Özbek Hikâye ve Kıssaları. Muhammed Emin Töhliyev
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Özbek Hikâye ve Kıssaları - Muhammed Emin Töhliyev страница 9

Название: Özbek Hikâye ve Kıssaları

Автор: Muhammed Emin Töhliyev

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-73-7

isbn:

СКАЧАТЬ gün akşam kuvvetli bir yağmur yağıyordu. Buraya gelmiştim, sokak karanlık içindeydi. Fenerin camı kırıldığı için rüzgâr onu söndürmüş. Çayın kenarına geldiğimde suda bir şey vardı. Bu neymiş diye fenerle çaya baktım. Benden de ihtiyar bir adam çaydan çıkamıyordu. Hemen ona yardımcı oldum, elinden tutup çektim. Güçlükle çaydan çıkardım. Giysileri çamur içindeydi, çok ıslaktı.

      Çocuklardan biri:

      – Ya, adamcağızın sakalı, yüzü de çamur muydu?

      – Evet öyleydi. Ben onu evine götürdüm, dedi ihtiyar.

      Gözümün önünde fenerci Baba’nın söyledikleri canlandı.

      Topal Kasım:

      – Yalan, yalan! diye bağırdı.

      Bütün çocuklar:

      – Gerçek! diye cevap verdiler.

      – Eğer yine bir çocuk fenerin “gözünü” kırarsa biz onu yakalayacağız ve amcaya teslim edeceğiz, diye söyledi Ahmet.

      Fenerci Baba:

      – İnşallah bundan sonra kırmazsınız.

      – Hayır, kırmayız, diye cevap verdik.

      Küçücük merdiveni omzuna atarak karanlığa girip gözden kayboldu.

      O olaydan sonra fenere kimse dokunmadı.

      Şimdi onun yerinde tel kafesle sarılmış, yumurtadan biraz büyükçe bir elektrik lambası yanıyor. Onu kimsenin yakmasına gerek yok. Ne kibrit, ne gaz yağı gerekmiyor. Hiçbir çocuk artık onu taşlamıyor. Elektrik lambasının ışığında gezerken çocukluğumun bir parçasını ve Fenerci Baba’yi hatırlarım.

      ABDULLA KAHHAR (1907-1968)

      Özbek edebiyatının ünlü temsilcilerinden biri olan Abdulla Kahhar 17 Eylül 1907’de Kokan (Hokand)’da bir demirci ailesinin çocuğu olarak doğdu.

      Çocukluğu Kokan çevresindeki Yaypan, Kudaş, Buveyda, Alkar, Akkorgan gibi köylerde geçti. 1930 yılında Merkezi Asya Devlet Üniversitesi Pedagoji fakültesini bitirdi.

      Yazar, Puşkin’in ”Subay Kızı”, Gogol’un “Evlenme” ve “Teftişçi” komedilerini bizzat kendisi; eşi Kibriya Kahharova ile ise Lev Tolstoy’un “Savaş ve Barış” eserlerini Özbekçeye çevirmiştir.

      Eserleri:

      “Köy Hüküm Altında”, (1932, ilk kitabı), “Serap” romanı, “Hikâyeler”, “Nineler Telefon Açtı”, “Kadınlar”, “Hırsız”, “Hasta”, “Nar”, “Çiftçınar Işıkları” (1951) hikâye kitapları, “Sinçelek” (1958) ve tiyatroları: “Şahi Suzane, Ayacanlarım, Ağrıyan Dişler, Tabuttan Ses.”

      Hasta

Türkiye Türkçesine çeviren: Muhammed Emin Töhliyev

      Satıbaldı’nın karısı hastalandı. Satıbaldı hastayı okuttu, faydası olmadı. Tabibe gösterdi. Tabib kan aldı. Zavallının gözleri görmez oldu. Üfürükçü okuyup üfledi. Tuhaf bir kadın geldi, söğüt dalı ile vurdu. Tavuk kesip kanını sürdü… Bunların hepsi elbette parayla oluyordu. Böyle zamanlarda kalın olan gerilir, ince olan kopardı.

