Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa II. Cilt. Ahmet Cevdet Paşa
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa II. Cilt - Ahmet Cevdet Paşa страница 21

Название: Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa II. Cilt

Автор: Ahmet Cevdet Paşa

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-39-5

isbn:

СКАЧАТЬ cezayı fiilen vermeye başladı. Bu ise cumhuriyet yolunda bir cemiyet demek olduğundan, hükûmetin nüfuzu tamamen mahvoldu.

      Yine iki yüz bir senesi içinde Taberistan Valisi Abdullah İbni Hardazbe, Deylem Bölgesi’nde, Belazür, Şîzer ve Taberistan bölgelerini fethederek, Deylem hükümdarı olan Ebu Leyla’yı esir almıştı. Fakat o yörede Cavidaniyye topluluğu içinde Babek-i Hürremî adında dinsiz biri ortaya çıkarak, Azerbaycan taraflarına saldırır oldu. Cavidaniyye Bezz beldesi hükümdarı olan Cavidan İbni Sehl’in arkadaşı olup, Mecusiler gibi tenasühe (ruhun bedenden bedene geçtiğine) inanırlardı ve onlardan biri anasını, kız kardeşini ve kızını nikâh edebilirdi. Babek-i Hürremî onların içinden çıkmış olduğundan onlara Hürremiyye de denilir.

      İmam Ali Rıza’nın Veliahtlığı

      Yukarıda açıklandığı üzere Abbasi davetçileri insanları Âl-i Muhammed’de rızaya davet ederek Abbasi Devleti’ni tesis ettiklerinde Beni Ebu Talib, Beni Abbas’tan ayrılınca Beni Haşim ikiye bölünmüştü. Bu defa Abbasi Devleti’nin durumu bozulunca Alevilerden bazıları da insanları Âl-i Muhammed’de rızaya davet ile Beni Abbas’ın aleyhine harekete çağırdıklarından, Beni Abbas ile Beni Ebu Talib arasındaki düşmanlığın giderilmesi en mühim işlerden sayıldı. O zaman Ali İbni Ebu Talib’in çocukları içinde en fazla ilim, fazilet ve takva sahibi olarak bilinen Ali İbni Mûse’l-Kâzım olduğundan, Fadl İbni Sehl’in uyarısıyla Memun hemen özel bir görevli gönderip Ali İbni Musa’yı Horasan’a getirtti. İki yüz bir senesinde, ramazan-ı mübareğin ikinci günü onu Âl-i Muhammed’de rıza gayesiyle veliaht ilan edip kendisinden sonra halife olmak üzere insanları ona biat ettirdi. Ve Beni Abbas’a mahsus olan siyah elbiseyi çıkarıp Ali Rıza gibi kendisi de yeşil elbise giydi. Emirlerine ve askerlerine yeşiller giydirdi. Bu şekilde amel ve hareket olunması için de her tarafa fermanlar gönderdi. Irak Valisi Hasan İbni Sehl, Memun, Beni Abbas ile Ali İbni Ebu Talib’in çocuklarına bakıp, ilim ve takvaca ondan daha efdal kimse bulamadığından onu “Âl-i Muhammed’de Rıza” diye lakaplandırdı, herkesin ona biat etmesi, bütün askerin ve Beni Haşim’in yeşiller giymesi için her tarafa emirnameler yazdı. Bu emirlerin Bağdat’a gelişinde bazıları uyduysa da bazıları, “Hilafet, Beni Abbas’tan çıkmaz. Bu ancak Fadl İbni Sehl’in işidir.” diyerek muhalefet ettiler. Bir müddet durduktan sonra Beni Abbas’tan bazıları, “Memun’u tahttan indirip içimizden birine biat edelim.” dediler. Bu konuda en ileri giden Mehdi’nin oğulları Mansur ile İbrahim idi.

      Bağdat’ta İbrahim İbni Mehdi’ye Biat Edilmesi

      İki yüz iki senesi muharreminin başında Bağdat halkı Memun’u tahttan indirip, İbrahim İbni Mehdi’ye biat edince İbrahim, Kûfe’yi ve bütün Irak muhitini istila etti. Medayin’de ordusunu kurup Bağdat’ın batı taraflarına Abbas İbni Mûse’l-Hâdî’yi ve şark taraflarına İshak İbni Mûse’l-Hâdî’yi muhafız tayin etti. Irak çevresinde ortaya çıkan Hariciler üzerine Harun Reşid’in oğlu Mutasım’ı bir grup asker ile gönderdi. Fakat Mutasım bozguna uğrayıp Havlâya mevkisine çekildi.

      Hasan İbni Sehl’in adamları tarafından Mûse’l-Kâzım’ın oğlu Abbas’a yüz bin dirhem verilip, “Kalk kardeşine yardım et.” denildiğinden o da Kûfe ahalisini davet etmiş, bazıları muvafakat ettiyse de Gulât-ı Şia (çok aşırı Şiiler), “Eğer sen bizi yalnız kardeşine yardıma davet ediyorsan hep beraberiz. Ama Memun’a ihtiyacımız yoktur.” deyince, o da “Ben Memun’a, ondan sonra kardeşime davet ediyorum.” dedi. Gulât-ı Şia, yerinden kımıldamadı. Abbas’ın amcasının oğlu önce Mekke’de kendisine biat olunan Muhammed İbni Cafer-i Sadık’ın oğlu Ali ve öldürülen Ebu’s-Serâya’nın kardeşi kendi yanında bulunduğundan, Abbas onları bir miktar askerle Kûfe’ye sevk ettiyse de Abbasiler ile muharebede hezimete uğradılar. Bu suretle İbrahim’in askeri kuvvet kazanarak, Vâsıt’ta bulunan Hasan İbni Sehl üzerine hücum ettiklerinde onlar da bozguna uğrayarak döndüler.

