Ondan Bundan. Fatih Kerimî
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ondan Bundan - Fatih Kerimî страница 6

Название: Ondan Bundan

Автор: Fatih Kerimî

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-75-1

isbn:

СКАЧАТЬ okul vesaireden başka dünyada meşhur olan birkaç bölümden oluşan mükemmel Üniversiteler var. Kendi evlerine komşu olan bu gimnaziyalarda, riyalini mekteplerde, Üniversite şubelerinde öğrenim görmek, diyelim ki hiç olmazsa şu nefis Kazan şehrinde yaşayan binlerce Tatar için, bir güçlük ve bir fedakârlık gerektirir mi? Bana kalırsa hiç! Çünkü Tatarların büyük kısmının bu şehirlerde güzel evleri, güzel kurulmuş ve yoluna koyulmuş ticaretleri Ruslar katında hürmet ve itibarları var. Rus okullarının her birine bizim Tatar evladını memnuniyetle kabul ediyorlar, hatta giriş sınavlarında dil ve yaş bakımından bir derece özel saygı gösteriyorlar. Şu halde anne babanın gösterecekleri fedakarlık komşularında olan bu yüksek ve muntazam okullardan istediği birine oğlunu yahut kızını kaydettirmekten ibarettir.

      Bu okullarda öğrenim ücreti için senelik verilecek para o derece azdır ki bizim Müslümanlarımız bu gibi paraları güvehaneye, fahişehaneye bir kere girip çıktıklarında hiç acımadan harcıyorlar. Bizim bu taraf Müslümanlarından Rus okullarında okuyanlarımız gerçi ara sıra görünse de halkımızın çokluğuna oranla hiç yok denecek kadar azdır.

      Bizim Müslümanlar diyorlar ki: “Rus okullarında yavrularımızı okuturduk, lakin orada hiçbir şekilde alfabe ile akait ve dinimizi öğrenemiyorlar, Rusça okuduklarında kendi dinimize ve milletimize muhabbetleri kalmıyor.” Pekala! Bu Japon çocukları nasıl oluyor da başka memleketlerde ve Hıristiyanlar arasında tahsil ederek kendi diyanet ve milliyetlerini terk etmiyorlar? Nasıl oluyor da bunlar onar on beşer sene Amerika Protestanları arasında kalarak halis Buda oğlu Buda olup kalıyorlar? Onların ata anaları kendi çocuklarını Hıristiyan okullarına vermeye nasıl korkmuyorlar? Bize kendi dinimiz nasıl hak din ve mukaddes ise onlar için de kendi dinleri böylece hak ve mukaddes bir dindir. Bizim çocuklarımız kendi hanelerimizde, kendi ailemiz içerisinde yaşadığı halde günlük birkaç saat Rus okullarına gidip ders okumaları da faydalı olmuyor, bozuluyor, Hıristiyan oluyor, itikadı değişiyor, milletine muhabbeti bitiyor, bilmem neler oluyor, neler!… Yahu! Biz niçin böyleyiz? Yahut niçin böyle zannediyoruz? Okumak sebebiyle mezhep değiştirenlerimiz binde, yüz binde bir adam ise okumamak ve cehalet sebebiyle dinimizi terk edenlerimizin, yahut Müslüman kalıp Müslüman kıyafetinde gezseler de hakikaten ne Müslüman ve ne de Hıristiyan olup, gerçek bir Mecusi olduklarını niçin düşünmüyorlar?

      Bunların her birinden çıkarılabilecek sonuç şudur: Rus okullarında Müslümanca dil, itikat ve şeriat okunmadığı için kime öfkeleniyoruz? Bunun suçu kimdedir? Hükümetin her bir okulunda Müslüman çocuklarına kendi dillerini ve dinlerini öğrenmelerine tamamiyle izin verilmiştir.

      O halde kendimiz niçin okutmuyoruz? Niçin iyi öğretmenler görevlendirmiyoruz? Niçin faydalı ders kitapları tertip etmiyoruz? Eğer bu hizmetleri Petroflardan, İvanoflardan ümit edip vakit geçirirsek bunun sorumlusu kim olacak? Yahut bunları el açıp Hüdâ’dan istesek, yani Hüdâ’nın bize hâdim olmasını ister isek yine boştur!

