Böylece Beaumains, Lacivert Şövalye Sör Persant’ı da alt edip yüz şövalyeyi emri altına aldı. Ertesi sabah genç kadın, Beaumains’i kaleye, Kızıl Toprakların Kızıl Şövalyesi’nin hanımı tutsak ettiği yere götürüyordu. Gidecekleri yeri duyan Sör Persant, “Tanrı sizinle olsun,” diye bağırdı, “O adam yaşayan en tehlikeli şövalyedir, çünkü yedi insan gücündedir. Dünyadaki en güzel kadınlardan biri olan o hanıma büyük yanlışlar yaptı, sanıyorum ki bu genç kadın da onun kız kardeşi. İsminiz Linet değil mi?” Genç kadın cevap verdi: “Evet efendim. Hanımım, yani kız kardeşimin adı ise Dame1 Lyonesse’dir.” Bunun üzerine Sör Persant, “Kızıl Şövalye, iki yıllık kuşatmanın ardından bitkin düştü, birçok kez kaleye girmeyi deneyebilirdi ancak Sör Lancelot du Lac’ın, Sör Tristram’ın ya da Sör Gawaine’in gelip kendisiyle dövüşeceğini umdu,” dedi. “Lordum Lacivert Şövalye Sör Persant, sizden bu beyefendiyi Kızıl Şövalye’yle mücadeleye girişmeden önce şövalye ilan etmenizi istiyorum,” dedi genç kadın. “Seve seve yaparım,” diye cevap verdi Sör Persant, “eğer benim gibi sıradan bir insandan şövalyelik nişanını almak onu da memnun edecekse tabii.” Beaumains cevap verdi: “Efendim, iyi niyetiniz için teşekkür ediyorum fakat bu vazifenin daha en başında şövalyelik nişanını bana Sör Lancelot bahşetti. Ben, Orkney’li Sör Gareth. Sör Gawaine ise kardeşimdir, gelgelelim ne o ne de annemin erkek kardeşi Kral Arthur bunu bilir. Bu yüzden bu sırrı saklamanızı istiyorum.”
O sıralarda Kral Arthur tarafından gönderilen bir şövalyenin kendisini kurtarmaya geldiği haberi, bir cüce tarafından kuşatma altında bulunan leydiye iletilmişti. Leydi, Beaumains’in tüm yaptıklarını ve önüne çıkanları bir bir nasıl alt ettiğini öğrenince cüceye fırında pişmiş geyik eti, etine dolgun tavuklar, iki gümüş sürahide şarap ve bir altın kupa götürüp tüm bunları yakınlardaki keşiş kulübesinde yaşayan keşişe bırakmasını söyledi. Cüce bu işi halletti. Leydi daha sonra kız kardeşini ve Sör Beaumains’i karşılamaya gitmesi için yine cüceyi gönderdi. Cüce, onlara keşişin hücresinde yiyip içmelerini ve dinlenmelerini söyledi; onlar da öyle yaptılar. Kuşatılmış kaleye yaklaşınca Sör Beaumains, topuklarında mahmuzları, ellerinde kılıçları bulunan tam kırk şövalye gördü; hepsi çimenlikten yükselen uzun ağaçlara asılmıştı. “Efendim, bu şövalyeler buraya kız kardeşim Dame Lyonesse’i kurtarmak için geldiler,” dedi genç kadın, “Eğer Kızıl Toprakların Kızıl Şövalyesi’ni alt edemezseniz siz de oraya asılacaksınız.”
“Gerçekten de Kral Arthur’un şövalyelerinin hiçbirinin bu Kızıl Toprakların Kızıl Şövalyesi’yle başa çıkamamış olması bir mucize,” diye cevapladı Beaumains. Etrafı yüksek duvarlar ve derin hendeklerle çevrili kaleye doğru yola koyuldular, en sonunda büyük bir çınar ağacına geldiler, bu ağaçta bir borazan asılıydı. Kızıl Şövalye’yle dövüşmeyi arzulayan kişi, bu borazanı şiddetle üflemeliydi.
Beaumains borazanı almak için yeltendiğinde Linet araya girdi: “Efendim, size yalvarıyorum, tam öğle vakti gelmeden bu borazanı çalmayın, çünkü öğleden önceki üç saat boyunca Kızıl Şövalye gücünün doruklarında oluyor ve yedi insan kuvvetine ulaşıyor, fakat öğle vakti geldiğinde sıradan bir adama dönüşüyor.”
“Ah! Böyle sözler söylediğiniz için utanmalısınız genç hanım. Şövalye her ne durumdaysa onunla ya o durumdayken savaşacağım ya da hiç savaşmayacağım,” dedi Beaumains, borazanı alıp öyle bir öttürdü ki ses tüm kale içinde yankılandı. Kızıl Şövalye de zırhını kuşanıp Beaumains’in dikildiği noktaya geldi. Böylece dövüş başladı, hem de ne dövüş; Beaumains öğle vaktine kadar dayanmak için çok çaba sarf etti ki o andan itibaren Kızıl Şövalye’nin gücü tükenmeye başladı. Bir ara soluklandılar, sonra tekrar başladılar, en sonunda Kızıl Şövalye mecburen Sör Beaumains’e teslim oldu. Kaledeki tüm efendiler ve baronlar, kazanana saygılarını sunmaya gelerek Kızıl Şövalye’nin hayatının bağışlanması karşılığında Beaumains’in hizmetine girmek için yalvardılar. Bu istekleri gerçekleşti, Linet ise şövalyenin yaralarını sarıp merhem sürdü, aynı şeyi Sör Beaumains için de yaptı. Sonrasında Kızıl Şövalye, Kral Arthur’un sarayına gönderildi, orada Sör Beaumains’in yaptıklarını anlattı. Kral Arthur ve şövalyeleri hayrete düştüler.
Sör Beaumains, dövüşten önce Dehşet Kalesi’nin penceresine bakmış, Leydi Lyonesse’in yüzünü görmüş, gördüğü yüzün dünyadaki en güzel yüz olduğunu düşünmüştü. Kızıl Şövalye’yi bertaraf ettikten sonra hızla kaleye girdi. Beaumains, Leydi Lyonesse tarafından karşılandıktan sonra ona, tüm benliğiyle âşık olduğunu söyledi. Kadın Beaumains’i reddetmedi, fakat bir süreliğine onu oyaladı. Sonrasında Kral, Leydi ve Beaumains’e, yani Sör Gareth’a mektuplar yollayıp saraya gelmelerini iletti. Sör Gareth’ın tavsiyesiyle Leydi Lyonesse, Kral’dan bir turnuva düzenlemesine izin vermesini istedi. Bu turnuvada en iyi olduğunu kanıtlayacak şövalye, eğer evli değilse, leydiyle evlenecek ve tüm topraklarının sahibi olacaktı. Gelgelelim eğer şövalye evliyse, bu sefer ona bembeyaz bir akdoğan, eşine ise kıymetli taşlarla bezeli altın bir taç verilecekti.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Kadınlara verilen, şövalyelik düzeyinde bir asalet unvanı. (ç.n.)