak, kıyafetleri de çamur ve ter içinde olmasına rağmen genç adam artık komik görünmüyordu.
Michelangelo “Taş için Herkül’ü düşünüyorum,” dedi. “Floransa’nın eski Roma kültürü ve gücünün gerçek mirasçısı olduğunu dünyaya ilan edecek gücün sembolü.”
Piero Soderini, eskizlere bile bakmadan “Evlat, hepimiz böyle yetenekli bir sanatçının aramızda olmasından memnuniyet duyuyoruz,” dedi. “Ancak Üstat Leonardo’nun rakibi olabileceğine gerçekten inanmıyorsun, değil mi? Kendine ait bir atölyen bile yok.”
“İyi ya! Bu da Michelangelo’nun daha ucuza çalışabileceğini gösterir,” diye araya girdi Granacci.
Giuseppe Vitelli, aniden ilgili görünerek “Ne kadar ucuza?” diye sordu.
“Herhalde,” dedi Leonardo, heykeltıraşın çizimlerini geri vererek, “birkaç kuruş uğruna benim tecrübemi bu saygısız ve yeteneği belirsiz gence değişmeyeceksiniz.”
Michelangelo karşısında dimdik duruyordu. Leonardo o anda yetenek kelimesini kullandığına pişman oldu.
Michelangelo çizimleri Giuseppe Vitelli’ye uzatarak “Granacci haklı,” dedi. “Benim için atölye parası ödemeniz gerekmiyor. Zaten atölyeye ihtiyacım yok.”
Leonardo kollarını açarak “Çalışmanı nerede yapacaksın? Dışarıda mı?” diye sordu.
Michelangelo başıyla onaylayarak “Açık havayı severim. Ailemle birlikte yaşadığım için barınma gereksinimim de yok.”
Leonardo’nun omuzları kasıldı. Bu tanınmamış heykeltıraş, her şeyi berbat edip geleceğini elinden çalamazdı. Değil mi?
Michelangelo, tüm ciddiyetiyle “Aletlerimi kendim imal ederim, böylece onlar için de para ödemeniz gerekmeyecek,” diye devam etti. “Fazladan mermer ve yardımcılar için de para ödemeniz gerekmiyor…”
Leonardo “İnanamıyorum!” diye haykırdı. “Bırakın tek başına yapmayı, bu genç adam yirmi tane asistanın yardımıyla bile o devasa taş levhaya şekil veremez.”
Giuseppe Vitelli, Michelangelo’nun çizimlerini yakından incelerken “Üstat Leonardo,” diye seslendi, “bu genç adamla rekabet edebilmek için aylık talebinizi düşürmeyi düşünmez miydiniz?”
“Asla!” dedi Leonardo, çenesini kaldırarak. “Özgürlüğümü kaybetmektense ölmeyi tercih ederim.”
Michelangelo “Ayda birkaç florinle yaşayabilirim,” dedi.
“Paranızın karşılığını alacaksınız,” dedi Leonardo.
“Burada blok mermerden dev bir heykel çıkartan tek kişi benim,” dedi Michelangelo. “On yedi yaşındayken bundan daha küçük ama yaklaşık bu uzunlukta -elini başının üzerine koydu- bir Herkül heykeli ve Roma’da da yetişkin bir adamdan daha uzun bir Bacchus heykeli yaptım. Sizin için başka bir mermer heykel yapabilecek tek sanatçı benim burada.”
Leonardo gözlerinin kuşkuyla büyüdüğünü hissetti. “Seni doğru mu duydum? Dev bir heykel? Duccio Taşı’ndan herhangi bir mermer ilavesiz bir heykel çıkarmayı mı umuyorsun?” Delikanlının çizimleri güzeldi ama kafası belli ki çalışmıyordu.
“Evet,” dedi Michelangelo, hiçbir alaycı ifade takınmadan.
Giuseppe Vitelli “Bu cesur bir iddia genç adam,” dedi. Leonardo adamın sesindeki sinir bozucu hayranlık ifadesini hissedebiliyordu.
Leonardo, Giuseppe’nin suratına bakarak “Pekâlâ, bu sözde dev heykelin boyunun ne kadar olmasını umuyorsun?” diye sordu. Yüzünde takdir ifadesinin oluşmasını bekliyordu.
Michelangelo omuzlarını silkerek “Taş bloğun boyunda,” dedi.
Salonda mırıldanmalar yükselmeye başladı.
Michelangelo “Ne? Taş bloğun boyu ne kadar?” diye sordu.
“Altı metre,” diye cevapladı Leonardo.
Michelangelo, yüksekliği düşünüyormuşçasına başını yukarıya kaldırdı. Taşın yüksekliği, sıradan bir adam boyunun üç misliydi. Yavaşça başıyla onayladı. “Tamam. Bu kusursuz olacak.”
Seyirciler nefeslerini tuttu.
Leonardo’nun СКАЧАТЬ