Selahaddin - İslam’ın Birleştirici Gücü Kudretli Sultan. Stanley Lane-Poole
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Selahaddin - İslam’ın Birleştirici Gücü Kudretli Sultan - Stanley Lane-Poole страница 15

Название: Selahaddin - İslam’ın Birleştirici Gücü Kudretli Sultan

Автор: Stanley Lane-Poole

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-908-0

isbn:

СКАЧАТЬ olarak Baalbek’in Şamlı eski hükümdarı tarafından geri alınması anlamına geliyordu. Eyüb şehri savunmak adına hiç çaba sarf etmedi. Hiçbir zaman yalnızca kendi çıkarlarını gözeten diplomatik ve açıkgöz bir adam olmadı. Zengi’nin iki oğlunun, babalarının topraklarını paylaştığını ve birbirini gözetim altında tutmaktan Baalbek’le ilgilenmeye fırsat bulamadıklarını gördü. Musul uzaktı ve Halep de çekingen, diğer taraftan Şam yakındı ve burayı geri almaya azimliydi. Şam birlikleri Baalbek’e girdiğinde Eyüb uzlaşıya gitti ve teslim olmadan önce kendisine Şam yakınlarında on köyü kapsayan kayda değer bir ikta, güzel bir miktar para ve başkentten bir ev verilmesini ayarladı. Burada siyasi ustalığı ve sağduyusu ile Tuğtekin’in torunu Abak’ın sarayında yüksek bir pozisyon temin etti ve birkaç sene içerisinde Şam ordusunun başkumandanı oldu.

      Eyüb bu yüksek makamı, Zengi’nin oğlu Halep Kralı Nureddin Mahmud 1154 yılında Şam’a ilerleyene kadar korudu. Nureddin adı İslam’ın büyük savunucuları arasında Selahaddin’den sonra ikinci sırada yer alır. Caber’deki felaketin ardından atabeyin krallığı ikiye bölündü: Büyük oğlu Seyfeddin Gazi Musul’da başarılı bir şekilde onun izinden giderken bir küçük oğlu Nureddin Suriye bölgesine hükmetti. Halep tahtına tam olarak yerleştirmişti ki Edessa’yı savunmaya çağrıldı. Zengi’nin ölümünün hemen ardından Ermeni yerleşimciler önceki kontları Courtenay’li Joscelin’i şehri geri alması için davet ettiler, o da bunun üzerine 1146’da Türkmen muhafızlar uykudayken onlara bir sürpriz yapıp şehri ele geçirdi. Ne var ki hisar Nureddin gelene kadar ayak diredi; Joscelin ve birlikleri temkinli bir biçimde geri çekilirken onun korumasına sığınmayı uman Ermeniler, garnizonla çekilen ordu arasında kaldı ve katledildi. Foris gladius et intus pavor.52

      “Görmek acı ve anlatmak üzücüydü: Çaresiz kalabalık, sakin toplum, yaşlı ve hasta adamlar, kadınlar ve cılız hizmetçiler, ihtiyar nineler ve küçük çocuklar hatta emzikli bebekler kapının ağzında, atlılar tarafından yerlerde çiğnendiler; bazısı cenderelerde boğuldu; bazısı da düşmanın acımasız kılıcından geçirildi.”53

      Nureddin’in Fırat Nehri’ne kadar peşinden gidip taciz etmeyi sürdürdüğü çekilmekte olan orduyla beraber çok az insan kaçabildi.

      Daha sonra Joscelin’in kendisi de yakalanarak kör edildi ve Halep’te zindana atıldı. Dokuz yıl sefalet çektikten sonra burada öldü. Onun bu başarısızlığının ardından Frenklerin Edessa Kontluğu’nda ve kuzey sınırı boyunca gösterdiği gücü tamamen tükendi.

      İmparator Conrad ve VII. Louis tarafından başlatılan İkinci Haçlı Seferi Hristiyanların cesaretini daha da kırdı. 1148 yılında, St. Bernard’ın vaazlarını dinleyerek Edessa utancını silmeye gelip, artık Zengi’den korkusu olmayan temkinli Unar’ın, Eyüb’den de şüphesiz destek alarak onları pek de yaklaştırmadığı Şam önlerinde kendilerini küçük düşürdüler; sonuç olarak da güçlerinin tükendiğini gördüler.

      “Kalabalık, Taberiye’de toplandığı alandan başlarının üzerinde kutsal haçla, önden Kral Baldwin’in topraklarının beyleri, arkalarından Fransızlar ve sonra Almanlar Ürdün’e doğru yürümeye başladı. Şam’ın ünlü bahçelerini çevreleyen çamurdan duvarlar böyle bir ordunun önünde bir engel olamazdı fakat dar patikalarıyla gür bostanlar, meyve ağaçları ve bitki örtüsü şehri daha da korunaklı hâle getiriyordu. Yeşillik ve ağaçlarla kaplı bu göz alabildiğine geniş arazide kıstırılmış Sarazenler istilacıların ilerleyişine karşı duruyor veya oklarını yeşil bir denizin ortasında orada burada yükselen taştan adalara benzer binalarından aşağıya fırlatıyorlardı. Uzun bir mücadelenin ardından sonunda koruluk temizlendi; sıcak ve susuzluktan bitkin Hristiyanlar nehre yönelmişlerdi ki burada da üzerlerine gelen yeni bir orduyla karşılaştılar. ‘Neden ilerlemiyoruz?’ diye sordu geriden Conrad ve nedenini öğrenerek Fransız taburlarının arasından fırlayıp kanata geçti, gerçek bir Töton tarzıyla o ve şövalyeleri savaş atlarına atlatıp surların arkasından yaklaştılar ve kısa zamanda düşmanı şehrin içine itelediler.

