Tımarhane. Sultan Raev
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tımarhane - Sultan Raev страница 4

Название: Tımarhane

Автор: Sultan Raev

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-64-5

isbn:

СКАЧАТЬ musun, kime benzediğini? Sen Tais Afinskaya’ya benziyorsun! Onun kim olduğunu biliyor musun? Büyük İskender’in metresi, Mısır Padişahının da karısıydı.

      – Büyük İskender’in metresi, aynı zamanda Mısır Padişahının karısı mıydı? Ben de öyle bir mutluluk yaşamak isterdim, dedim.

      – Kadınlar çok kurnazdır! Alionora Akvitanskaya adlı kadın ise aynı zamanda iki kralın da karısıydı. Hem İngiltere Kralının hem Fransa Kralının.

      – Ben senin gibi bir kadın görmemiştim, diye devam etti.

      Ben ne erkekler gördüm bugüne kadar. Ama hiçbirine bu kadar ısınmamıştım.

      Bunları düşünerek yatıyordum ki kapı çaldı. Yazarın geldiğini düşünerek sevinmiştim. “Erkekler için sadece bir gecelik kadın ama bu inatçıyı bir şekilde geri dönmeye ikna edebilmiştim, demek hâlâ bir erkeği etkileyecek kadar sıcaklık varmış bende.” diye düşünmüştüm. Kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu. İçimden “Ne bekliyorsun, gir artık.” diye geçirdim. Kalkıp onu yaka paça yeniden yatağa atmak istiyordum. Fakat ben bir kadındım ve bunu yapacak olursam kendimi küçük düşürmüş olurdum. Gece çok hoşuna giden ayaklarımı yorganın dışına çıkararak hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi yatmaya devam ettim. Altımda dün gece ardında bıraktığı kitabı belimle hissediyordum. Kalkıp kitabı oradan almaya üşendim. Kapı açıldı. Birbirine tıpatıp benzeyen kıyafetler içinde iki adam içeriye girdi. Biri uzun diğeri ise kısa boyluydu. Baştan aşağı karalar içinde siyah eldivenli, siyah gözlüklü bu adamları görünce çok korktum. Yorganı üzerime çekerek toparlandım ve o telaşla bu gelenlerin kim olduklarını anlamaya çalışıyordum.

      – Hey kadın, dedi uzun boylu olan, kim geldi bugün sana?

      – Öncelikle, benim adım kadın değildir, ikincisi, bana Tais Afinskaya derler.

      – Aferist mi, dedi kulağı kötü duyan bücür.

      – Sen önce kulağını temizle pislik! Aferist değil. Afinskaya!

      – Buna bakar mısınız? Afinskaya imiş de, kimmiş de, neymiş de. Sen çene yapmayı bırak da kimin geldiğini söyle, dedi bücür.

      – Bir kadına kim gelebilir, dedim yorganla vücudumu kapatarak. “Birisi…”

      – Kimmiş o, dedi çirkin sesiyle yine kısa boylu olanı. İnsanları rahatsız etmekten hoşlanıyormuş gibi bir hali vardı.

      – Her gelenin altına mı yatıyorsun? Seçmiyor musun hiç?

      – Seçsen de seçmesen de hepsi aynı, bildiğin erkek işte. Erkeklerin farklısı var mı ki? Sen de gel istiyorsan. Ne bakıyorsun bücür, dedim.

      – O şu an müsait değil, çalışıyor, dedi uzun boylu.

      – Neyse, sen şunu söyle, koynunda bir şey saklayan, şüpheli birisi geldi mi senin yanına?

      – Ne saklayan? “Votka mı?” dedim şaşırarak.

      – Seni ilgilendiren tek şey votka mı, diye kızdı bir yandan da evi arıyordu uzun boylu.

      – Votka, votkadan başka bir şey düşünmüyor musun?

      – Düşünüyorum, dedim. Yakışıklı erkekleri. Çok yakışıklı olan erkekleri. Sizin gibilerden de Tanrı korusun.

      – Kapat çeneni! Biz çalışıyoruz demedim mi sana!

      – Ne yapıyorsunuz evimde! Çıkın dışarı, çıkın gidin, dedim sinirlenerek. Yoksa tecavüz ediyorlar diye bağıracağım. Hemen çıkın buradan!

      – Kadın! Saçma sapan konuşma! Anladın mı? Sakin ol da soruma cevap ver! Biz önemli bir iş için buradayız.

      – İş zamanında seninki…

      – Kalkmaz onunki dedi uzun boylu olanı sözümü keserek.

      – O çalışıyor şu an. İnanmıyorsan bakabilirsin.

      Cebinden kırmızı renkli bir kimlik çıkarıp gösterdi.

      – Haydi, anlat bu gece kiminle yattın? Bu evde kim vardı?

      – Kiminle yatmışım? Kiminle yatıp kiminle yatmayacağıma kendim karar veririm, anladınız mı? Söyleyeyim mi kiminle yattığımı?

      – Söyle!

      – Herhalde İspanya Kralıyla yatmamışsındır? Kısa boylu alay etmeye çalışıyordu.

      – Söyle!

      – Sizin aradığınız casusla. Koynunda sakladığı bir şey vardı. “Beni koynuna almazsan, evinle birlikte seni de yakarım diye tehdit edince onu koynuma alıverdim, yattık. Çok sıcaktı zavallı. Galiba Afrikalı bir casustu.”

      – Sözü değiştirme, dedi uzun boylu.

      – Koynunda kitap taşıyor muydu?

      – Kitap mı? Kitap okuyanlardan hoşlanmam, dedim.

      – Bir gün çok kitap okuyan bir erkekle yatmıştım, sabaha kadar sanki dil otu yemişçesine hiç susmamıştı. Ne demişti biliyor musunuz?

      – Ee, ne demişti, dedi kısa boylu olanı, merakla.

      – Kendimle baş başa kalmak istiyorum.

      – Sen ne dedin?

      – Sen ne biçim erkeksin? Senin bilimini ne yapayım, dedim. O günden beri okumuş adamlarla işim olmaz benim.

      – Soruma cevap ver. Bugünkü erkeğin yanında bir kitap var mıydı? Bir kitap taşıdığını fark ettin mi?

      – Hayır! Anası nasıl doğurduysa, öyleydi.

      – Aklında olsun, dedi uzun boylusu. Seni uyarıyorum. “Kutsal Kitap” kayboldu. Onu bir deli çalmış. Eğer onu bir yerlerde görürsen hemen bize haber ver. Duydun mu?

      – Tamamdır, diyerek yataktan hızlıca kalktım. Çırılçıplak olduğumu o an fark ettim.

      – Ave Maria mısın? Nesin? Şu vücuda bak, dedi kısa boylu sırıtarak ve devam etti. “Neydi adın? Tais Aferist miydin?”

      – Kadın dediğin böyle olur!

      Bir an sinirlerim patladı. Arkamı döndüm ve:

      – Hoppa! Hoppa! Amerika, Avrupa, diye bağırarak popomu salladım ve şap diye kalçama vurdum.

      – Çıkın! Çıkın, gidin buradan! İmdaaat! Tecavüz ediyorlar, diye bağırıp çağırmaya başladım.

      – Deli misin be? Bu çatlak başımıza bela olmadan gidelim buradan, dedi uzun boylu. Bücür de onun peşinden giderken arkasına bakarak bana “Yüzsüz!” deyip yere tükürdü.

      Kapıdan СКАЧАТЬ