Название: Çağdaş Azerbaycan Şiir Antolojisi
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-49-7
isbn:
Öylesi var yanında
Zavallı şeytan melek.
Bir zaman gitsem eğer,
Korkarım taş atmaya,
Artık kime değerse.
RENKSİZ İNSANLAR
İnsanların rengi atmış.
Yüzünün,
Sözünün,
Rengi atmış,
Sanki herkesin
Konuşacak konusu yok.
Suratı yok.
Sanki berrak cam gibi.
Arkası yüzü bilinmez.
İçinde anlamı olmayınca
İnsan zaten hiç görünmez.
Bu insanlara ne olmuş böyle,
Çoğunun rengi atmış.
Nasıl bir hayret
Ağızlarını açık bırakmış,
Rengi dökülmüş akmış,
dumanlanıp uçmuş.
Boşlukta kulağım duvar oldu,
Unutuldu kendi adım.
Bir insan yüzü bulsaydım,
Gözünde kendime bakardım.
MUSA YAKUP
(1937)
Şair, gazeteci. Azerbaycan edebiyatının ünlü temsilcisi. Yapraklar Okur (1966), Bu Aşk Yaşatır Beni (1970), Benim Evrenim (1973), Yüzü Beri Bakan Dağlar (1977), Ne İyi ki Sen Varsın (1979), Bir Tel Üste (1983), İki kalbin Işığı (1985), Benim Sevgi Kaderim (1988), Yüreğimde Yerin Kaldı (1992), Nane Yaprağı (1996), Sonbahardan İlkbahara Yol Var mı? (1999), Ruhumla Sohbet (2000), Bu Dünyanın Kara Taşı Yeşermez (2007), Devrin Değirmeni (2012) gibi onlarca kitabın yazarıdır. 1970 yılından bu yana Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesidir. M.F.Ahundov adına Edebiyat Ödülünü almıştır.
GÜNEBAKAN 35 TARLASININ SON ŞARKISI
Yüklenmiş, dolmuşuz,
Tabak tabak olmuşuz;
Sana bakamıyoruz
Güneş, bizi bağışla!
Yıldızlanmış, aylanmış,
Tan yerine boylanmış
Sevgimizi beklemek,
Gökte seni izlemek
Kudretimiz yok daha;
Sarmıyoruz akşama,
Açmıyoruz sabaha,
Güneş, bizi bağışla!
Hangi yöne bilmeyiz,
Valla dönük değiliz,
Sana dönemiyoruz,
Güneş, bizi bağışla!
Biz güneşe tapanlar
Tapmaktan düşmüşüz,
Tellerini emerdik
O mestlikten düşmüşüz;
Güneş, bizi bağışla!
Anam, bizi bağışla!
Hasret bizi boğunca,
Birinin son bakışı
Kalmış gün doğunca–
Uykulu gözümüzü
Açamadık ki
Birimiz gün batandan
Dönemedik ki,
Kalmışız o batışta –
O perişan bakışla
Güneş, bizi bağışla!
Arılar kanat salar
Götürür kuşlar bizi.
Yemimizi koruyan
Bekçimiz taşlar bizi.
Durup kucak kucağa,
Eğilmişiz toprağa.
Sallandıkça göklerin
Sarı yelken gemisi,
Yere inip dayandı
Yerebakan tarlası
OLACAĞA VARACAK
Bırak da şimdiden taş yastığa baş koydum
Hangi taşa yazılacak taş adım
Ben ki daha gür ömrümü yaşadım
Bundan sonra olacağa varacak
Gelmez daha bir meclisten soluğum
Tırpanhoyrat, başak kesmez orağım
Kendiliğinden gürler durur kulağım
Bundan sonra olacağa varacak
Tarlalarım, harmanlarım savrulmuş
Tende canım, sacda dinip kavrulmuş
Hazal altında çiçeklerim kıvrılmış
Bundan sonra olacağa varacak
İncilerim düşmüş derya küncüne36
Dalgıç gerek güvene hep gücüne
Alıp onu çıkara el içine
Bundan sonra olacağa varacak
Bigâneler iklimini görmüşüm
Kötülerin fısıltısın duymuşum
Ben kendime başka yuva örmüşüm
Bundan sonra olacağa varacak
Ben derdimi fısıldadım dağlara
Dağlar alıp payladı oymaklara
Devran verdi hakkımı nahaklara
Bundan sonra olacağa varacak
Bir gölüm var, ta dağların ardında
Ben de bir kristal göl hâlinde
Sabrım taşar tufanında, karında
Bundan sonra olacağa varacak
Ne olacak?… Toprağa bel bağlarım,
Yüzüm tutup bir buluta ağlarım
Şimşeklerin ışığını saklarım
Bundan sonra olacağa varacak
Doğanın rengi aktı gözüme
Kalemimle fırçaladığım sözüme
İnanmaya başlamışım özüme37
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
35
Ayçiçeği
36
Köşesine.
37
Kendime