      ‘Kuşatma şimdi gerçekten başlamıştı.’ diyor Surlu William. ‘Ve vatandaşlarla anlaşmaya çalışan büyük prenslerin açgözlülüğü olmasaydı sonuçlandırılabilirdi de. Hainlerin ihbarı üzerine karargâh güneybatıya, söylenilenlere göre surların en hafif bir hamleye bile dayanamayacağı yere taşındı. Ne var ki haçlılar burada güçlü tahkimlerden çok daha ölümcül bir düşmanla karşılaştı çünkü nehirle aralarına girilmiş ve meyve bahçelerinin yemişlerinden mahrum kalmışlardı. Yiyecek ve önderliğin olmadığı yerde kalabalık umutsuzluğa kapıldı ve insanlar geri çekilmekten söz etmeye başladı. Benzer şekilde Suriyeli Frenklerle batılı müttefikleri arasında kıskançlık baş gösterdi ve Şam’ın veziri Unar bu verimli şer kaynağından yararlanarak onların, Şam’ı ele geçirme konusunda kardeşlerine yardım etmekte çaresiz kaldığını ve bunun Kudüs’ü ele geçirmenin başlangıcı olduğunu belirtti. Rüşvetlerle de desteklenen iddiaları, işi kuşatmadan vazgeçme raddesine getirdi.”54

      1149’un Paskalya zamanı bu yürekli Haçlılar eve dönüş yolundaydı.

      Böyle bir kriz anında eli kılıç tutan kimse Şam’da atıl kalmazdı. Eyüb muhtemelen Unar’ın kuşatmadan sonraki ağustos ayında öldüğü tarihe kadar Şam’ın başkumandanı payesini almamıştı; buna rağmen savunmada kayda değer bir rol oynamış olmalı. Selahaddin ise dikkatli bir izleyici olmanın ötesine geçemeyecek kadar gençti tabii ki. Her ne kadar Fransız Eleanor’un Soldan’a beslediği aşkı anlatan Batı efsanesi doğru olsa da onun o dönemde daha on bir yaşında olmasından ötürü Kral Louis’nin kıskançlığı, daha sonra gerçekleşen boşanma için bir okul çocuğundan daha muhtemel bir suç ortağı buldu kendisine.

      Beş yıl sonra Eyüb, hanedanın değişmesinde ve eski velinimetinin oğlunun Suriye’nin başkentine kabul edilmesinde başaktördü. Öyle ki büyük erkek kardeş Şam’la uzlaşıp burada yüksek bir makam elde ederken küçük kardeş, Esadeddin Şirkuh, “Dağ Aslanı” Nureddin’in hizmetine girdi. Şirkuh her fırsatta öyle yiğitlik gösterdi ki efendisi ona yalnızca Humus ve Rahba gibi değerli iki şehrin iktasını vermekle kalmadığı gibi bir de onu Şam’ı fethetmek kaderine yazılmış olan ordunun komutanlığına getirdi.

      Ele geçmez fırsat nihayet yakalanmış görünüyordu. İkinci Haçlı Seferi’nin acınası akıbetinin ardından Frenklerin itibarı sarsılmıştı ve bayağı da korkmuşlardı; Mezopotamya Zengi’nin büyük oğlunun alicenap yönetimi altında sakindi ve atabeye sürekli olarak başkaldıran inatçı Unar ölmüş, üstelik erkek kardeşi Nureddin’in güvenilir mareşali Eyüb, onun yerine geçmişti; ayrıca Şam prensi, Halep kralına biat etmişti. Zengi’nin Şam merkezli Suriye İmparatorluğu hayalini gerçekleştirmek için uygun zaman varsa işte bu an o andı.

      1154 Nisan’ında Nureddin’in ordusu bir vesileyle fethedilmemiş şehrin önlerine geldi. Şirkuh, ihtiyatlı kardeşiyle duvarlar arasında görüşmelere başladı. Altı günde her şey ayarlanmıştı; Eyüb en güçlü taburların tarafını destekleyerek Zengi’lere geçmişten kalan borcunu ödedi. Nankörlük etmemek için ihanet etmek gerek.55 Şam halkı sürüden ayrılan koyun gibi, şimdi Unar da ölmüş olduğu için, veraset yoluyla başa geçen efendilerini bırakıp Eyüb’ün önerisiyle kapılarını dönemin en güçlü hükümdarına СКАЧАТЬ



<p>52</p>

Dışarıda kılıç ve içeride korku. (ç.n.)

<p>53</p>

Surlu William, xvi, 16

<p>54</p>

Archer and Kingsford, “Crusades”, (Haçlı Seferleri), 217-219.

<p>55</p>

Il devint trâitre pour n’être point ingrat. (ç.n.)