Название: Her Yol Mübah
Автор: Джек Марс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Современные детективы
Серия: bir Luke Stone Gerilim Romanı
isbn: 9781632916419
isbn:
“Sanırım anlıyorum.” dedi Jeremy. Kan beynine çıkmıştı, kulaklarıyla duyabiliyordu. Bu kelimeler, aynı zamanda heyecan verici ve korkutuculardı.
“Hepimizin bazı yerlerde arkadaşlara ihtiyacı var.” dedi Kongre Başkanı. “Buna ben de dahilim. Şimdi söyle bakalım.”
Jeremy telefonunu çıkardı. “ Kayda… şuan başladık. Efendim, geçtiğimiz gece New York Şehri’nde yaşanan, radyoaktif maddelerin çalındığı devasa hırsızlık olayının farkında mısınız?”
“Fazlasıyla farkındayım.” dedi Ryan. “Bütün Amerikalılar gibi, derin endişelerim var. Yardımcılarım beni sabaha karşı dörtte haberi vermek için uyandırdı. Haber alma servisindeki insanlarla yakın ilişkiler içerisindeyiz, durumu yakından takip ediyoruz. Bildiğiniz gibi, İran’a savaş ilanı için Kongre’de çalışmalarım var, hani şu Başkan ve partisinin sürekli veto ettiği. Şuan İran, müttefikimiz, bağımsız Irak devletini işgal etmiş durumdadır, ve personelimiz Irak’taki konsolosluğumuza girip çıkmak için İran’ın kontrol noktalarından geçmez zorunda kalmaktadır. İnanıyorum ki, 1979’daki rehine krizinden beri daha utandırıcı bir durum olmamıştır.”
“Bu olayın İran tarafından icra ettirildiğini mi düşünüyorsunuz efendim?”
“Öncelikle, bunu hak ettiği şekilde tanımlayalım. Bir bomba patlamasa dahi, bu Amerikan toprağında gerçekleştirilmiş bir terör olayıdır. En az iki güvenlik görevlisi öldürülmüş, New York eyaleti korku içindedir. İkinci olarak, teröristlerin kim olduğuna dair henüz yeterli bilgiye sahip değiliz. Ama, biliyoruz ki dünya sahnesinde zayıf davranmak böyle olayları teşvik etmektedir. Gerçek gücümüzü göstermeli, sağ ve sol bir araya gelmeli ve kendimizi korumalıyız. Başkanı bizlere katılması için davet ediyorum.”
“Sizce Başkan ne yapmalı?”
“Asgari olarak, ülke çapında acil durum ilan etmelidir. Kolluk güçlerine geçici süper güç tanıması gerekir, en azından bu kişiler yakalanana kadar. Mahkeme emri olmadan takip, aynı zamanda bütün tren ve otobüs istasyonlarında, havalimanları, okullar, meydanlar, alış-veriş merkezleri ve diğer kalabalık merkezlerde rastgele arama ve alıkoyma, bu izne dahil olmalıdır. Acilen harekete geçmeli, Amerika çapında her yerdeki radyoaktif maddeleri güvence altına almalıdır.”
Jeremy, gözlerini Ryan’ın delici gözlerine dikmişti. Gördüğü ateş arkasını dönmesine yetecek güçteydi.
“Ve asıl mesele şu: eğer bu saldırganların İranlı olduğu veya İran’ın bu işte parmağı olduğu ortaya çıkarsa ya savaş açmalı ya da aradan çekilmeli ve bizim bunu yapmamıza izin vermelidir. Eğer bu gerçekten bir İran saldırısıysa, bu bilgi dahilinde başkan, kendimizi ve Orta Doğu’daki müttefiklerimizi korumamıza engel teşkil ediyorsa…başka seçeneğim kalmıyor. Bizzat kendim, meclis soruşturması sürecini başlatacağım.”
