Sherlock Holmes’un Maceraları Bütün Maceraları 3. Артур Конан Дойл
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sherlock Holmes’un Maceraları Bütün Maceraları 3 - Артур Конан Дойл страница 17

Название: Sherlock Holmes’un Maceraları Bütün Maceraları 3

Автор: Артур Конан Дойл

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6485-21-1

isbn:

СКАЧАТЬ Davası

      “Sevgili arkadaşım…” dedi Sherlock Holmes Baker Caddesi’ndeki odanın şöminesinin önünde karşılıklı otururken. “Hayat, insan aklının keşfedebileceğinden çok daha tuhaftır. Varoluşun sıradanlıklarını bile anlamaya cesaret edemeyiz. Eğer el ele şu pencereden dışarı uçup, bu muhteşem şehrin üzerinde dolaşabilseydik; çatıları hafifçe kaldırıp olan bitenlerin garipliklerine şöyle bir göz atabilseydik; şahit olacaklarımız: tuhaf rastlantılar, yapılan planlar, aykırı amaçlar, büyük olayların olağanüstü sıralanışı, en acayip sonuçlara yol açan nesiller boyunca yapılmış çalışmalar… Bunlar, alışkanlıklara bağlı tüm hayal gücünü ve onun öngörülen sonuçlarını sönük ve işe yaramaz hâle getirirler.”

      “Ama ben bundan pek emin değilim.” diye cevap verdim. “Gazetelerde açıklığa kavuşturulmuş davalar genellikle sıradan ve kaba bir şekilde yer alıyorlar. Polis raporlarında en üst düzeyde realizm yer alıyor; ama itiraf etmek gerekirse olaylar ne ilginç ne de sanatsal.”

      “Gerçekçi bir etki yaratmak için belirli bir seçme ve ayırt etme yapılmalıdır.” dedi Holmes. “Polis raporlarında bunlar gerekli; belki de bir gözlemciye göre, bütün meselenin asıl özünü içeren ayrıntılardan daha çok, yargıçların boş lafları stres yaratıyor. Bu bağlamda sıradanlık kadar olağanüstü bir şey yoktur.”

      Gülümseyerek kafamı salladım. “Düşünce tarzını anlayabiliyorum.” dedim. “Resmî olmayan bir danışman ve herkese yardım eden birisisin. Üç kıtada sorunları olanlara yardım ederek tuhaf ve olağan dışı olaylarla karşılaştın ama…” diyerek sabahki gazeteyi yerden aldım. “Bunu pratik bir yolla test edelim. İlk gördüğüm başlığı okuyacağım: ‘Bir Kocanın Eşine Yaptığı Zalimlik’. Yarım sütunu dolduran bir yazı var ama ben daha okumadan nelerle karşılaşacağımı biliyorum. Tabii başka bir kadın var, alkol, itiş kakış, yaralanma, yardımsever abla ya da ev sahibi. En acemi yazar dahi bundan daha acemice yazamaz.”

      “Hakikaten de tartışmamız için biraz talihsiz bir örnek seçtin.” dedi Holmes gazeteyi alıp göz atarak. “Bu Dundas’ların boşanma davası ve tesadüf bu ya davaya benim de ufak tefek yardımlarım dokundu. Bu olayda koca hiç içki içmiyor, başka kadın da yok; sadece adamın her yemekte takma dişlerini çıkarıp eşine fırlatmak gibi bir alışkanlığı var ve senin de kabul edeceğin gibi acemi bir gazetecinin bu kadar geniş bir hayal gücü olamaz. Biraz enfiye çek doktor, senin örneğinde bile ben puan kazandım.”

      Altından imal edilmiş ve kapağın ortasında büyük bir ametist taşı olan enfiye kutusunu çıkardı. İhtişamı, sade hayatıyla öyle tezatlık yaratıyordu ki laf atmadan duramadım.

      “Ah!” dedi. “Seni birkaç haftadır görmediğimi unutmuşum; Irene Adler davasında yardımlarıma karşılık Bohemya kralından ufak bir armağan.”

      “Ya yüzük?” dedim parmağındaki pırıl pırıl parlayan muhteşem taşa bakarak.

      “Hollanda kraliyet ailesinin hediyesi; ama onlara yardım ettiğim konu o kadar hassastı ki sana bile anlatamayacağım; üstelik bir iki ufak davamı yazıya geçirmiş olmana rağmen.”

      “Şu anda elinde herhangi bir dava var mı?” diye sordum ilgiyle.

