Название: Bağımsızlık Dönemi Özbek Edebiyatı
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-58-4
isbn:
Düştüysen, kaldırır, gökle denk eder,
Başı dik olana O verir kuvvet!
Geçmişten tılsımlı yazılar, kalemler gelir,
Tufanda yolunu şaşıran gemiler gelir,
Ezilen, yırtılan mektuplar gelir,
Kendin toparlarsın tılsımlı yazıları.
Çabala, cesaretin külahını giy,
Bilemezsin, kanında nice sır, vahiy,
Kanında haykırır nice deha var,
Uyandırmak için insanoğlunu!
Sen, ey, uyuklayan arkadaş,
O kanlar cismini alt üst ederler,
Her lahzada uyan! Her lahza büyü!
Büyüt, Allah, diye uyanan yurdu!
AZİM SUYUN (1948)
22 Şubat 1948’de Semerkant’ta doğdu. 1997’de Taşkent Üniversitesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldu. İlk şiir kitabı Benim Asumanım 1978’de yayımlandı. Darp (1979), Yeryüzü Takdiri (1981), Hayalet (1984), Ziya Yolu (1986), Javzo (1987), Uzak Sabahlar (1989), Yandığım-Sevdiğim (1992), Kara Gözün Senin (1994), Seçkiler (1997), Şark Hikmeti (2000), Ey Dost (2005) yayımlanan diğer şiir kitaplarıdır. Ayrıca birçok destanı yayımlanmıştır.
TILIM
Tangri inoyati – oppog‘im tilim,
Aziz xonadonim – charog‘im tilim.
Mastman Momo Yerim havolaridan,
Muallaq emasman, tuprog‘im tilim.
Bog‘lar turfa-turfa qush bilan go‘zal,
Turfa qushlar aro sayroqim tilim.
Tanglayda qotmasin millatim tili,
Sinmasu zanglamas qayrog‘im tilim.
Ehtimol, tilimdan boshqa do‘stim yo‘q,
Yovim ham yo‘q erur, yarog‘im tilim.
So‘zlashgum Yer yuzi ahli bilan teng,
Qit’alararo tik bayrog‘im tilim.
DİLİM
Tanrının lütfu tertemiz dilim,
Aziz hanedanım ışığım dilim.
Sarhoşum ana vatanın havasından,
Muallakta değilim, toprağım dilim.
Bahçeler türlü türlü kuşlarla güzel,
Türlü kuşlar içinde şakrağım dilim.
Damakta donmasın milletimin dili,
Kırılmaz, paslanmaz kayrağım12 dilim
İhtimal, dilimden başka dostum yok,
Düşmanım da yoktur, silahım dilim.
Konuşurum bütün insanlıkla özgürce,
Kıtalararası dik duran bayrağım dilim.
O‘ZBEKISTON SO‘ZI
(Monolog)
O‘zbegim! O‘zbeklar! O‘z o‘ziga Bek,
O‘z elida beklar, eshiting so‘zim.
Bilaman, aslingiz – o‘z so‘ziga Bek,
Siz mening yuragim, siz mening O‘zim!
Siz olomon emas – ajdodlar guvoh,
“Avesto” guvohdir – eng qadim doston.
Siz nonko‘rlar emas, siz emas gumroh,
Siz podshosiz, siz xon, siz hoqon, sulton.
O‘z ona tilingiz qutlug‘dir sizga,
Siz unda bitgansiz ne go‘zal kitob.
Bolta urmagansiz ildizingizga,
Ezgu So‘z va Amal – siz uchun oftob.
G‘animlar oldida tiz cho‘kmagansiz,
Garchi kajraftordir bu dunyoi dun.
Sotqin Yalovochlar, u siz emassiz,
Millat ori – Temur, siz – Jaloliddin.
Samarqand, Buxoro, Xivani qurgan,
Tarixlar me’mori, tojlar sirisiz.
Baxtu farog‘atin mehnatda ko‘rgan,
Siz donishmand dehqon – zamin pirisiz.
Ha-ha, siz o‘zingiz kalomi bilan
Bashar sharafini sharif etguvchi.
Ilmu haq, haqiqat, a’moli bilan
Dunyoni kamolot sari eltguvchi!
O, siz uchun mangu bag‘rini bergan —
Men – Tangri tuhfasi – duogo‘y bir jon,
Ozodlikning yashil tug‘in ko‘targan —
Ota makoningiz – Hur O‘zbekiston!
ÖZBEKİSTAN SÖZÜ
Özbek’im! Özbekler! Kendi kendine bey,
Kendi yurdunun beyleri, dinleyin sözümü.
Biliyorum, aslınız kendi sözüne bey,
Siz benim yüreğim, siz benim özüm!
Siz sıradan bir halk değilsiniz, ecdadlar şahit,
“Avesta” şahittir, en kadim destan.
Siz nankör değilsiniz, siz değilsiniz sapkın,
Siz padişahsınız, siz han, siz hakan, sultan.
Ana diliniz kutludur size,
Yazdınız o dille nice güzel kitap.
Balta vurmamışsınız köklerinize,
Güzel söz ve amel sizin için güneş.
Düşmanların önünde diz çökmezsiniz,
Gerçi yalandır bu fani dünya.
Hain kılavuzlar, o siz değilsiniz,
Milletin arı Timur, Celaleddin’siniz.
Semerkand, Buhara, Hive’yi kuran,
Tarihler mimarı, taçlar sırrısınız.
Baht ve feragati çalışmakta gören,
Siz bilge çiftçi, yeryüzünün pirisiniz.
Evet evet, siz kendi sözünüz ile
İnsanlığın şerefini şereflendirensiniz.
İlim ve hak, hakikat, amacı ile
Dünyayı kemalata doğru ulaştırıcısınız!
O, sizin için sonsuz bağrını açan
Ben,Tanrı’nın hediyesi, duacı bir can,
Özgürlüğünün yeşil tuğunu kaldıran
Baba ocağınız Hür Özbekistan!
VATAN
Birinchi sentabr
Bir СКАЧАТЬ
12
Kayrak, birbirine vurulunca ritmik ses çıkaran sert, pürüzsüz taştır. Anadolu’da halk oyunlarında elde kaşık çalınmasına karşılık Türkistan’da kayrak taşı kullanılır.