Название: Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2
Автор: Şaban Mahmudoğlu Kalkan
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6852-48-8
isbn:
Gökyüzü bu şehirde
N’olursunuz şaşmayın dostlar
Böyledir gökyüzü
Sevilerin doğduğu yerde.
Bana ilk seviden yadigar
Bir altın ırmaktır
Güneş ışınları bu şehirde
N’olursunuz şaşmayın kızlar
Böyledir ışınları güneşin
Sevilerin olduğu yerde.
Bana ilk seviden yadigar
Bir deste çiçektir
Yıldızlar bu şehirde
N’olursunuz şaşmayın insanlar
Yıldızlar böyledir.
Sevilerin büyüdüğü yerde.
Sana yüce sevimdir yadigar
Başına takacağım
Bir altın taçtır
Altın ırmaklarda yıkanmış
Neşesi çocukların,
Muhabbeti bir de…
İnsanların bu şehirde
N’olursunuz şaşmayın dostlar
Böyledir karşılığı sevilerin
Mutluluğun güldüğü yerde.
DUYUYOR MUSUN 176
Sennur’a
Biliyor musun
Ben bu dizeleri
Kıvrak bir türkü örneği
Sümbüllü, karanfilli
Bir mayıs sabahı
yüreğine inerek
yüreğini yakarak
yazmalıydım biliyor musun?
Oysa olmuyor işte
Yara ağrısa da olmuyor.
Vefa bilmiyor kader.
Ve türkülerin hayal döneminde
Dargınlıklardan ırak
Neşe içinde
Raks ederken çiçekler
Dizelerimi gözlerine bakarak
Yanıp yanarak
Yazıyorum duyuyor musun?
AÇ HARMANI 177
Oyuncakların zemereklisini
ve bilmem
ve daha nicesini gururla
kurup koşturmuş değil
Tek oyuncağın adını duymamış
Yalınayak bir çocuktum ben …
Güneşin altında
Aç harmanın ortasında
Kel tarlalarda bir değirmenlik
sıska arpa biçilende…
Bilmezsiniz, düşünemezsiniz
Bir aç harmanıdır alır başlardı
ve gün boyu
bir inekle dön babam dön, dön
çoluk çocuk hayalini hepimizin
talaz talaz bir arpa
kokusudur okşardı.
Ah, sormayın, benden öğrenmeyin
anlatamam o günlerin Dobrucasını …
Tarihler varya
hani efsaneler, dinleyin efsaneleri
kulak verin türkülere ki onlar
en iyi anlatır aç harmanlarının acısını…
Oyuncakların yalnız
Zillisini, zembereklisini değil
Mini otosundan atlı karıncasına
değin
hepsini koşturan konuşturan
mesut bir çocuğun babasıyım …
Sormayın anlatamam aç harmanlarını
Ben onların çoktan kapanmış bir yarasıyım.
TOPRAĞIN OĞLU 178
Şiirimde yıldızların alevi yok
Yalnızlıklarım bilinir şeyler.
Doğmuşum toprakta
Sevmişim toprağı
Sulamışım terimle
Ellerimle değmişim yüreğine
Utanmamışım bir zaman
toprak işlediğime.
Yıldızlar,
Yanmayacak şiirimde
Toprağın oğluyum
Toprağın dilini bildiğime mutluyum!
GÜLMEK 179
Ağaçlar el ediyor
ağaçlar el ediyor güneşe
Yeşil üzerinde
güneş gülüyor.
Kuşlar kanat açıyor
kuşlar kanat açıyor ufukta,
Kanat üzerinde
Ufuk gülüyor.
Günler
dal gibi yeşil
Günler kuş gibi kanatlı
Günlerin üzerinde
anılar gülüyor.
Sevgi yanıyorken anılarda
Ateş üzerinde
Çocuk gülüyor.
SAHİL 180
Seyrettiğin var mı senin bilmiyorum
Grubun altında yorgun sular
Bir acı kırmzıyla görmelisin
nice buram buram yanar,
örneğin bir bulut olmak
geçer aklından o zaman …
Bilirsin akşamları
bulutların akışını bekler aynasında
bir bıçak yarasıymış
gibi kanayan sular.
Bir dalga da olabilirsin hani
sahile erişince
biteceğini bilsen bile.
Bir dalga olmak geçer dedik, aklından
Olabilirsin
Akşamların denize oturduğu zaman bile olsa
Ne demektir artık dağılmak.
Yitirmek СКАЧАТЬ
176
“Yeni Işık–Nova Svetlina”, Gazete, Sanat eki, “Gönül Sesleri”, Sofya, 1974, N: 5, (Mayıs 1974)
177
“Zaman – Bulgaristan”, Gazete, Sofya 1998, (25 Kasım 1998)
178
“Zaman – Bulgaristan” Gazete, Sofya, 1998, (25 Kasım 1998)
179
“Zaman – Bulgaristan” Gazete, Sofya, 1998, (25 Kasım 1998
180
“Zaman – Bulgaristan” Gazete, Sofya, 1998 (25 Kasım 1998)