Название: Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa I. Cilt
Автор: Ahmet Cevdet Paşa
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6865-40-2
isbn:
“Ba’al’dan vazgeçiniz ve her şeyin yaratıcısı olan Allah’a ibadet ediniz.” diye nasihat etti. Dinlemediler. Allah’ın azabı ile korkuttu, kulak asmayıp Hazreti İlyas’ı beldelerinden kovdular.
Cenabıhak, onların beldelerinden bereketi kaldırdı. Yağmur yağmaz oldu. Açlıktan leş yediler ve nihayet Hazreti İlyas’ı arayıp buldular ve onun nasihatiyle amel ettiler. Allah da onların üzerinden bu belayı kaldırdı. Sonra yine kâfir ve günahkâr oldular. İlyas Aleyhisselam da usandı. Allah’a niyaz edip izin aldı ve onların içinden çıkıp başka tarafa gitti ve inzivaya çekildi.
Ondan sonra yerine Elyesa geçti ve halka vaz-ü nasihat ile meşgul oldu. Daha sonra kendisine peygamberlik geldi ve o da bir müddet Beni İsrail’in durumunu ıslaha çalıştı.
Beni İsrail ise günden güne azıttı. Kitabullah’ı terk etti ve hemen melik ve memleket münazalarıyla uğraşır oldu. Nihayet Cenabıhak onların üzerine Asur Devleti’ni musallat etti. İşte o zaman Yunus Aleyhisselam da Asur Devleti’nin başkenti olan Ninova şehri ahalisine peygamber olmuştu.
Hz. Yunus (a.s.)’ın Kıssası
Hazreti Yunus da Beni İsrail peygamberlerinden olup, Ninova ahalisine peygamber oldu ve onları tevhide davet etti. Onlar putlarını terk etmediler. “Allah tarafından azap gelecek ve kırk güne kadar Ninova şehri yere batacak.” diye onları korkuttu, yine kulak asmadılar.
Hazreti Yunus onlara darıldı ve kendilerinden ümidini kesti. Kızgınlık ve hiddet ile Dicle kenarına indi ve bir gemiye bindi. Hâlbuki Allah tarafından vahiy gelmedikçe peygamberlerin memuriyet yerlerini bırakıp da bir tarafa gidivermeleri caiz değildi. Onun için gemi yürümedi. Gemi kaptanı, “İçimizde bir suçlu adam olmalı. Kura çekelim, kime isabet ederse onu denize atalım.” dedi. Kura çektiler, Yunus’a isabet etti. O da “Suçlu benim.” deyip kendisini suya attı, derhâl onu bir büyük balık yuttu.
Hazreti Yunus, ettiğine pişman oldu. Tövbe ve istiğfar etti. Cenabıhak da tövbesini kabul etti ve hemen balık onu çıkarıp bir kenara attı. Balığın karnında Hazreti Yunus’un cismi pelte gibi olmuştu. Cenabıhak, ona taze kuvvet ve sıhhat verdi ve onu yine Ninova ahalisini davete gönderdi. Hazreti Yunus’un gemiye bindiği gün gökyüzü kararmış ve Ninova şehrini bir kara duman kaplamıştı. Ahali korkup Yunus’u aramış, bulamayınca gerçekten onun haber verdiği şekilde bir musibet geleceğini anlamış ve hemen şehir dışında Tövbe Tepesi denilen yere çıkmışlar. Feryat figan ederek Allah’a yalvarmışlar. Allah da onların tövbesini kabul buyurmuş ve vadedilen azabı üzerlerinden kaldırmış idi.
Hazreti Yunus, dönüp Ninova’ya gitti ve halkına ilahi ahkâmı tebliğ etti. Halk da onun nasihatiyle amel etti ve bir müddet azaptan kurtuldu. Sonraları doğuda ve batıda büyük vakalar meydana geldi. Nice devlet ve milletin bağlantıları bozuldu ve yeni devletler, topluluklar ortaya çıktı.
Bu gruptan, doğuda Medler ve Babil eyaletindeki Keldaniler itaat etmez oldular. Medler ile Babil valileri ittifak kurup, Asur Devleti’ne isyan ederek devlet başkenti olan Ninova şehrine saldırdılar. Ninova şehri muhasaradan kurtuldu ve Asur Devleti yeniden kuvvet buldu, Babil yine bir vali ile idare edilir oldu fakat doğu tarafı eski hâline getirilemedi, Medlerin hükûmeti başlı başına kaldı.
Asur Devleti yine eski büyüklüğünü kazanmak için doğu ve batıya ordular sevk ettiği sırada İsrail Devleti üzerine de musallat oldu ve bir aralık Beni İsrail’den birçok esir aldı.
Bir müddet İsrail Devleti, Ninova hazinesine vergi vermeye mecbur oldu. Sonra vergi vermekten imtina ederek Asur Devleti’ne karşı geldi.
