Özbek Hikâye ve Kıssaları. Muhammed Emin Töhliyev
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Özbek Hikâye ve Kıssaları - Muhammed Emin Töhliyev страница 18

Название: Özbek Hikâye ve Kıssaları

Автор: Muhammed Emin Töhliyev

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-73-7

isbn:

СКАЧАТЬ bakıyor, kimi gülümsüyor, kimi de üzülüyordu. “Belki zavallı çocuk yorgunluktan güçsüz kalmıştır.” “Güçsüz kalsa böyle mışıl mışıl uyumazdı.” Yakınlarda bulunan palabıyık polis memuru da çocuğun yattığı bankın yanına gelip baktı. Çocuğu uyandırmaya kıyamadı. Bankın bir ucuna oturdu. Ondan gözünü ayırmıyor, onu korumak için bekler gibi oturuyordu. Bir ekskavatörün yerleri titreterek geçişi Erkin’i uyandırdı.

      Erkin, gözlerini açtığında başucunda polisin durduğunu gördü. Utanarak başını kaldırdı.

      – Evet, oğlum. Yolunu mu şaşırdın? Kimin oğlusun?

      Erkin, ne cevap vereceğini bilemeyip sessizce duruyordu.

      – Evine götüreyim mi? Evin ne tarafta?

      – Şu tarafta, dedi Erkin ana caddenin diğer tarafını işaret ederek.

      – Yürü, seni götüreyim.

      – Hayır! Ben anneciğimin yanına gideceğim.

      – Annen nerede?

      – Öldü.

      Polis memuru, düşünceli gözlerle çocuğa baktı. Çocuğun annesini özleyip evinden çıktığını anladı. “Şimdi ne yapmak gerek?” diye düşünürken dudağını ısırdı. Erkine dedi ki:

      – Haydi, gidelim. Ben de o tarafa gidiyordum. Seni de götüreyim. Benim de senin kadar oğlum var.

      Beş dakika kadar yürüdüler. Polis müdürlüğüne geldiler.

      Erkin buradan da kuyruğunu kıstırıp kaçmak istedi ama beceremedi. Onu nöbetçi polisin yanındaki sandalyeye oturttular. Yarım saat ancak geçmişti ki babası arabayı kapıda bırakıp hızla içeri girdi. Oğlunu görünce kollarını açıp onu kucakladı. Gözleri yaşla dolmuştu.

      – Oğlum benim, dedi.

      Erkin de ağlamaklı bakışlarla acele edelim der gibi:

      – Babacığım. Anneciğimin yanına gidelim.

      – Olur oğlum. Gideriz, dedi ve oğlunu tekrar tekrar kucakladıktan sonra biraz da utanarak polislere döndü:

      – Sabah erken saatlerde havaalanına misafir karşılamaya gitmiştim. Babaannesiyle kalmıştı. Yakın zamanda başımızdan talihsiz işler geçti… Özür dilerim, diyerek çıktı.

      Arabalarıyla eve geldiler. Evde telaştan dokuz doğuran babaanneyi sakinleştirdiler. Baba, Erkin’e de biraz teselli verdi. Biraz sonra annesinin yanına götüreceğini söyledi.

      Erkin, babasının sözünü dinledi. Annesinin yanına gitmek üzere yeniden hazırlık yaptı. Elini, yüzünü yıkadı. Yeni kıyafetlerini, ayakkabılarını giydi. Karnını doyurdu. Kapıda duran arabaya herkesten önce bindi. Onun yaptıklarını dikkatle takip eden babasının gözleri yaşardı. “Küçücük bir çocuk için annenin ölümünden ağır büyük talihsizlik yok” diye kendi kendine söylendi.

      Bir saat sonra avludaki çiçeklerden yeniden çiçek kesip kocaman bir buket yaptılar. Araba mezarlığa doğru yol aldı.

      Henüz mermer mezartaşı konulmamış, etrafı parmaklıkla çevrilmemiş, üzerine atılan toprağı kazmayla düzeltilmiş olan yeni bir mezarın yanına vardılar. Baba, oğul başlarını eğdiler. Çiçekleri mezarın üstüne koydular.

