Название: Türk Dünyasında Tarihi Roman ve Milli Kimlik
Автор: Orhan Söylemez
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-67-1
isbn:
Alparslan, Bizans İmparatoru’na yakınlık gösterdi. Onun elinde kendine ait düşmanları olduğunu, onları geri istediğini bildirdi… O ne yapıp edip Alparslan’a Kurtçu Bey’i geri vermek istemiyordu. (s. 467)
Alparslan’ın Rumistan’a yaptığı savaşların talanlarından canı yanmış olan İmparator, elindeki tutsağı vermek gibi bir âdeti olmadığını söyleyerek Kurtçu Bahadır’ı himayesinde tutar. İmparator, daha güçlenerek doğu yurtlarına saldırmak, hepsini almak isteği duyar. Sultan Alparslan ise gururunu çiğnetmek istemez. İki tarafın bu karşılıklı durumu onları savaşa sürükler. Ancak bu savaşın büyük bir katliam olacağını gören Bağdat Halifesi, arabuluculuk yapmaya çalışır. Alparslan, Bağdat Halifesi’nin tövellasına hayır deme niyetinde değildir. Halife’nin elçisi ve Alparslan’ın elçisi Sav Tegin, Bizans İmparatoru’nun kapısına gitse de İmparator’un uzlaşmaya niyeti yoktur. Ancak savaşın Alparslan lehine sonuçlanacağını gösteren bir olay olur:
Nizamülmülk gulamlardan birini yanından uzaklaştırıp, onu sevmemeye başladı. Onu yerli yersiz üzdü. Bu İran’da orduya asker toplarken başlamıştı. Komutan Güherâyin ise o güçsüz askerden yana oldu. Vezir ise kendi sözünün doğru olduğunu, gulamın hiçbir işe yaramayacağını baş belası komutana anlatmaya çalışıyordu. Komutansa niçin ondan yana olduğunu bilmiyordu… Sonunda Nizamülmülk dayanamadı: – Bu kulun sana Rum İmparatoru’nu esir alıp getireceğini mi düşünüyorsun? (s. 488)
Komutan bu soruya “Evet, Rum padişahını esir alabilir.” diyerek cevap verir. Bu olayı öğrenen Alparslan, savaşa umutlu girer. Malazgirt Ovası’nda yapılan savaş Selçukluların zaferiyle sonuçlanır. Gûherâyin’in koruduğu gulam gerçekten İmparator’u esir alır. Alparslan durumdan endişelenir. “Elindeki esir İmparator’a acıyarak onunla anlaşma yaparak onu salıverdi.” Ancak imparatorluğu elinden alının hükümdarın yaptığı tüm anlaşmalar geçersiz sayılır. Yeni Rum İmparatoru, Sultan Alparslan’ı tanımak bile istemez:
Sultan yiğitlerini toplayarak: – Rumistan’a girip hakkınızı almanız helâldir. Yurt sizindir diyerek ferman verdi. Kendine ise bunun sonucunu, yiğitlerin o yeri yurt yaptıklarını görmek nasip olmadı. Bu onun oğlu Sultan Melikşah’a nasip oldu. (s. 561)
Melikşah, Arslan Han’ın oğlu Kutalmış’ın çocuklarından Süleyman Kutalmış’a aralarında kin olmadığını belirterek “Yurt sizin, sahip çıkın” der. Antakya, Konya, Aksaray, Kayseri tek tek Selçukluların eline geçmeye başlar. Kardeşi Tutuş Han ile Şam’ı fetheden Sultan Melikşah, kardeşini de Şam’da bırakır. İlerleme içinde olan Melikşah, geriye bakmayı da ihmal etmez: “Maveraünnehir’de, Gazne’de ayaklanma duysa, hemen arkaya dönüp, hallerinden haber alırdı.” (s. 562)
Kervansaraylar yaptıran Melikşah onların korumasını da üstlenir. “Vezir Nizamülmülk, cesur Şehzade Melikşah’a gizli devlet üslubunu, tüm işleri en ince ayrıntısına kadar tüm iniş çıkışlarıyla öğretiyordu.” (s. 563) Sarayda yetişen Sultan Melikşah bunları yadırgamadan öğrenir. Ancak Nizamülmülk’ü kıskananlar sürekli iftiralar atarak Sultan ile veziri arasına kötülük tohumunu ekmeye çalışırlar. Sultan Melikşah kullarının birisini Merv’e emir olarak gönderir. Orada yaşayan Nizamülmülk’ün oğlu Şemsülmülk Osman, Sultan’ın gönderdiği kulun boş yere gururlanarak, halkı rahatsız etmesinden huzursuz olur. Onu yakalatıp zindana attırır. Bunu fırsat bilenler durumu Sultan’a haber verirler. Sultan bu duruma öfkelense de Siyasetname adlı bir eser hazırlatmayı düşündüğü veziri bağışlar: “Vezir, Selçuk Sultalarının bildikleri, sultanlık, senin öğütlerin hiçbir zaman kaybolmamalıdır. Onları kâğıda geçirip derleyebilsen…” Kullar arasında anlaşmazlığın sorun çıkaracağını anlayan Sultan Melikşah sürgünde yatan Vezir Kundurî’nin ölüm emrini verir. Devlet siyasetinin kitabını hazırlamanın önemi büyüktür:
Devletin büyük ve güçlü olması her zaman köke dayanıyormuş. Kökten güç alması gerekiyormuş. Önceki gelip geçen sultanların, hükümdarların köşk düsturunu bilmese yeniden güçlü devlet olanamayacağını biliyordu. İlk önce sarayın içindeki görevlilerin, dışarıdaki emirlerin ne yapmaları gerektiği, nasıl çalışmaları gerektiği, kesin hükümlere bağlanmalıydı. (s. 582)
İkinci vezir Tacülmülk, Nizamülmülk’ün hazırladığı kitapta Sultan sülalesine yer vermediğini Sultan Melikşah’ın eşi Terken Hatun vasıtasıyla Sultan’a duyurur. Nizamülmülk ile konuşan Sultan, onun geyik derisine yazılı, Oğuz Han’ın kitabını bilmediğini anlar. Ondan devleti kuran Türkmenlerden söz açmasını ister. Sultan Melikşah’ın dört oğlu vardır: Berkyarık, Tapar, Sancar ve Mahmud.
