Название: Karl Marx'ın Hayatı ve Öğretileri
Автор: Max Beer
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-605-7605-76-4
isbn:
“Bu genç adamlar, arada sırada tamamını ya da bir kısmını eğlenmeye ayırdıkları akşamlar dışında gecelerini huzurla uyuyarak geçirirken, zeki ve yetenekli oğlum Karl, sıkıcı çalışmalarla, anlaşılması güç öğretileri kavramak uğruna tüm eğlence fırsatlarını reddederek bedenini ve zihnini bitap düşüren, perişan, uykusuz geceler geçiriyor. Fakat bugün yarattıklarını yarın yok ederek günlerini geçirirken, sonunda sahip olduklarını yok ettiğini, başkalarından hiçbir şey kazanmadığını fark ediyor. Gençlik eğlencelerini küçümseyen ve bilgelik hayalinin peşinde koşarken sağlığını hiçe sayan, yetenekli genç adamların arasında bir saat sosyalleşse muhtemelen daha kolay başarıya ulaşacak. Sosyal eğlence de yanına kâr kalacak. Oğluma kıyasla, sıradan öğrenciler kolayca ilerleyerek daha iyi olmasa da daha rahat koşullarda hedeflerine ulaşırken onun bedeni hasta düşmeye, zihni bulanmaya başlıyor.”
Babasına duyduğu sonsuz sevgiye rağmen, Marx seçtiği yoldan ayrılamamıştır. Dini inançlarını yitirdikten sonra, felsefi ya da bilimsel bir evren kavramına ulaşacak kadar talihli derin düşünürler, ebeveyn şefkati ve yeni inançlarla beslenen sadakat arasında kaldıklarında, kolay kolay geri adım atmazlar. Üstelik seçkin bir resmi kariyer sahibi olmak Marx’ı pek de cezbetmemektedir. Gerçekten de, bunu asla kabul etmeyecek mücadeleci bir mizaca sahiptir. Şu dizeleri kaleme almıştır:
Bu yüzden, izin verin cesur olalım
Asla vazgeçmeyeceğiz görevimizden;
Asla gömülmeyeceğiz kasvetli bir sessizliğe,
Azmimizin ve eylemlerimizin sonu gelmeden.
İzin verin özgür kalalım;
Korku dolu yaşamımızı geçirmeyelim kara düşüncelerle,
Eylem ve tutkuyla,
Girebilecekken mücadeleye.
Stralau’da geçirdiği günler, sağlığını son derece iyi etkiledi. Yeni edindiği felsefi kavramlar üzerinde büyük bir gayretle çalışıyor; mezunlar derneği üyeleriyle, özellikle de teolog Bruno Bauer ve aralarındaki yaş ve konum farkına rağmen ona kendi dengi gibi yaklaşan gramer okulu öğretmeni Friedrich Köppen’le kurduğu ilişkiler de bu konuda işine yarıyordu. Marx resmi bir kariyer edinme düşüncesinden tamamen vazgeçmiş, bir üniversitede öğretim üyesi olabilmek için can atmaya başlamıştı. Oğlunun yeni çalışmaları ve uğraşlarıyla barışmasına rağmen, Karl’ın daha sonraki başarılarından mutlu olmak babasına nasip olmadı. Kısa bir hastalık sürecinin ardından, 1838’in Mayıs ayında, elli altı yaşındayken hayatını kaybetti.
Bunun ardından hukuk öğrenimini tamamen bırakan Marx, Bruno Bauer’in de teşvikiyle felsefe eğitmeni olarak Bonn Üniversitesi’ne olabildiğince çabuk kabul edilebilmek için mezuniyet sınavına hazırlanırken, felsefi bilgilerini eksiksiz kılmak amacıyla daha da büyük bir gayretle çalışmaya başladı. 1834’ten 1839’a dek Berlin’de, 1840’ta ise Bonn’da eğitim görevlisi olarak çalışmış Bauer de, Bonn Üniversitesi’nde teoloji profesörü olarak işe alınacağını umuyordu. Demokritos ve Epikür’ün doğa felsefeleri üzerine bir tez yazan Marx, 1941’de Jena’da felsefe doktorasını aldı. Ardından öğretim görevlisi kariyerine başlamak üzere Bonn’daki arkadaşı Bauer’in yanına gitti. Bu süreçte umutları sonuçsuz kaldı. O dönem Prusya üniversiteleri serbest araştırmacılara uygun değildi. Bauer’in bile profesörlüğe kabul edilmesi mümkün değilken, görüşlerini çok daha sert bir üslupla ifade eden Marx’ın akademik bir kariyere sahip olması imkânsızdı. Bu çıkmazdan tek çıkış yolu serbest gazetecilikti ve böyle bir fırsat kısa süre içerisinde karşısına çıktı.