      Erkin babasının yanındaki mezara bakıp duruyordu. Hani, onun annesi nerdeydi? Onu atlas entarileriyle toprağa nasıl gömmüşlerdi? O sağlığında mantosunun eteğine azıcık toprak değse bile üşenmez, fırçayla temizlerdi. Onun güzel yüzü, altın küpeleri, bembeyaz nazik elleri şu toprağın altında nasıl yatardı? Erkin bunları düşünerek sessizce duruyordu.

      Babasına sordu:

      – Annem yanımıza çıkmayacak mı?

      – Hayır oğlum.

      Babası oğlunu avutmak için de olsa yalan söylemedi. Baba ile oğlu mezarlıktan çıkıp eve döndüler.

      Ertesi gün o üşütmekten mi nedendir, ateşli bir hastalığa yakalandı. Başucuna gelen babasına, babaannesine ve başkalarına “anneciğim” diye ellerini uzatmaya çalışıyordu. Ateşler içinde yanarken ellerinde çiçeklerle anneciğini arıyordu.

      Erkin’in annesinin özlemiyle kendini kaybetmesi Hümayun ve ailesini derinden etkiledi. Büyükbabası, babaannesi ve halaları Erkin’in etrafında fırıl fırıl dönüyorlardı. Hanımının ölümünden sonra “yedisi”ni yapan Hümayun, işine döndü. Eskiden selamlaşıp konuştuğu kadınlarla da fazla konuşmuyordu. İçinden onlara dönüp bakmak bile gelmiyordu. Onun gözlerinin önünde her zaman anneciğini kaybedip hep üzgün gezen Erkin duruyordu. Bu küçücük çocuğun derdi, dünyasının kararması, her şeyini kaybetmiş gibi görünüşü onun yüreğini ezim ezim eziyordu.

      Erkin ne babasının, ne de babaannesinin sözlerine aldırış etmezdi. Ona gerekli olan yalnız anneciğiydi. Annesini bulup getirsinlerdi. Nerdeydi onun annesi? Onun annesini nasıl toprağa gömüp gelmişlerdi? Annesi nasıl onu bağrına basmazdı?

      O, Hümayun’un gözüne annesiz yaşayamaz gibi görünüyordu.

      Avukat Faruk Dostmuhammed ailesi yaslıydı. Bir küçük can bütün aileyi etkilemişti.

      …

      Aradan üç yıl geçti. Erkin okula başladı. Lakin Hümayun evlenmemişti. Onun gözlerinin önünde hep o Rânâ’sı vardı…

      Toprak soğuktur. İnsan ölünce sevenlerinin yüreğinde onun sevgisi de yavaş yavaş soğur derler. Bu doğru değildi. Hümayun’un yüreğinde Rânâ’nın sevgisi her zaman yaşardı. O, Rânâ’yı sevmiş, uzun zaman peşinde dolaşmıştı. Severek almıştı. Onu gören hiç kimse, başka birini Rânâ kadar seveceğine ihtimal veremezdi. Başka hiç kimse duygularını öyle harekete geçiremezdi.

      Hümayun, üç yıl sonra Anakız’ı ilk kez gördü. Yüreği “cız” etti. Karşısında sanki Rânâ duruyordu. Bir yönü Rânâ’ya benziyordu. Acaba sesi mi benziyordu? Hümayun onunla evlendi.

      SAİDA ZÜNNUNOVA

      1926 Yılında Andican’da doğdu. Babasını erken kaybeden Saide, Andican Öğretmen Enstitüsünde okudu. Öğretmenlik yaptı. Gazetelerin yazı işlerinde çalıştı.

      İlk şiiri 1935 yılında bir gazetede basıldı. Bundan sonra şiirleri sık sık yayınlanmaya başladı.

      Taşkent Devlet Darülfünunu (şimdiki Özbekistan Milli üniversitesi) Filoloji Fakültesini bitirdi. Çeşitli gazete, dergi ve yayınevlerinde editör ve Özbekistan Yazarlar Birliğinde danışman olarak görev yaptı. Kızınız Yazdı, Yeni Şiirler, Güller Vadisi, Can Kızlar, Bir Yılın Düşündürdükleri gibi şiir kitapları yayımlandı.

      Şiirde olduğu gibi düzyazı eserlerinde de başarılı oldu. Çok sayıda kitabı yayımlandı.

      Yazar СКАЧАТЬ