Название: Baharı Kim Kaçırdı?
Автор: Kemal Beyatlı
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-21-3
isbn:
“Duyduk,” dediler. Başka bilgileri olmadığını söylediler.
Yanan arabalardaki insanlar ve şoförlerin akıbetini sordu soruşturdu. Kontrol noktasındakiler duvar kesildiler. Telaşlı bir şekilde başka bir araba durdurdu. Şehrin girişinde bir taksiye atladı ve hastane hastane, karakol karakol dolaştı. Emniyet müdürlüğüne gitti. Vakit ikindiden akşama akıyordu. Emniyet müdürlüğünde mesai bitmişti. Hiçbir bilgiye ulaşmadı Arif.
Hilmi’nin başına nelerin geleceğini hiç düşünmek istemiyordu.
Daha beteri Kerkük’ten beraber yola çıkıp şimdi yalnız dönüşünü Türkan’a nasıl söyleyecekti?
“Hilmi ile yoldaydık. Erbil’i geçtik ama ne olduysa birkaç dakikada oldu ve Hilmi gelmedi. Kamyon yanmış ve Hilmi yok oldu!” Bu gibi cümleleri insan kafasında kurgulaması kolaydı, ama Türkan’a hangi yürekle söylenecekti? Çözülmesi çok zor bir duygu düğümü bu! Yıllar oldu hep beraber yolculuğa çıkarlardı. Lanet olası bu terör belası Türkmeneli Bölgesi’ne musallat olduğu günden beri yaşamak– ki buna yaşamak denilirse– çok zorlaştı.
Begler Mahallesi’nde her şey normal seyrediyordu o gün. Her zaman Hilmi ile Arif şehrin dışına sefere çıkarlardı ve birkaç gün gecikebilirlerdi. Tek başlarına sefere çıkmış oldukları çok nadir idi. Birinin kamyonunda arıza olup işe çıkamadığı günlerde ancak diğeri tek başına işe yani sefere çıkardı. Hilmi ile Arif’in dostlukları askerlik dönemine dayanırdı. Beraber idiler askerlikte. Kader onları bir de aynı mahallede kapı komşusu yapmıştı. Eşleri de çok iyi anlaşırlardı. Abla kardeş gibiydiler.
Bu kez de ikisi beraber yola çıkmışlardı. Fakat biri döndü diğeri dönmedi.
Arif döndü Hilmi dönmedi.
“Hilmi neden dönmedi?”
Türkan sormayacak mı?
Bütün bunları Arif düşündükçe kahroluyordu. Kamyonu arka boş alana park etti. Motoru durdurduktan sonra başını direksiyon üzerine koydu. Kaç dakika hatta kaç saat başını direksiyona dayayıp öylece kalmıştı.
Zaman, nasıl ölçülür böyle durumlarda?
Öyle zaman girdabına kelimeleri düşünceleri ve acıları nasıl yerleştirilebilir. Hangi kelime hangi acıyı anlatabilirdi. Yahut hangi kelime acıyı tarif edebilir, tarif etse bile insanın o bilinmeyen, adı konmamış hücrelere sinen sızıyı nasıl anlatılmalı. Kafasını direksiyondan kaldırdı Arif. Derinden bir “of” çekti. Kolundaki saatine baktı, topu topu yedi sekiz dakika imiş başını direksiyona koyalı. Zaman dilimi başka bir hâl almıştı. Saatler, günler, aylar karman çorman olmuştu Arif’in takviminde. Etrafına bakındı. Belki o anda bir yakınını veya dostunu görür ve bu çekilmesi zor olan işkencede yanında olur, yardım eder. Hiç olmazsa bir fikir verir. Aksilik bu ya; kimsecik yoktu oracıkta. Kendini toparlamaya çalıştı. İçinden “Estağfurullah… Estağfurullah… La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim” diyerek kamyondan indi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.