11. Bölüm
Saat 06:43
Park Caddesi yakınlarındaki 75. Sokak – Manhattan
Luke, ajansın ciplerinden birinin arkasında Ed Newsam ile oturuyordu. Sessiz, ağaçlı bir yolda, modern, çift kanatlı cam kapılarının arkasında beyaz eldivenli kapıcının beklediği görkemli bir gökdelenin karşısındalardı. Beyaz eldivenli kapıcı kapıyı açtı, içeriden sarışın, beyaz elbiseli, zayıf bir kadın köpeğiyle yürüyerek çıktılar. Bunun gibi binalardan nefret ederdi.
“Bu saldırı en az bir kişiyi pek endişelendirmemiş.” dedi Luke.
Ed oturduğu koltukta yayıldı. Yarı uyanık gözüküyordu. Bej kargo pantolonu ve beyaz tişörtü, yontulmuş gibi hatlarıyla, bilardo topu gibi kafası ve kısa kesilmiş sakalıyla herhangi kimsenin onu federal ajan sanması zordu. Kesinlikle bu binanın içeriye kabul edeceği insanlardan değildi.
Luke, Ali Nassar’ı düşündükçe diplomatik dokunulmazlığına gıcık oluyordu. Nassar’ın bunu büyütmeyeceğini umdu. Tartışmaya sabrı yoktu.
Luke’un telefonu çaldı. Ekranına baktı. Tuşa bastı.
“Trudy,” dedi. “Sana nasıl yardımcı olabilirim?”
“Luke, bir parça istihbarat aldık.” dedi. “Don’la birlikte hastanede bulduğunuz beden.”
“Söyle.”
“İbrahim Abdulrahman, otuz bir yaşında. Libyalı, Trablus’ta çok fakir bir ailede doğmuş. On sekiz yaşında asker olmuş. Kısa zamanda, birkaç sene çalışacağı Abu Salim hapishanesine gönderilmiş. Burada mahkumlara insan haklarına aykırı davranışları olmuş, hükümet karşıtlarına işkence etmiş ve öldürmüş. Mart 2011’de rejim çökmeye yüz tutunca ülkesinden kaçmış. Olacakları görmüş olmalı. Bir sene sonra Londra’da bir Suudi Prens’in korumalığını yapmış.”
Luke’un omuzları düştü. “Hmmm. Libyalı bir işkenceci Suudi bir Prens için çalışıyor? Bu kişi daha sonra New York’ta radyoaktif madde çalarken ölüyor? Kim bu adam, gerçekten?”
“Aşırı gruplarla hiç bağı olmamış, güçlü politik inançları varmış gibi de durmuyor. Askeriyede özel biri değilmiş, özel bir eğitim almış gibi de görünmüyor. Bana sadece bir fırsatçı gibi görünüyor, kiralık kas gücü. On ay önce Londra’da kaybolmuş.”
“Tamam, şu ismi bir daha söyle.”
“İbrahim Abdulrahman. Ve Luke? Bir şeyi daha bilmen gerekiyor.”
“Söyle.”
“Bu bilgiyi ben bulmadım. Ana odadaki büyük ekranda yazıyordu. Bu NYPD’deki Meyerson denen adam, kimlik bilgilerine sahipmiş ama bizimle paylaşmamış ve kendi araştırmalarını yürütüyorlar. Bize vermedikleri bilgiyi herkese açık bir şekilde sundular. Bizi saf dışı bırakıyorlar.”
Luke Ed’e baktı ve gözlerini devirdi. Ajanslar arası bir sidik yarışı istediği son şeydi. “Tamam, pekala…”
“Dinle, Luke. Senin için endişeleniyorum. Buradaki arkadaşlarının sayısı tükenmek üzere ve uluslararası birilerinin yardım edeceğinden şüpheliyim. Neden bu banka hesabı bilgilerini ulusal güvenliğe yollayıp bu olayla onların ilgilenmesine izin vermiyoruz. İzinsiz eriştiğimiz bilgiler için özür dileriz, fazla istekli davrandık deriz. Şimdi gidip o diplomatla konuşursan, kendini riske atarsın.”
“Trudy, geldik bile.”
“Luke—”
“Trudy, СКАЧАТЬ