      “Yaklaşık on on iki kadar dava var elimde ama pek ilgi uyandıran cinsten değiller. Tabii ki önemliler ama ilginç değiller. Aslına bakarsan önemsiz olaylarda da gözlem yapma fırsatı ve soruşturmaya çekicilik kazandıracak etki tepki analizleri olduğunu görüyorum. Büyük suçlar daha basit olma eğilimindedir; çünkü kural olarak, ne kadar büyük bir suç işlenirse amaç o kadar belli olur. Marsilya’dan gelen oldukça karışık olay dışında bu davalar bana hiç ilginç gelmiyorlar ama birkaç dakika içinde ilgimizi çekebilecek bir davayla karşılaşabiliriz. Yanılmıyorsam müşterilerimden biri geliyor.”

      Sandalyesinden kalktı; kasvetli, renksiz Londra sokaklarına, aralanmış perdeden gözlerini dikerek baktı. Yanına gidip omzunun üzerinden baktığımda boynuna tüylü bir kürk dolamış, Devonshire düşesi tarzı, kulağının hemen üstünde yan yatırdığı kırmızı tüylü, geniş kenarlı bir şapka giyen oldukça iri yarı bir kadını karşı kaldırımda gördüm. Tam takım giyinmiş bu kadın heyecanla ve tereddütle penceremize bakıyordu. Bir taraftan ileri geri sallanıyor diğer taraftan da eldiveninin düğmeleriyle sinirli bir şekilde oynuyordu. Yarışmalarda yüzücülerin aniden suya dalışları gibi aceleyle karşıya geçip zilimize şiddetle bastı.

      “Bu belirtileri çok iyi bilirim.” dedi Holmes sigarasını ateşe atarken. “Kaldırımda ileri geri sallanması gizli bir ilişki içinde olduğu anlamına gelir. Bizden tavsiye isteyecek ama bu mesele konuşmaya değer mi bilemiyorum. Şimdilik bir istisna yapabiliriz. Eğer bir kadın, bir erkekten büyük bir darbe yemişse artık ileri geri sallanma biter. Bunun belirtisi zilin şiddetle çalınmasıdır. Burada bir aşk hikâyesi var ama bu kadının zihni karışmış ya da ızdırap çekiyor gibi bir hâli yok. Her neyse şüphelerimizi doğrulamak için kendisi bizzat geliyor.”

      Konuşurken kapı çalındı ve yardımcımız olan çocuk, Bayan Mary Sutherland’ı takdim etmek için içeri girdi. Minicik bir kayığın arkasında duran kocaman bir nakliye gemisi gibi bu kadın da ufak tefek, kara kuru çocuğun arkasında çok büyük ve ihtişamlı duruyordu. Sherlock Holmes her zamanki kibarlığı ile onu içeri buyur etti ve kapıyı kapatarak bir koltuğa oturması için yer gösterme nezaketini ihmal etmedi. Ona uymayan bir şekilde, âdeta dalgınmış gibi kadına yaklaşık bir dakika kadar baktı.

      “Pek iyi göremediğiniz hâlde nasıl bu kadar çok daktilo kullanıyorsunuz?” dedi.

      “Başlarda zorlanıyordum.” diye cevap verdi. “Ama artık harflerin yerlerini ezberledim.” Fakat söylenenleri idrak eder etmez geniş, iyi niyetli yüzünde korku ve şaşkınlık belirtileri görüldü. “Benim hakkımda bir şeyler duymuşsunuz, Bay Holmes!” diye bağırdı. “Yoksa bunları nereden bilebilirdiniz?”

      “Boş verin…” dedi Holmes gülerek. “Benim işim bu. Başkalarının görmediğini görmek için eğittim kendimi. Böyle olmasaydı danışmak için bana gelmezdiniz değil mi?”

      “Size, Bayan Etherege tavsiye ettiği için geldim efendim. Polisin ve herkesin öldüğünü sandığı kocasını siz çok kolay bir şekilde buldunuz. Ah, Bay Holmes, umarım bana da yardım edersiniz! Zengin değilim ama yılda yüz pound gelirim var ve bunun dışında daktiloyla yazarak kazandığım az bir miktar daha var. Bay Hosmer Angel’a ne olduğunu öğrenmek için hepsini vermeye hazırım.”

      “Neden bu kadar telaşlı bir hâlde bana danışmak için geldiniz?” diye sordu Sherlock Holmes parmak uçlarını birleştirip gözlerini tavana dikerek.

      Bayan Mary Sutherland’ın boş bakışları tekrar şaşkın birinin bakışlarına dönüştü. “Evet evden aceleyle çıktım.” dedi. “Ama Bay Windibank’ın rahat tavırları beni sinirlendirdi; kendisi babam olur. Polise gitmiyordu, size de gelmiyordu. Hiçbir şey yapmadığı ve ısrarla hiçbir sorunun olmadığını söylediği için en sonunda iyice sinirlendim, hazırlanıp doğruca size geldim.”

      “Babanız…” dedi Sherlock Holmes. “Sanıyorum üvey babanız çünkü soyadlarınız farklı.”

      “Evet, üvey babam. Ona baba diyorum ama biraz komik СКАЧАТЬ