3. Sosyal Yaşamının Başlangıcı
Marx eksiksiz bir felsefe eğitimi almak ve Almanya’nın spiritüel özgürlüğü için verilen mücadeleye dahil olmak için dizginlenemez bir dürtüyle sosyal yaşama adım attı. Spiritüel özgürlükten anladığı, öncelikle din özgürlüğü ve siyasi liberalizmdi. Hangi enstrümanı kullanması gerektiğinden de son derece emindi: Eleştiricilik. Mutlak ve değişmez görüşler, eleştiricilik silahı karşısında etkisiz ve mantıksız bir hal alıp yıkılarak, yerini canlı bir düşünce ve varlık akışına bırakıyor ya da Marx’ın 1844’te ifade ettiği gibi, “onlara kendi melodisini mırıldanarak taş kesilmiş koşulları dans ettiriyordu.” Tabii ki, kendi melodilerinden kastı diyalektikti. Eleştiricilik, Genç Hegelcilerin genel olarak başvurduğu silahtı. Eleştiricilik, mevcut koşulları ve egemen dogmaları ortadan kaldırarak yaşamın yolunu açan yadsımaydı. Genç Hegelcilerin görevi yeni prensipler ya da yeni dogmalar yaratmak değil, eski dogmaları ortadan kaldırmaktı. Diyalektiğin doğru bir biçimde anlaşılması açısından, eleştiricilik ya da yadsıma en olumlu yöntemdi. Eleştiricilik her şeyden önce fikir tartışmalarıyla, bireyin çağdaş görüşleri sarsma amacıyla, gerçekdışına karşı girdiği savaşla (acımasız bir savaşla) ifade edilebilirdi.
Marx akademik bir kariyerden tamamen umudunu kestiğinde, kendisine açık kalan tek işkolu, daha önce de belirttiğimiz gibi gazetecilikti. Maddi koşulları, onu kendi geçimini sağlamaya itmişti. Tam da o dönem, Ren bölgesindeki vilayetlerde yaşayan liberaller, daha büyük bir özgürlük için gerekli koşulları sağlamak amacıyla bir gazete çıkarmayı planlıyorlardı. Gereken sermaye kısa sürede bir araya getirildi. Manidar bir şekilde, Genç Hegelciler editör ve yazar olarak işe alındı. 1 Ocak 1842’de, Rheinische Zeitung’un ilk sayısı Köln’de yayımlandı. Editörü, Marx Berlin Üniversitesi’nde öğrenim görürken onunla samimi bir arkadaşlık kurmuş Dr. Rutenberg’di; onun sayesinde o sırada Bonn’da yaşayan Marx’a yazarlık teklif edildi. Teklifi kabul ettikten sonra, makaleleriyle Arnold Ruge’un dikkatini çeken Marx, Ruge tarafından onun Feuerbach, Bauer, Moses Hess ve diğerleriyle birlikte başlattığı ortak edebi girişimin bir parçası olmaya davet edildi. Marx’ın makaleleri Rheinische Zeitung’un okuyucularının da büyük beğenisini kazandı, böylece 1842’nin Ekim ayında Rutenberg emekli olduktan sonra, gazetenin editörlüğüne terfi etti. Yeni konumu gereği, işine daha az bağlı bir editörün şüphesiz arada sırada zihnini biraz yormasına yol açacak, fakat Marx’ın ekonomi politik ve sosyalizm üzerine derin araştırmalar yapmasını gerektiren, ekonomik ve siyasi sorunlara eğilmek zorunda kaldı. 1842’nin Ekim ayında Strasburg’da düzenlenen, Fransız ve Alman aydınların katıldığı kongrede, başka konuların yanı sıra Fransız sosyalist teoriler tartışıldı. Ren bölgesindeki vilayetlerde de, editörlük konumu sebebiyle ilgilenmesini gerektiren toprak mülkiyeti ve vergilere ilişkin sorular ortaya çıkmıştı ve sadece felsefi bilgilere sahip olmak bu soruları cevaplamasına yetmiyordu. Üstelik sansür, böyle eleştirel bir üsluba sahip bir gazetenin yayımlanma sürecini iyice zorlaştırıyor, editörün gerçek görevini yerine getirmesine izin vermiyordu. Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı (1859) eserinin önsözünde, Marx editörlük yaşamını kısaca şöyle özetlemiştir:
Karl Marx ve kızı Jenny, 1869.
“Rheinische Zeitung’un editörü olarak, 1842 ve 1843’te СКАЧАТЬ