Название: Dünyanın en eski fıkra kitabı
Автор: Dan Crompton
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-625-8068-75-7
isbn:
Delinin biri hasta arkadaşını ziyarete gitmiş. Arkadaşının cevap verecek takati bile yokmuş. Deli sinirlenmiş: “Umarım ben de yakında hasta olurum. O zaman da ben sana cevap vermem.”
Delinin teki herkese kıyafetlerinin kaç para ettiğini sormaya başlamış. Bunu duyan babası kendisine çıkışınca deli savunmaya geçmiş: “Ama baba, doğruları değil, dedikoduları dinliyorsun hep!”
Babası kendisiyle konuşan adamın kim olduğunu söyleyince deli sinirlenmiş: “Sen de bu adama inanıyorsun, öyle mi? Herif kıyafetine 50 drahmi bile vermiyor.”
Delinin biri atını satmaya çalışıyormuş. Bir adam gelip atın dişlerine bakmaya başlamış.
“Ne yapacaksın dişlerini?” diye bağırmış deli, “Keşke yediği kadar yürüyebilse!”
Delinin biri çalıntı bir vazo satın almış, kimse anlamasın diye de vazoyu ziftle kaplamış.
Bir delinin babası çok fena hastalanmış. O da arkadaşlarından cenazede takmak için taç1 almalarını istemiş. Ama babası ertesi gün kendine gelince arkadaşları sinirlenmiş. “Bu taçlara bu kadar para ödediniz, çok mahcup oldum,” demiş deli, “Yarın getirin bunları yine de. Ne olursa olsun gömeceğim babamı.”
Nüfuz sahibi bir delinin büyük oğlu vefat etmiş.
Cenazeye bir sürü kişinin geldiğini görünce üzülmüş adam: “Ayıp oldu şimdi, bunca kalabalığın karşısında gömeceğim bir küçük oğlum var sadece.”
İki deli yolda yürüyormuş. Çişi gelen deli, arkadaşının gerisinde kalmış. Yürümeye devam edince arkadaşının yoldaki mil taşına2 not yazdığını görmüş: “BANA YETİŞ.” Bunu okuyunca o da altına kendi notunu yazmış: “HAYIR. ESAS SEN BENİ BEKLE.”
Delinin tekiyle babası aynı odada, yan yana yataklarda uyurlarmış. Deli, her gece yatakta gizlice ayağa kalkar, yukarıdan sarkan üzümleri yermiş. Bir gece babası yatağının altına bir lamba saklamış, deli ayağa kalkınca bir anda yüzüne tutmuş ışığı. Deli hiç istifini bozmadan o haliyle horlamaya başlamış.
Delinin teki ancak ahretteki yargılamanın adil olacağını duymuş birinden. Duruşması mahkemede yapılınca kendini asmış.
İKİ DELİ YOLDA YÜRÜYORMUŞ, BİRİ SİYAH BİR TAVUK GÖRÜNCE DİĞERİNE SESLENMİŞ:
“BAK, SİYAH GİYİNMİŞ, HERHALDE HOROZU VEFAT ETMİŞTİR.”
Bir gece delinin biri babaannesinin yatağına atmış kendini. Babası bunu görür görmez dövmüş deli oğlunu. Deli sinirlenmiş: “Bunca zamandır sen benim annemin üstünde tepiniyorsun da ben bir şey demiyorum, sen beni kendi annenle bir kerecik yakaladın diye mi kızıyorsun şimdi?”
Arazi simsarının biri delinin yanına gelip bir ırmağın bütün arazisini silip süpürdüğü haberini vermiş. Deli sinirlenmiş: “Vay alçak ırmak!”
Deli bir tefeci insanlardan alacaklarını toplamış. Bir denizciye, gelirken getirmesi için ölen kişilerin küllerinin konulduğu çömleklerden ısmarlamış, ayrıca 8 yaşlarındaki iki oğlu için de birer tane küçük boy almasını söylemiş; çünkü zaman geçtikçe onların da faizle birlikte esas boyutlarına geleceğini düşünüyormuş.
Delinin biri bahçesinde derin bir kuyu bulmuş. Çiftliğin rençperini getirip sormuş suyu içiliyor mu diye. O da delinin anne babasının onun yaşlarındayken içtiklerini söylemiş. Deli şaşırmış: “Bu kadar derin kuyudan su içebildiklerine göre amma uzun boyunları varmış!”
Delinin biri bir hendeğe düşmüş, hiç kimse yardım çığlıklarını duyup da kurtarmaya gelmeyince kendi kendine söylenmeye başlamış: “Ben bir dışarı çıkayım da beni dinlememek, şuraya bir merdiven indirmemek nasıl oluyormuş gösteririm onlara!”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Antik çağlardaki cenazelerde çiçekten yapılmış taçlar takma geleneği varmış. (e.n.)
2
Roma döneminde yollara dikilen, yolun yönünü ve merkeze uzaklığını gösteren bir taş. (e.n.)
1
Antik çağlardaki cenazelerde çiçekten yapılmış taçlar takma geleneği varmış. (e.n.)
2
Roma döneminde yollara dikilen, yolun yönünü ve merkeze uzaklığını gösteren bir taş. (e.n.)