Terken Hatun’un beş yaşındaki oğlu Mahmud yakınında olduğu için, Sultan Melikşah’tan sonra tahta geçirilir. Bu işe sebep olan, kendi vezirliğini sürekli hâle getirmek isteyen Tacülmülk’tür. O, oğlunun tahta geçmesini sağlaması için Terken Hatun’un ihtiraslarını harekete geçirmiştir. Nizamülmülk’e danışan Sultan Melikşah, onun tavsiyesi ile düstura uygun gitmeye karar verse de Terken Hatun’un bunu duymasından sonra Nizamülmülk’ün işi çok çabuk bitirilir. Sultan Melikşah’ın ise cesedi gizlenir, ölüp ölmediği bilinemez. “Nasıl öldüğü veya nasıl öldürüldüğü kesinleşmeden kalır.”
Mahmud’un, Sultan Melikşah’ın yerine geçtiği Bağdat Halifesi’ne duyurulur. Onun tüm “İslam dünyasının padişahı olduğunu, tanınmasını” isterler. Sultanlık hakkı olan Berkyarı, kardeşinin üzerine Rey’e ordu gönderir. Terken Hatun, oğlu Mahmud’u alıp İsfahan’a doğru gider:
Terken Hatun, olayları önceden seziyormuş gibi, kocası Melikşah Sultan zamanında, orduyla arasında bir muhabbet sağlamıştı. Çünkü sarayda Melikşah’ın tüm işini yürütüp, hazineyi koruyup, onun dağıtımını yapan kendisiydi. Orduyla arasını her zaman sağlam tutup, komutanlarının istediklerini onlara hazineden veriyordu. (s. 597)
Ancak Bağdat Halifesi Muktedir vefat edip, yerine geçen Mustazhir Billâh, Berkyarık’ı Sultan olarak ilan edince Tacülmülk’ün ordusu dağılır. “Yiğitler, yeni Sultan’a boyun eğip, onun tarafına” geçerler. “İlk önce Tacülmülk’ün kulağını, burnunu kestiler. Onunla da öçlerini alamadılar. Alay ederek tüm ordunun içinde dolaştırdılar. Sonradansa parçalayarak öldürdüler.” (s. 599) Mahmud’un ise gözlerine mil çektirilir. Onunla en çok oynayan Sancar’ın gözyaşı Mahmud’un ölümüyle hiç dinmez. Sultan Sancar, Oğuzlara karşı önyargılı davranmaz, korumalarını onlardan seçer. Oğuzlar ile arası oldukça iyidir, ancak bunu kıskananlar ve Emir Kumaç gibi onların arasını bozmak isteyenler de vardır.
Sultan’ın tavrından emin olan Oğuzların içleri rahattır. Ancak saray aşçısı onlardan Sultan adına fazla miktarda hayvan ister. Oğuzları bu duruma bir süre için sabrederlerse de sonunda aşçıyı öldürürler. Bu duruma en çok Emir Kumaç sevinir. Ayrıca Emir Kumaç’ın oğlu bir Yörük’ü rahatsız eder. Yörük yiğit, tüm çabalarına rağmen laf anlamakta direnen bu zâtı öldürmek zorunda kalmıştır. Emir Kumaç bu olaylarla Sultan Sancar’ı Oğuzlara karşı kışkırtır. Sultan’ın üzerlerine ordu ile geleceğini duyan Bahtiyar Han, aracı olması için Emir Kumaç’a başvurursa da Emir onun tövellasını kabul СКАЧАТЬ