Gora. Rabindranath Tagore
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gora - Rabindranath Tagore страница 8

Название: Gora

Автор: Rabindranath Tagore

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-650-8

isbn:

СКАЧАТЬ anlamında başını sallayan Krişnadayal: “Oğlum!” demişti. “Hindu olduğunu söyleyen herkes gerçek bir Hindu olamaz. Müslüman olmak kolaydır, Hristiyan olmak daha da kolaydır; ama Hindu olmak! Ulu Tanrı’m, bu tamamen farklı bir şeydir.”

      “Bu doğru.” diye karşılık vermişti Gora. “Ama ben Hindu olarak doğduğum için ilk adımı attım. Eğer doğru yolda ilerlersem, büyük bir ilerleme kaydedebilirim.”

      “Öyle görünüyor ki, seni bu tartışmalarla ikna etmem kolay olmayacak. Aslında söylediklerinde haklısın. İnsan karması ile hangi dine bağlıysa, eninde sonunda yine o dine döner, hiç kimse buna engel olamaz. Bu Tanrı’nın buyruğudur! Biz onun kullarından başka bir şey değiliz.”

      Krişnadayal hem karma kuramını, hem de Tanrı’nın buyruklarını nasıl hiç sorgulamadan kabul ediyorsa, aynı şekilde kendini Tanrı ile özdeşleştiriyor ve ona tapıyordu. Bu karşıt görüşleri bağdaştırma gereğini hiçbir zaman duymamıştı.

      6

      Banyo yapıp yemek yedikten sonra karısının isteğini anımsayan Krişnadayal onun odasına gitti. Oraya günlerdir ilk defa gidiyordu. Odada bir şeye dokunmamaya özen göstererek yere kendi hasırını serdi ve üzerinde dimdik oturdu.

      Söze Anandamoyi başladı: “Siz kendinizi azizlerle bir tutmaya başladıktan sonra ailenize ilginizi yitirdiniz ama ben Gora için çok endişeleniyorum.”

      “Neden? Endişelenecek ne var?” diye sordu Krişnadayal.

      “Tam olarak söyleyemeyeceğim. Ama Gora kendini Hinduizm’e böyle kaptırırsa, bunun sonu kötü biter, başına bir felaket gelir. Boynuna kutsal kuşağı takmamanız için sizi uyarmıştım ama o günlerde çevrenize fazla dikkat etmiyordunuz ve bana: ‘Bir ip parçasının kime ne zararı var?’ dediniz. Ama bugün bir kuşaktan çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Ona ne zaman dur diyeceksiniz?”

      “Çok iyi!” diye homurdandı Krişnadayal. “Demek suçu benim üzerime atıyorsunuz! Bu aslında sizin hatanız değil miydi? Onu yanınızdan ayırmamakta kararlıydınız. O günlerde ben de çok düşüncesizdim, dinin kurallarını umursamıyordum. Günün birinde böyle bir insan olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi!”

      “Siz istediğinizi söyleyebilirsiniz.” diye karşılık verdi Anandamoyi. “Ben yanlış bir şey yaptığımı asla kabul etmeyeceğim. Bir çocuk sahibi olmak için neler yaptığımı unutmayın. Bana önerilen her yolu denedim; kaç tane mantra12 öğrendim! Kaç tane muska taktım! Bir gece düşümde Tanrı’ya bir sepet beyaz çiçek verdiğimi gördüm, bir süre sonra çiçekler yok oldu ve onların yerine, onlar kadar beyaz bir bebek geldi. Onu gördüğümde neler hissettiğimi size anlatamam, gözlerim yaşlarla doldu. Tam onu alıp bağrıma basarken uyandım ve ondan on gün sonra Gora geldi. O bana Tanrı’nın armağanıydı. Ben onu nasıl başka birine bırakabilirdim? Daha önceki yaşamlarımdan birinde onu rahmimde taşımış ve bu yüzden çok acı çekmiş olmalıyım, onun için bu yaşamımda bana geldi ve ‘anne’ dedi. Oğlumuzun ne kadar garip koşullar altında doğduğunu anımsayın! O gece yarısında ortalık bir kan gölüne dönmüştü, bir İngiliz hanım bizim evimize sığınmıştı ve hepimiz hayatımızdan endişe ediyorduk. Siz kadını eve almaya korkmuştunuz ama ben sizden gizli onu ahıra götürdüm. O gece oğlunu doğururken öldü. Eğer o yetime bakmasaydım yaşayamazdı ama siz onu umursamıyordunuz ve bir rahibe vermek istiyordunuz. Neden? Ben neden onu bir rahibe verecektim? Rahip onun neyi oluyordu? Bebeğin hayatını kurtarmış mıydı? Gora’yı ben doğurmadığım için ona daha az değer vereceğimi mi sanmıştınız? Siz ne derseniz deyin, oğlumu ancak onu bana veren Tanrı geri alabilir, ondan asla vazgeçmem.”

