Название: Define Adası
Автор: Роберт Льюис Стивенсон
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-605-121-596-9
isbn:
“Siz.” diye cevap verdi Doktor. “Çünkü siz dilinizi tutamazsınız. Bu kâğıttan haberdar olanlar sadece biz değiliz. Adamlar bu gece hana saldırdılar. Gözü kara, çaresiz adamlar bunlar. Ayrıca o yelkenliyle uzaklaşanlar da biliyorlar. Muhtemelen çok da uzakta değildirler. Her biri de bu parayı ne pahasına olursa olsun almaya kararlı gözüküyor. Denize ulaşıncaya kadar hiçbirimiz yalnız dolaşmamalıyız. Bu arada Jim’le birlikte kalacağım hep. Sen de Bristol’dan Joyce ve Hunter’ı alırsın. Hiçbirimiz, hiçbir şekilde bulduklarımızla ilgili tek kelime etmemeliyiz.
“Livesey.” diye cevap verdi Squire. “Sen hep haklısın. Mezar gibi sessiz olacağım.”
İKİNCİ KISIM: GEMİ AŞÇISI
YEDİNCİ BÖLÜM
BRISTOL’A GİDİYORUM
Deniz yolculuğuna hazırlanmamız Bay Trelawney’in tahmin ettiğinden daha uzun sürdü. Ayrıca ilk planlarımızın hiçbiri, Doktor Livesey’in beni yanında tutma planı da dâhil olmak üzere istediğimiz gibi gerçekleşmemişti. Doktor’un görevini devralması için Londra’da bir hekimle görüşmesi gerekiyordu. Bay Trelawney, Bristol’da harıl harıl çalışıyordu. Ben de ihtiyar Redruth’a emanet malikânede kalıyordum. Redruth, av bekçisiydi. Neredeyse hapiste gibi yaşıyordu ama deniz hayalleri kuruyor, tuhaf adaların ve maceraların özlemini çekiyordu. Ben kafamı haritadan kaldırmıyordum. Tüm detayları çok iyi hatırlıyordum. Hizmetçinin odasında, ateşin yanında oturuyordum. Kurduğum hayallerde o adaya dört bir yönden çıkıyor, yüzeyini karış karış keşfediyordum. Dürbün denilen tepeye binlerce kez tırmandım ve zirvesinde muhteşem beklentilerin tadını çıkardım. Bazen bu ada vahşi yerlilerle dolu oluyordu ve onlarla savaşıyorduk. Bazen de bizi avlamaya çalışan tehlikeli hayvanlar oluyordu. Ancak gerçek maceralarımızda yaşadıklarımız kadar tuhaf ve trajik olayların hiçbiri hayallerimde yoktu.
Dr. Livesey’e yazılmış bir mektup güzel bir günde ulaşıncaya kadar haftalar bu şekilde geçti. Zarfın üzerine şöyle bir not iliştirilmişti:
“Doktor Livesey’in olmaması hâlinde mektup Tom Redruth ya da genç Hawkins tarafından açılabilir.” Ben de bu talimata göre hareket ettim. Daha doğrusu zavallı av bekçisinin basılı olmayan yazıları okuma konusunda pek de iyi olmadığını gördüm. Mektupta önemli haberler vardı:
Old Anchor Hanı, Bristol, Mart 1, 17-
Sevgili Livesey,
Malikânede mi yoksa Londra’da mı olduğunu bilemediğimden bu mektubu iki adrese birden yolluyorum.
Gemi satın alındı ve ayarlandı. Kıyıya demir atmış vaziyette hazır bir şekilde bekliyor. Bundan daha güzel bir yelkenliyi hayal bile edemezsin. Bu yelkenliyi bir çocuk bile sürebilir. İki yüz ton ağırlığında. İsmiyse Hispaniola.
Gemiyi Blandly isimli eski bir arkadaşım vasıtasıyla aldım. Kendisi şaşırtıcı derecede iyi bir insan olduğunu gösterdi. Sağ olsun adamcağız benim için didinip durdu. Bristol’daki herkes de onun gibi yardımcı oldu bana. Rüzgâr limana gelir gelmez yola çıkacağız, define için…
“Redruth.” dedim mektubu yarıda keserek. “Doktor Livesey bundan hiç hoşlanmayacak. Bay Trelawney konu hakkında konuşuyor.”
“Yani o konuşmayacak da kim konuşacak?” diye söylendi av bekçisi. “Asıl Bay Trelawney’in konuşmaması abes kaçardı bence.”
