Название: Nutuk
Автор: Мустафа Кемаль Ататюрк
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-56-2
isbn:
Ali Kemal Bey, dün o zatla görüşmüş. Basın işinde biraz ihtiyatlı davranmak lazım geldiğini söylemiş. Bir kere, bir yola yöneltilen fikir ve kalem sahiplerini, öncekine aykırı bir gayeye sevk etmek bizde kolaylıkla mümkün olmaz. Bütün resmî memurlar, millî mücadeleyi şimdilik iyi görüyorlar, dedi. Ali Kemal Bey talimatınıza harfi harfine uyacak; Zeynelabidin Partisiyle de iş birliği yapmaya çalışıyor. Hülasa işler bulandırılacak.
Aynı mektubun bir notu vardır. Şimdi onu da okuyalım:
“Not: Birkaç defadır söylemek istediğim hâlde unutuyorum. Mustafa Kemal Paşa’ya ve taraftarlarına biraz kendilerinden yanaymış gibi görünmeli ki kendisi hiç şüphelenmeden buraya gelebilsin. Bu işe son derecede önem veriniz. Kendi gazetelerimizle taraftarlık edemeyiz.”
Bu vesikalar hakkında sırası gelince daha çok bilgi veririm. Şimdilik bu kadarı kâfidir.
Ali Galip Bey Sivas’ta
Ali Kemal Bey’in Amasya’da iken henüz haberdar olmadığımı arz ettiğim genelgesi, mebusların ve halkın zihinlerini hakikaten bulandırmış. Her yerde eksik olmayan menfi ruhlu kimseler, derhâl aleyhimde propagandaya ve faaliyete geçmişler.
Bu yoldaki menfi gösterilerin ve fiilî hareketlerin en önemlisi Sivas’ta hazırlanmaya başlanmış.
Müsaade buyurursanız, bunu kısaca anlatayım: Dâhiliye Nazırı Ali Kemal Bey’in yukarıdaki genelgesiyle verdiği emrin tarihi olan 23 Haziran günü Sivas’ta, Ali Galip Bey adında bir zat, on kadar adamıyla hazır bulunuyormuş. Bu zat, İstanbul’dan Elazığ valisi olarak gönderilmiş olan Kurmay Albay Ali Galip’tir. Güya ikinci derecede vilayet memurlarından olmak üzere, birtakım insanları da İstanbul’dan seçmiş, beraberinde götürüyor.
Ali Galip, yolu üzerinde bulunan Sivas’ta kalmış. Özel vazifesi bulunduğuna şüphe etmemek lazım gelen Ali Galip, orada derhâl kuvvetli taraftarlar bulmuş. Vazifesini layığıyla yerine getirmek için hazırlıklara ve tedbirler almaya başlamış.
Dâhiliye Nezaretinin, aleyhimdeki emri gelir gelmez faaliyet başlamış. Sivas sokaklarında “benim hain, asi, zararlı bir adam olduğuma dair” duvarlara yaftalar yapıştırılmış.
Kendisi de bir gün, Sivas’ta vali bulunan Reşit Paşa merhumun yanına giderek Dâhiliye Nezaretinin emrinden bahsettikten sonra, Sivas’a gittiğim takdirde hakkımda uygulayacağı muameleyi sormuş.
Reşit Paşa, ne yapılabileceğini öğrenmek istemiş. Ali Galip, “Ben senin yerinde olsam, derhâl kollarını bağlar, tevkif ederim ve senin de böyle yapman lazımdır.” demiş.
Reşit Paşa, bu işin bu kadar basit olacağına inanmamış, görüşme hayli uzamış. Görüşmeye katılanlar çoğalmış… Hatta bir kısım halk verilecek kararı öğrenmek üzere toplanmış…
Bugün, Haziran’ın 27’nci günüdür. Gözlerimizi, tekrar dönmek üzere, bir an için, bu tablodan ayıralım ve Amasya’ya çevirelim.
Sivas’a Hareket
Ayın 25’inci günü, Sivas’ta aleyhimde bazı münasebetsiz olaylar çıkmaya başladığını öğrendim. 25-26 Haziran gecesi, yaverim Cevat Abbas Bey’i çağırdım ve yarın sabah, karanlıkta, Amasya’dan güneye hareket edeceğiz, dedim. Bu hareketimizin gizli tutularak hazırlanılması için emir verdim.