      “Bunu bilmediğimi mi sanıyorsunuz?” dedi Krişnadayal. “Pekâlâ, Gora’nızı istediğiniz gibi eğitin, zaten ben hiçbir zaman aranıza girmeye çalışmadım. Yalnızca boynuna o kuşağı taktım, herkes onu bizim öz oğlumuz sandığı için bunu yapmak zorundaydım. Şimdi çözülmesi gereken iki sorun var. Yasal olarak Mohim benim sahip olduğum her şeyi almayı hak ediyor, onun için…”

      “Sizin malınızı paylaşmak isteyen kim?” diye sözünü kesti Anandamoyi. “Her şeyinizi Mohim’e bırakabilirsiniz, Gora onların üzerinde hak iddia etmeyecektir. O iyi eğitim görmüş bir erkektir. Kendini geçindirebilir. Başka birinin malına neden göz diksin? Bana gelince, onun yaşaması bana yeter, başka hiçbir şey istemem.”

      “Hayır.” dedi Krişnadayal. “Onu beş parasız bırakmaya niyetim yok. Bana bağışlanan bir toprak var, yılda bin rupi gelir getirir. Asıl sorun onun evliliği. Geçmişte olanları değiştiremeyiz ama bunun için bana kızsanız bile, ona Hindu törelerine uygun bir düğün yapıp bir Brahman ailesinin kızıyla evlendiremem.”

      “Sizin gibi, Kutsal Ganj’ın suyunu eve serpmediğim için benim vicdanımın olmadığını mı sanıyorsunuz? Ben neden onu bir Brahman ailesine sokmak isteyeyim ve buna karşı çıktığınız için neden size kızayım?”

      “Ne? Siz de bir Brahman’ın kızı değil misiniz?”

      “Bu neyi değiştirir?” diye karşılık verdi Anandamoyi. “Ben kastımla aramdaki bağı uzun zaman önce kopardım. Mohim’in düğününde akrabalarınız benim geleneklere kulak asmadığımı görüp ortalığı birbirine kattıklarında, hiçbir şey söylemeden bir kenarda durdum. Hemen hemen herkes bana Hristiyan diyor ya da başka yakıştırmalar yapıyor. Bana söylenenlerin iyi yönlerini düşünerek her şeyi kabul ediyorum ve soruyorum: Hristiyanlar insan değil midir? Eğer Tanrı’nın katında özel bir yeriniz varsa, neden sizi önce Patanların, sonra Moğolların, sonra da Hristiyanların ayaklarına kapandırdı?”

      “Ah, bu uzun hikâye.” dedi konuyu kapatmak isteyen Krişnadayal. “Siz kadınsınız ve böyle şeyleri anlayamazsınız. Ama din diye bir şey vardır, hiçbirimiz bunu yadsıyamayız. Hiç olmazsa bu kadarını anlamaya çalışın.”

      “Buna kafa yormamayı yeğlerim.” dedi Anandamoyi. “Benim bildiğim bir şey var, Gora’yı öz çocuğum gibi büyüttükten sonra dindarlık taslamaya başlarsam, yalnızca cemaatime karşı suç işlemekle kalmam, kendime de saygısızlık etmiş olurum. Hiç kimseden bir şey gizlemeden, dinin kurallarına karşı olduğumu herkese rahatlıkla gösteriyorsam ve bunun sonucunda bana söylenen bütün kötü sözlere katlanıyorsam, bunu dharma13 korkusundan yapıyorum. Benim herkesten gizlediğim tek bir şey var ve bu yüzden Tanrı’nın gazabına uğramaktan çok korkuyorum. Beni dinleyin, ne olursa olsun, gerçeği bütün açıklığıyla Gora’ya söylemek zorundayız.”

      “Hayır, hayır!” diye bağırdı Krişnadayal, bu öneri onu çok kaygılandırmıştı. “Ben hayatta olduğum sürece buna izin vermem. Gora’yı tanıyorsunuz. Gerçeği öğrenirse ne yapacağı belli olmaz, çenesini tutamazsa bütün kentin diline düşeriz. Bunun da ötesinde, yetkililerle başımız belaya girer. Gora’nın babası ayaklanmada öldürülmüş, annesi de bizim yanımızda öldü ve biz ayaklanma bastırıldıktan sonra olanları resmî makamlara bildirmedik. Bir kez ortalığı karıştırırsak, benim dinî eğitimim yarım kalır ve ondan sona başıma neler geleceğini hiç kimse bilemez.”

      Anandamoyi suskun kaldı ve Krişnadayal kısa bir duraksamadan sonra sözünü sürdürdü: “Gora’nın evliliğiyle ilgili bir СКАЧАТЬ



<p>12</p>

Mantra: Kutsal sözcük.

<p>13</p>

Dharma: Yaşamın dört kuralından biri.