      Şehirde bir doktorun muayenehanesi vardı. Satıbaldı’nın bu muayenehane hakkında bildiği şuydu: Serin ve sessiz bir parkın içinde, ağaçların arasında kalmış yüksek ve güzel beyaz bir bina; porselen kollu gri kapısında zil düğmesi vardı. Pamuk tohumu, koza ve küspe ticareti yapan patronu Abdugani Bey, ambarda devrilen çuvalların altında kalıp nerdeyse ölümün eşiğine geldiğinde bu muayenehaneye değil Fergana’ya gitmişti. Muayenehane denildiğinde Satıbaldı’nın gözünün önüne üstü kapalı fayton ve 25 somluk kağıt para gelirdi.

      Hasta ağırlaştı. Satıbaldı, patronunun yanına halini anlatmaya gitti ama bu gidişten maksadının ne olduğunu kendisi de pek bilmiyordu. Abdugani Bey, onu dinlediğinde çok üzüldü. Elinden gelse hemen şimdi onun karısını ayağa kaldırmaya hazır olduğunu söyledi ve sonra sordu:

      – Bahaeddin Nakşibend’in meczuplarına bir şeyler adadın mı? Ya Gavs-i Azam’a?

      Satıbaldı çıkıp gitti. Hastanın yanında gürültü patırtı etmemek ama bu vaziyette geçimini sağlamak için evde yapabileceği bir iş öğrenmeye mecbur kaldı. Çeşit çeşit sepet örmeyi öğrendi. O, sabahtan akşama kadar yakıcı güneşin altında, dalların arasına oturup sepet örüyordu.

      Dört yaşındaki kızcağızı eline mendil alıp annesinin yüzünü ölmüş, yarı canlı pis sineklerden koruyordu. Bazen elinde mendille boynunu büküyor, uyuyup kalıyordu. Her taraf sessizdi. Yanız sinekler vızıldıyordu. Her zaman yakından veya uzaktan bir dilenci sesi geliyordu:

      – Hey dost! Allah rızası için! Allah resulü der ki: Sadaka belayı def eder!

      Bir gece hasta çok sıkıntı çekti. Onun her inlemesinde Satıbaldı, beynine çivi çakılır gibi ızdırap çekiyordu. Komşusu olan yaşlı kadından yardım istedi. Yaşlı kadın hastanın dağılan saçlarını düzeltti. Sağını solunu okşadı. Sonra… Oturup ağladı.

      – Günahsız bir çocuğun seher vakti ettiği dua kabul olur. Kızınızı uyandırın, dedi.

      Kızcağız bir müddet uyku sersemliği ile ağladı. Sonra babasının öfkesinden, annesinin perişan halinden korkup yaşlı kadının öğrettiği gibi dua etti:

      – Ey Allah’ım. Annemin deydine deva bey…

      Hasta her gün önceki günden kötüye gidiyordu. Sonunda iyileşmesinden umut kesildi. “İçimize dert olmasın” diye başında iyileşmesi için kırk kez Yâsîn suresi okuttular. Satı-baldı, ördüğü sepetlerin çoğunu satın alan bakkaldan yirmi tenge borç aldı. Kırk kez Yâsîn okunduktan sonra hasta iyileşir gibi oldu. Hatta gözünü açıp küçük kızı yanına aldı ve fısıldadı:

      – Allah, kızımın seher vakti ettiği duayı dergahında kabul etti babası. Ben iyiyim. Seher vakti kızımı uyandırmayın.

      Tekrar gözlerini yumdu. Bu kapamadan sonra gözlerini bir daha açmadı. Seher vakti geldiğinde canını teslim etti.

      Satıbaldı, küçük kızını ölünün yanından alıp başka tarafa yatırırken küçük kız uyandı ve gözünü açmadan öğrendiği duayı okudu:

      – Ey Allah’ım. Annemin deydine deva bey…

1936

      MİRKERİM ASIM (1907–1984)

      Mirkerim Asım 1907 yılında Taşkent’te dünyaya geldi. 1918–1921 yılları arasında ilköğrenimini tamamlamış ve ardından 1921–1924 yılları arasında Nerimanov adındaki meslek okulunda eğitim görmüştür. Musa Taşmuhammed oğlu Aybek ve Hamil Yakubov ile bu meslek okulunda tanışmıştır. 1926 yılında ise Moskova devlet pedagoji enstitüsünün tarih СКАЧАТЬ