Bir taraftan da 5’inci Tümen Komutanı ve kurmay heyetimle aramızda gizli olarak şu tedbiri kararlaştırdık: 5’inci Tümen Komutanı, tümeninin seçme subay ve erlerinden meydana gelen ve mümkün olduğu kadar kuvvetli bir atlı piyade müfrezesini derhâl geceden başlayarak süratle kuracaktı. Ben 26 Haziran sabahı, karanlıkta, arkadaşlarımla beraber otomobille Tokat’a hareket edecektim. Müfreze kurulur kurulmaz, Tokat üzerinden Sivas’a doğru sevk olunacak, benimle temas arayacaktı. Hareketimiz hiçbir tarafa telgrafla bildirilmeyecek ve mümkün olduğu kadar Amasya’da da duyurulmayacaktı.
1 Haziran’da Amasya’dan hareket ettim. Tokat’a varır varmaz telgrafhaneyi kontrol altına aldırarak benim varışımın Sivas’a ve hiçbir tarafa bildirilmemesini temin ettim. 26-27 gecesini orada geçirdim. 27’de Sivas’a hareket ettim. Otomobille Tokat’tan Sivas’a aşağı yukarı altı saattir.
Sivas valisine, Tokat’tan Sivas’a hareket ettiğime dair açık bir telgraf yolladım. İmzada Ordu Müfettişliği unvanımı kullanmıştım.
Telgrafta, maksatlı olarak hareket saatimi kaydetmiştim. Fakat bu telgrafın hareketimden altı saat sonra çekilmesini ve o zamana kadar hiçbir şekilde Sivas’a bilgi verilmemesini temin edecek tedbirleri aldırdım.
Şimdi efendiler, gözlerimizi tekrar Sivas’ta bıraktığımız tabloya çevirelim:
Ali Galip Bey ve Reşit Paşa arasında, hakkımda uygulanacak muamelenin münakaşası sahnesine… Münakaşanın kızıştığı bir safhada, Reşit Paşa’nın eline, benim Tokat’tan çekilen telgrafımı verirler. Reşit Paşa hemen Ali Galip Bey’e uzatır. “İşte kendisi geliyor, buyurun, tevkif edin!” der. Reşit Paşa telgrafta yazılı olan hareket saatini görünce hemen kendi saatini çıkarır, bakar “Efendim geliyor değil, gelmiş olacaktır.” diye ilave eder.
Bunun üzerine, Ali Galip, “Ben tevkif ederim dedimse, benim vilayetim içinde olursa tevkif ederim, demek istedim.” deyince toplantı hâlinde bulunanları bir heyecan kaplar… Hep birden “Haydi öyleyse, karşılamaya gidelim.” diyerek toplantıya son verirler.
Ancak eşraf ve ileri gelenler, halk ve askerle parlak bir karşılama töreni hazırlayabilmek için biraz zaman kazanmak lazım geldiğini, hâlbuki hesapça benim Sivas şehri kapılarına kadar yaklaşmış olabileceğimi göz önüne alarak, beni şehrin girişine yakın olan Ziraat Numune Çiftliği’nde biraz istirahat ettirmenin çaresini düşünmüşler. Vali Paşa, karargâhının sıhhiye başkanı olup, evvelce teşkilat için Sivas’a göndermiş olduğum Tali Bey’i davet ve bu vazifenin yerine getirilmesini ondan rica etmiş ve hazırlıkları bitirir bitirmez kendisinin de bize katılacağını söylemiş.
Hakikaten tam Numune Çiftliği civarında, karşımıza çıkan bir otomobilin içinden Tali Bey göründü. Otomobillerden indik, çiftliğin avlusunda oturduk. Tali Bey, hikâye ettiğim durumu etraflıca izah ettikten sonra, vazifesinin beni burada biraz meşgul etmek olduğunu söyleyince, derhâl ayağa kalktım ve “Çabuk otomobillere ve Sivas’a” dedim!
Bunun sebebini ifade edeyim. O anda hatırıma gelen şuydu: Karşılama töreni yapacağız, diye Tali Bey’i aldatmış olabilirler ve hakikatte aksi bir tertip yapmak için zaman kazanmak isteyebilirlerdi. Otomobillere binmek üzereyken Sivas tarafından diğer bir otomobil yanımıza yaklaştı. İçinde Vali Paşa vardı.
Reşit Paşa, “Efendim birkaç dakika daha istirahat buyurmaz mısınız?” diye söze başladı. “Yarım dakika dahi istirahata ihtiyacım yoktur. Derhâl hareket edeceğiz ve sen benim yanıma gel.” dedim.
“Efendim.” dedi. “Sizin yanınıza Rauf Bey binsin, ben arkadaki otomobille de gelirim.”
“Hayır СКАЧАТЬ