      İbrahim’in askeri siyah, Hasan İbni Sehl’in askeri yeşil elbise giymekte oldukları hâlde Irak etrafında birbirleriyle uğraşmaktayken, zikri geçen Sehl İbni Selame de emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’lmünker iddiasıyla Bağdat içinde dolaşıyordu. Hayli taraftarı olduğundan ele geçmesi güç idi. Nasılsa bir vesileyle ele geçirilerek Medayin’e gönderildi. İbrahim de onu hapsedince, ondan sonra Bağdat içinde hükûmetin nüfuzu işlemeye başladı.

      Memun’un Bağdat’a Girişi

      Yukarıda söylendiği üzere Irak bölgesi, çeşitli nifak ve bozuşmalarla ihtilale düçar olarak nihayet İbrahim İbni Mehdi’ye biat etti. Bunun başlıcası iki başkanlık sahibi, iki işin reisi unvanıyla veziriazam olan Fadl İbni Sehl ile kardeşi Hasan İbni Sehl’e insanların düşmanlığı var idi. Fakat Fadl İbni Sehl, gerçek durumu Memun’dan gizleyip, hatta “Bağdat halkı İbrahim’i valiliğe seçmiş.” diye arz etmişti. İşlerin çözümü kendi elinde olduğundan, kimse gerçek durumu Memun’a arz edemezdi. Bir gün İmam Ali Rıza, gerçek durumu Memun’a ihbar ettiğinde, “Komutanlardan bunlar hakkında kimin bilgisi vardır?” diye sordu. O da falan filan bilir diye haber verdi. Memun onları getirtip sorduğunda, Fadl’ın şerrinden kendilerini muhafaza edeceğini taahhüt ve temin etmedikçe söyleyemeyeceklerini beyan ettiler. Memun onlara teminat verdi. Onlar da gerçek durumu ve iş böyle giderse hilafetin kendi elinden çıkacağını söylediler ve “Bağdat ehli sizi görürse itaat eder.” diyerek Bağdat’a gitmesi lüzumunu arz ettiler. Onun üzerine Memun hemen Bağdat’a gitti ve harekât için emir verince Fadl işin nereden geldiğini anladı. Fakat halifenin gitmesine mâni olamadı. Serahs’a geldiklerinde Fadl İbni Sehl, iki yüz iki senesi şabanının ikinci günü hamamda iken askerinden dört nefer yanına girip onu öldürdüler. Memun bundan dolayı güya üzüntülü olmuşçasına birkaç kişiyi itham edip idamla cezalandırarak kesik başlarını Hasan İbni Sehl’e gönderdi ve onu kardeşinin yerine veziriazam yaptığını bildirdi. Hasan’ın kızı Bûran’ı kendisine, kendi kızı Ümmü Habib’i Ali Rıza’ya ve diğer kızı Ümmü Fadl’ı Ali Rıza’nın oğlu Muhammed’e nikâh etti. O esnada Fadl’ın babası Sehl de vefat etmiştir. Aradan çok geçmeden Hasan da delirmiştir.

      Bu yıl hac mevsiminde Musa İbni Cafer-i Sadık’ın oğlu İbrahim, hacılar ile hac edip hutbede Memun’dan sonra kardeşi Ali Rıza’ya dua ettikten sonra Yemen’e gitmiştir. Memun, Serahs’tan hareket edip Tûs’a geldiğinde İmam Ali Rıza, fazla üzüm yediği için iki yüz üç yılı saferinin sonlarında aniden ölünce Memun onu babası Reşid’in kabri yanında defnetmiştir. Rahmetullahi aleyhi. Bu üzümlerin Memun tarafından zehirlenmiş olduğu da rivayet edilir.

      İmam Ali Rıza, İmamiyye’ye göre on iki imamın sekizincisidir. Doğumu Medine’de, yüz kırk sekiz senesindeydi. Oğlu Muhammed Cevad onun yerine geçmiştir.

      Memun, Bağdat ehline ve Abbasi emirlerine ferman gönderip Ali Rıza’nın vefatını bildirdi. Kendisine gücenmelerinin sebebi, onun veliahtlığı olup, bu sebep ise ortadan kalkınca kendisine itaat etmelerini emretti. Her merhalede bir, iki, üç gün ikamet ederek pek ağır yürüyüşle Bağdat’a doğru gelmekteydi. Hatta Cürcan’da bir ay kaldı. Önce kendisine Mekke’de biat edilmiş olan Muhammed İbni Cafer-i Sadık da birlikte bulunup Cürcan’da vefat etmiştir. Zilhicce sonlarında Memun, Hamedan’a ulaşmıştır. Memun böyle ağır ağır Bağdat’a doğru gelirken İbrahim İbni Mehdi onunla savaşmak üzere Bağdat’a gelip savaş hazırlıklarıyla meşgul oldu. Hâlbuki Bağdat halkının arasına ihtilaf düşüp husumet şiddetlenince muhalif grubu çoğaldı. İbrahim’in adamları dağıldı ve СКАЧАТЬ