Bunun üzerine Ninova hükümdarı, bir büyük ordu ile İsrail Devleti’nin üzerine gitti ve başkenti olan Sebastiye şehrini istila etti. İsrail Devleti’nin hükümdarını ve bütün ileri gelenlerini tuttu ve onları Horasan taraflarına dağıttı. Asurilerden ve Keldanilerden birçok halk getirip Beni İsrail’in beldelerine iskân etti.
İsrailîlerden olup da o olayda kaçıp kurtulanlar ve köşede bucakta kalanlar Yahuda Devleti’ne sığındılar. O zaman Hazreti Süleyman’ın torunlarından, Kudüs-i Şerif’te halife bulunan Hazkıya’nın başına toplandılar.
İşte bu suretle İsrail Devleti, Hazreti Musa’nın vefatından itibaren sekiz yüz otuz yedinci yılın sonunda battı. Ortaya çıkışı ise beş yüz altmış altıncı senenin başlarında idi. Bu hesaba göre İsrail hükümdarlarının hükûmet süreleri iki yüz altmış bir seneden ibarettir. Ondan sonra Beni İsrail hükümdarlığı, Hazreti Süleyman’ın torunlarına münhasır oldu ve Yahuda Devleti, İsrail Devleti’nin yıkılmasından sonra, yüz altmış bir sene devam etti.
Yahuda Devleti’yle İsrail Devleti, birbirlerini kıskanırlar ve daima birbirlerinin aleyhinde bulunurlardı fakat kardeş oğulları olduklarından, İsrail Devleti’nin o şekilde yıkılması ve bunca Beni İsrail halkının esir olması Yahuda Devleti’ne pek fazla tesir etmiştir. Hatta o zaman Kudüs-i Şerif’te yaşayan Hazreti Eş’iya Aleyhisselam Asurilere beddua etti.
Asur Devleti ise İsrail Devleti’ni mahvettikten sonra Yahuda Devleti’ne göz dikti ve aradan çok zaman geçmeden Kudüs-i Şerif üzerine bir ordu gönderdi fakat Hazreti Eş’iya Aleyhisselam, Asur askerinin Allah tarafından bozguna uğrayacağını önceden haber verdi. Gerçekten Asur ordusunda hastalık çıktı ve çok sayıda asker telef oldu. Ninova hükümdarı ümidini kaybederek Ninova’ya döndü. Bu suretle Yahuda Devleti kurtuldu.
Fakat Beni İsrail, ondan sonra yine yanlış hareketlere başladı ve Hazreti Eş’iya’nın nasihatlerini dinlemedi. Sonunda o muhterem zatı şehit ettiler.
Hazkıya’nın vefatıyla birlikte yerine geçen oğlu, halka zulüm ve eziyet eder oldu. Her türlü günaha, fisk ve fücura daldı. O zaman Asur Devleti, o gaddar ve günahkâr hükümdarın üzerine musallat oldu ve onu tutup bir müddet hapsettikten sonra yıllık bir miktar vergi vermek üzere yine Yahuda hükümdarı olarak Kudüs-i Şerif’e gönderdi.
Daha sonra Beni İsrail, yine azıttı. Şeri ahkâmı bir tarafa attılar ve Allah’ın emir ve nehyini unuttular.
İşte o vakit Kudüs-i Şerif’te Hazreti Ermiya Aleyhisselam, Beni İsrail’e peygamber olarak gönderildi ve Tevrat-ı Şerif’i meydana koydu. Şeri ahkâmı icra ettirmeye başladı.
O esnada Asur Devleti, şark tarafına hareket etti. Fakat zafere ulaşamadı. Ondan sonra batıya yönelerek Kudüs-i Şerif üzerine hücum etti. Fakat bir yahudi kızı, ordu başkomutanını çadırın içinde öldürdü. Bu şekilde Asur askeri bozuldu ve Yahuda Devleti kurtuldu.
Ama Asur Devleti, bu bozgunun uğursuzluğundan kurtulamadı. Zira o bozgun üzerine Asurlulara bağlı olan birçok kavim isyan etti. Ninova’nın hiçbir tarafta hükmü geçmez oldu ve Babil valisi kuvvetlenmekle bağımsız bir hükümdar mertebesine geldi.
Ondan sonra Medliler hükûmeti ile Babil valisi, Ninova aleyhine ittifak ettiler. Babil valisinin oğlu ve başkomutan olan Buhtunnasır bir büyük ordu ile gitti ve Medlerin asakiriyle birlikte Ninova’yı muhasara etti. Sonunda galip geldiler. Ninova şehrini yaktılar, yıktılar ve yok ettiler. O esnada Buhtunnasır’ın babası vefat etmiş olduğundan Babil’e döndüğünde saltanat tahtına oturmuştu. Bu suretle Asur Devleti, tamamen yıkıldı ve onun yerine iki devlet kuruldu. Biri Med Devleti’dir ki şimdi İran dediğimiz yerler onda kaldı. Diğeri СКАЧАТЬ