Dinî bayramlar, bayram namazından sonra bayramlaşma ile başlar. Kabristan ziyareti yapılır. Çocuklar ellerinde naylon poşetlerle evleri dolaşırlar; onlara şeker, fıstık gibi yiyecekler verilir. Erkekler ve gençler de akrabalarını ve büyüklerini ziyaret ederler. Kadınlar bayram sabahları evlerinden ayrılamazlar, onların bayramı öğleden sonra başlar. Büyüklere yemek, küçüklere şeker ikram edilir.
Arife günü akşamı, diğer köylerde pek rastlanmayan tebgir yapılır. Akşam namazından önce camiye pişi, bisküvi, kuru üzüm gibi yiyecekler gönderilir. Çocuklar da cami önüne birikirler. Bu yiyecekler, namazdan sonra çocuklara dağıtılarak onlar bayram öncesi sevindirilir. Kurban bayramının Ramazan bayramından farkı kurban kesilmesidir.
Cami imamı Kur’an Kursunda yetişmiştir. Köyde “hoca” namıyla bilinen beş kişi vardır. Büyüye ve muskaya inanıldığı gibi doktora ve ilaçlara da itimat edilir.
Hiçbir evin banyo için ayrılmış bölümü yoktur. Haftada bir banyo yapmak adet hâline getirilmiştir. Yine haftada bir gün çamaşır yıkanır. Köyde bir ebe vardır, aynı zamanda iğne yapar. Askerliğini sıhhiye olarak yaptığı için iğne vurma işi yapan gençler de vardır.
Köyde, hastalıklara şu adlar verilir:
Şizofreni: Teli avruv
Nezle: Kesekle
Zatürre: Kabırga avruv
İshal: İç ötgen
Kızamık: Köme
Romatizma: Cel avruv
Kanser: Eşek gummos, Gummos siğil
Hayvan hastalıklarından bazılarına da şu adlar verilir:
Şap: Silegey
Kelebek: Kurtbavur
Yanıkara: Talak
Köye su, kapalı ve sağlıklı arklarda getirilmiştir. Tam beslenememe ve hayvan gübrelerinin ortalarda bulundurulması sağlık açısından yaşanan olumsuzluklardır. Temiz hava ve suyun iyi olması sağlık açısından artılardır.
Köy, ilin merkez köylerindendir. 1970 yılı sayımına göre 782 kişidir. Bunların 431’i kadın, 351’i erkektir.
Yayla için Yaz mevsiminde bir iki ay için köyden ayrılmalar yaşanır. Sebebi geçim zorluğudur, işsizliktir. Daha çok İzmir’in gecekondu semtlerine gidilir. Afyon’a, Eskişehir’e, Çifteler’e çalışmaya gidenler olduğu gibi Amerika’ya gidip yerleşenler de vardır.
Ortalama her evde altı çocuk bulunmaktadır.
Köy Yönetimi ve Siyaset: Muhtar ve azalar, üç sınıflı ilkokul mezunudurlar. Muhtarın aylık ücreti 200, bekçinin seneliği 1400, imamın seneliği 2000 liradır. Bu heyet, 1968 yılından bu yana görev başındadır.
Muhtar: Şevket Dombaycı
Aza: Basri Kaplan
Aza: İbrahim Bıçaksız
Diğer iki asıl aza istifa etmiş olup yerine yenileri getirilmemiştir. Muhtar ve azaların görülen işlerinden biri camiye hoparlör taktırmış olmalarıdır. Diğeri de Bolvadin arazisi içinde bulunan ve son Osmanlı padişahının emriyle köy halkına verilen miri çayırını ortağa vererek arpa ektirmeleri ve parayı da bankaya yatırmalarıdır. Orman yangınlarının söndürülmesi, resmi duyuruların köylüye iletilmesi ve hastalıklarla mücadele de görevleri arasındadır. Ayrıca köyün bulunduğu yerden başka bir yere taşınması için uğraşılmıştır. Muhtar ve heyet Adalet Partilidir, muhtar Adalet Partisi delegesidir.
Gökçeyayla halkı meselelerle ilgilidir ve ilgisi körükörüne parti bağlılığı şeklindedir. Bu sebeple kırgınlıklar, bölünmeler yaşanmaktadır. Köy kalkınmasına mani sebepler arasında bu durum da vardır.
1969 seçimlerinde partilerin aldığı oy miktarları şöyledir:
Adalet Partisi: 84
Milliyetçi Hareket Partisi: 34
Güven Partisi: 32
Cumhuriyet Halk Partisi: 27
İşçi Partisi: 17
DOĞUM VE ÖLÜM ÂDETLERİ
Köyde bir ebe (Okul müdürünün eşidir.) mevcut olduğu hâlde, köylüler doğumlarda onu çağırmamaktadır. İhtiyar bir kadına ebelik yaptırmaktadırlar. Doğan çocuk erkek olursa sevinç daha fazladır, tabii bu durum aileden aileye değişir. Çocuğun doğduğu, çocuğun amcası, ninesi gibi yakınlarına müjdelenir. Bebek önce bezlere sarılır ve annesinin yanına yatırılır. İki üç gün sonra beşiğe koyma merasimi yapılır. Ev halkı, maddi durumuna göre, bir hayvan keserek veya bişi yaparak ikram eder. Çocuğun yakınları, akrabalık derecesine göre kumaş, sabun vb. hediyeler getirirler. Çocuk kırk gün, annenin “kırkı çıkıncaya kadar” dışarıya çıkarılmaz.
Ölüm vuku bulunca camiden salâ verdirilir. Ölen çocuk ise salâ kısa, büyük ise uzun verilir. Cenaze evine önce yakınları gider. Ev halkının üzüntüsü paylaşılır. Birbirlerine düşman olsalar dahi böyle durumda başsağlığına gidilir. Cenaze evindeki bütün işler, birkaç günlüğüne gelinle görülür. “El kızıdır, acıya daha çok dayanır.” gibi düşünülür. İlk ziyaretten sonra yakınlık derecesine göre bişi, hıçın, meyve, vb. götürülür. Hediye götürülmesi üç günle sınırlıdır. Bu zaman içinde cenaze evinde yemek pişirilmez. Götürülen yemeklere “kayğı aş” denir. “Kişinin, ölüm anında, ayak bileğine kadar canı alınırken kanı akmıştır; biz görmesek de vardır.” inancıyla bu âdet sürdürülür.
Ölüyü, yardımcılarla birlikte altı kişi yıkar. Erkek ölüyü erkekler, kadın ölüyü kadınlar yıkar. Kefenledikten sonra bir kilime sararlar. Ölü yıkanıp bittiğinde bir miktar altın veya gümüşle günah alma (devir) denilen okumalar yapılır. Cenaze “sal ağaç”a konur, mezarlığa kadar elde taşınarak götürülür. Cenaze namazı mezarlıkta kılınır. Mezar önceden hazırlanmıştır. Cenaze defnedildikten sonra mezar toprağına, ölünün göbeğinin hizasının bulunduğu yere su dökülür. Hoca talkın verir. Bu arada suyun ölen kişin göbeğine damladığına, irkilip kafasını tahtaya vurduğunda öldüğünü anladığına ve o anda sorgu meleklerinin geldiğine inanılır.
Cenaze defnedildikten sonraki bir hafta içinde, cami cemaati, bir hafta boyunca sabahları o kişi için СКАЧАТЬ