      Rus okullarına balalarımızı bölük bölük göndermeliyiz. İslamca din ve lisanımızı okutmak, hamiyet-i milliye ve diniyelerini arttırmak için muktedir, hamiyetperver muallimler görevlendirmeliyiz. Şimdiki halde boş yere hükümetten maaş alarak Rus okullarında Müslümanca öğretmenlik mevkiini zapt edip duran birtakım yetersiz, düşüncesiz, ilimsiz ve akılsız önemli hizmetlere liyakatsiz adamları ve Müslüman çocuklarının İslamiyet’ten muhabbetlerini soğutmaya sebep olan giyim şekillerini, insanlık ve medeniyet mikroplarını tamamiyle oradan süpürüp defederek temizlemeliyiz. Bin senelik asılsız, düzensiz ve anlamsız kitaplarımız yerine kısaltılmış, faydalı ve pedagojiye uygun ders kitapları hazırlamalıyız. Bize hiçbir şey gökten inmez, hariçten de gelmez. Her şey kendimizden gelir. Çalışmalı ıslah edilmeliyiz. Eğer hayat istersek bedenimize düşüp de bedenimizi çürütmekte olan mikropları temizlemeliyiz. Dinimiz, hamiyetimiz, vicdanımız ve gayretimiz biterse bunun sebeplerini Rus okullarından, yeni usul alfabelerden, astronomi ve geometri ilimlerinden aramalıyız. Bunun temel sebebi kendimizin ilim ile cehalet farkını, fayda ile zararı, hayat ile ölümü, aydınlık ile karanlığı fark edemediğimizden kaynaklanmaktadır diyebilmeliyiz.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      “Ceditçilik hareketinin önderi konumundaki isim hiç şüphesiz İsmail Bey Gaspıralı’dır. “Dilde, işte, fikirde birlik” idealiyle yola çıkan Gaspıralı bu uğurda büyük işler başarmış, ömrünü bu uğurda tüketmiş büyük bir fikir adamıdır. Dünya üzerindeki Türklerin bir ve bütünlüğünü arzulayan Gaspıralı amaçlarını gerçekleştirmek için iki faaliyet alanı benimsemiştir: matbuat ve eğitim. Bu amaçla ilk olarak St. Petersburg’da eşinin ziynet ve altınlarını bozdurmak suretiyle eski bir matbaa makinası satın alır. Böylelikle ilk gazete faaliyetlerini gerçekleştirebilecektir. Gaspıralı’nın Tercüman adını verdiği ve iki dilde yayımlanan (Rusça ve Türkçe) gazete 30 yılı aşkın bir süre Türk Dünyasının tamamında okunan önemli bir yayın organı olmuştur. Gazetesinin Türklerin yaşadığı geniş coğrafyalarda okunmasını isteyen Gaspıralı bu amaçla Tercüman’da sadeleştirilmiş bir Osmanlı Türkçesi kullanmıştır. Gaspıralı matbuat faaliyetlerinin yanında cehaletle de mücadele etmeyi gaye edinmiştir. Bu amaçla açtığı ve usul-i cedit adını verdiği okullarda hızlı bir okuma-yazma seferberliği başlatmıştır. Usul-i cedit okullar kısa sürede tüm Türkistan’da yayılmış ve bu alanda önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Fatih Kerimî’nin fikri yapısının şekillenmesinde ilk olarak babası İlman Kerimî’nin ardından da İsmail Gaspıralı’nın etkisi olmuştur. Çocuk yaşlarda medrese tahsili alan Kerimî, ardından Rus mektebine gitmiş ve Batı dünyasına ait edebi eserleri okumuştur. Zeki fakat ekonomik açıdan zorluk yaşayan Türkistanlı ailelerin çocukları İstanbul’a eğitim almak üzere gönderiliyordu. İşte bu çocuklardan biri olan Fatih Kerimî eğitim hayatının önemli bir bölümünü İstanbul’da geçirecekti. Fatih Kerimî’nin fikri yapısının oluşmasında İstanbul’da aldığı eğitimin büyük tesiri olmuştur. Özellikle Ahmed Mithat Efendi, Kerimî’ye önemli ölçüde destek olmuş, Mekteb-i Mülkiye’de eğitim almasını sağlamıştır. Osmanlı Devleti içindeki edebi, fikri ve siyasi ortamı sonuna kadar teneffüs eden Kerimî, Balkan Savaşı’nın başladığı yıllarda bizzat cepheye giderek olayları izlemiştir. Bu izlenimlerini daha sonra İstanbul Mektupları adıyla neşredecektir. Kerimî eserlerinde sade ve anlaşılır bir İstanbul Türkçesi kullanmıştır. Şüphesiz bu tercihinde İstanbul’da aldığı eğitimin yanı sıra Gaspıralı’nn “Dilde, işde, fikirde birlik” ideallerini СКАЧАТЬ