Bunun üzerine yorum yapmayı bırakıp okumaya devam ettim:
Gemiyi Blandly buldu ve en ufak detayına kadar titizlikle halletti. Bristol’da Blandly’e karşı korkunç bir ön yargıya sahip insanlar var. Bazıları bu dürüst adamın para için her şeyi yapacağını iddia edecek kadar ileri gitti. Hispaniola’nın aslında kendisine ait olduğunu ve bana fahiş fiyattan sattığını söylediler. Nasıl da iftira atıyorlar öyle! Yine de hiçbiri geminin olumlu özelliklerini inkâr edemedi.
Buraya kadar hiçbir aksaklık yaşanmadı. İşçiler, özellikle de geminin donanımından sorumlu olanlar asap bozucu derecede yavaşlardı ama zaman bu sorunu çözdü. Asıl canımı sıkan mürettebattı.
Olur da yerliler, korsanlar ya da tiksinç Fransızlarla uğraşmak zorunda kalırız diye yirmi kadar adamım olsun istiyordum. Ama yarım düzine adam buluncaya kadar akla karayı seçtim. Nihayet şans yüzüme güldü ve tam da ihtiyacım olan adamı karşıma çıkardı.
Bu adamla tesadüfen, rıhtımda karşılaştım. Eski bir denizci olduğunu öğrendim. Bir meyhane işletiyormuş ve Bristol’daki tüm denizcileri tanırmış. Karada sağlığı kötüye gittiği için mürettebatta kendisine aşçı olarak görev vermemi istedi. O sabah rıhtıma da denizi koklamak için gelmiş.
Söylediklerinden çok etkilendim. Ona acıdım ve geminin aşçısı olarak bir yer verme kararı aldım. Siz de olsanız aynısını yapardınız. Adı Uzun John Silver, bir bacağı yok. Ama ben bunu olumlu bir şey olarak görüyorum. Çünkü ülkesine hizmet ederken, ölümsüz Hawke’ın komutasında sakat kalmış. Gazi maaşı yokmuş Livesey’in. Ne kadar da korkunç bir zamanda yaşıyoruz!
Neyse efendim, ben kendime sadece bir aşçı bulduğumu sanırken koca bir mürettebat keşfettim. Silver’la beraber sadece birkaç gün içinde en dayanıklı eski deniz kurtlarından oluşan bir tayfa kurduk. Görünüşleri pek iyi değil ama ruhları çok sağlam. Bir fırkateynle bile savaşabiliriz yanımızda onlar varken.
Uzun John benim tuttuğum altı yedi adamın ikisini yolladı. Onların tatlı su adamı olduklarını, bizimki gibi önemli bir macerada korkmamız gereken kişiler olduğunu kısa sürede gösterdi bana.
Akıl sağlığım da beden sağlığım da fazlasıyla yerinde. Boğa gibi yiyor, ağaç gibi uyuyorum. Yine de yelkenlerin çekildiği o ilk anı yaşayıncaya kadar bir an bile keyiflenemeyeceğim. Yelkenler fora! Denizin görkemi aklımı başımdan aldı. Şimdi derhâl gel Livesey. Eğer bana saygı duyuyorsan bir saat bile gecikme.
Genç Hawkins, Redruth’un gözetiminde derhâl annesini görmeye gitsin. Sonra ikiniz birden son sürat Bristol’a gelin.
Not: Sana söylemeyi unuttum: Eğer ağustos sonuna kadar dönmemiş olursak Blandly peşimizden bir gemi yollayacak. Kaptan olarak muazzam bir adam bulmuş. Biraz kasıntı biri maalesef ama diğer yönlerden bir hazine. Uzun John Silver ikinci kaptan olarak Arrow isimli çok yetenekli bir adam buldu bana. Kaval çalan bir marinel başı var ekibimizde. Kısacası ordu gibi bir düzenle denize açılacağız.
Sana Silver’ın içinde bir sürü cevher yattığını söylemeyi unuttum. Örneğin fazla para çekilmemiş bir banka hesabı var. Meyhaneyi karısına emanet edecek. Kendisi Afrika kökenli bir kadın. Sen ve ben iki ihtiyar bekâr olarak eş sahibi olmanın sağlıklı olmak kadar önemli olduğunu iyi biliriz.
Not 2: Hawkins bir gece annesiyle kalabilir.
Bu mektubun beni nasıl heyecanlandırdığını tahmin bile СКАЧАТЬ