Eğitimin Altın Anahtarı. Akmal Miravazoğlu
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Eğitimin Altın Anahtarı - Akmal Miravazoğlu страница 2

Название: Eğitimin Altın Anahtarı

Автор: Akmal Miravazoğlu

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6852-31-0

isbn:

СКАЧАТЬ onlar bir kaza veya talak nedeniyle her an “vagon”dan inebilirler. Sonunda sadece “KENDİM”iz kalır.

      İş adamları bile “KENDİ”ne sahip olması gerekir. Aksi takdirde günümüzde başarılı, zengin bir insan bir süre sonra bazı bir sebeplerden dolayı iflas bile edebilir. Nasıl bir durumda olmasın insanı cesaretlendiren de destekleyen de onun “KENDİ”sidir.

      Beraber düşen iki kişiden biri, diğerini ayağa kaldırabilmesi için önce “KENDİSİNİ” ayağa kaldırması gerekir. Yerde yatan birisi bir başkasını nasıl kaldırabilir? Sonuç olarak cenneti herkes “KENDİSİ” satın alır.

      Bunu anlayan kişi tüm sorunların anahtarını bulabilir.

      5. “Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, annemi, babamı ve bütün müminleri bağışla!” (İbrâhim suresi 41. ayet)

      Ayette de önce “ben” diyor. Yani, odak noktası kendimizdir. Bu üslup Kur’an’ın üslubudur. Çünkü insanoğlu, ancak kendini anlarsa, kendini korursa başkalarını anlayabilir ve koruyabilir.

      Örnek: Çoğumuz uçakla seyahat etmişizdir. Allah korusun, diyelim ki uçakta bir kaza oldu. Herkes şaşkınlık ve panik içinde olur. On bin metre yükseklikte oksijen yetersizliği nedeniyle yolcuların hayatı tehlikeye girer. Bu durumda yolculara ilk yardım olarak oksijen maskeleri takmaları tavsiye edilir ve onlar oksijenle zenginleştirilmiş havayı soluyacaklardır. Uçakta baba maskeyi önce kendisine mi takar yoksa çocuğuna mı? Önce kimin kurtarılması gerekiyor? Tabii ki baba maskeyi önce “KENDİ”ne sonra çocuğuna takarsa doğru olur.

      Neden? Çünkü bir baba önce çocuğuna maske takmaya çalışırsa maskeyi takıncaya kadar “KENDİ”si havasızlıktan ölebilir. Çocuğuna maske takmış olsa bile babasız kalan çocuğun bu kadar ciddi bir durumda nasıl davranacağını tahmin etmek zor değil…

      Şimdi, maskeyi ilk “KENDİSİ”ne taktığında, “KENDİSİ” sağlıklı kalır. Ayrıca çocuğuna maske takmaya yetişebilmesi pek olası değildir. “ÖNCE KENDİSİ” sağlıklıysa çocuğunu kurtarabilir. Aksi takdirde ikisi de vefat edebilir.

      Bu durum en çok deniz yoluyla seyahat eden ancak yüzme bilen bir babanın ve yüzme bilmeyen bir çocuğun bindiği tekne battığında daha belirgin olur. Böyle bir durumda bir tane olan can yeleğini kim giymeli? Çocukları için sürekli kendini feda eden bir baba, o yeleği çocuğuna giydirirse onu kurtaracaktır. Ama “KENDİSİ” bir yere kadar yüzebilir, fakat yorulup boğulma riski de yok değil. Çocuk uçsuz bucaksız denizde yalnız kalır. Doğru, çocuk boğulmaz fakat açlıktan veya köpek balığına yem olarak can verir.

      Ya baba o can yeleğini kendisi giyerse? Hem kendini hem de çocuğunu kurtarmış olacak. Sonuç olarak, “ÖNCE” ihtiyacımız olan yardımı “KENDİMİZE” verebilirsek o zaman başkalarına da yardım edebiliriz. İnsan önce kim olduğunu bilmeli.

      Daha sonra etki alanlarını, ilişkilerini, bağlantılarını, dış ilişkilerini, alanlarını tanımlayabilir.

      6. “Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız Allah katında onu bulursunuz.” (Bakara suresi 110. ayet)

      Çocuğunun karnını doyuran, kıyafetini temizleyen, ona bakan bir anne kime iyilik eder? Karısına istediği elbiseyi alan koca kime iyilik etmiş olur? Tabii ki “KENDİSİ”ne. Her iki durumda da onlar kendi görevlerini yerine getirdiler. Çocuğa bakmak anne ve babanın görevidir, kadının nafakası (isteklerini karşılamak) kocaya vaciptir.

      Şöyle bir örnek verelim. Arabanızın tekerleklerini komşunuz istedi, siz de verdiniz. Akşamüstü de dayınız arabanın direksiyonunu götürdü. Yakınlarınızda oturan bir tanıdık da koltuklarını götürdü. Böylece kendi ihtiyacınız olan araba bir demir yığını hâline geldi.

      Ya da yemek yaparsak bir tabak komşulara da veririz. Tabağın geri dönüşüne asla kayıtsız değiliz. Komşu tabağı geri getirmezse çocukları onu almak için komşuya göndeririz.

      Bu tabağın fiyatı “taş çatlasın” 1000 som (10 tl). 1000 som olan tabağı geri almaya çalışıyoruz ama birileri için değerli hayatımızı boşa harcıyoruz.

      Bazılarının “Biz çocuklarımız için yaşıyoruz.”, “Ne kazanırsak onlarındır.” demesi mantıksız. Çocuk ailede kendine layık bir yerde olmalıdır. Unutmayın, onlar hayatımızın sadece belirli bir kısmını kapsarlar. Hepsini değil. Bu, “onlara iyilik yapmayacağız” anlamına gelmez. “Onlar için yaşamıyoruz” ama onları “kendi iyiliğimiz için” büyütüyoruz, eğitiyoruz.

      İnsan, çocuğuna iyi bir terbiyeden daha değerli bir miras bırakamaz. Dinimize göre, çocuğun terbiyesini umursamamak yanlıştır. Çocuklarımızı yetiştirirken çektiğimiz acıların karşılığında güzel ecirler elde ederiz.

      SORU: İyiliğe neler dâhildir?

      CEVAP: İslam’ın iyilik olarak gördüğü her şey iyiliktir.

      Mutlu olmanın ilk şartı kendine iyilik yapmaktır. Kendine iyilik yapmayı başarabilen insan mutludur. Çünkü böyle bir insan kendine nasıl saygı duyacağını bilir. Kendine saygı duyan kişi başkaları tarafından da saygı görür. Ayrıca bu iyilikleri karşılığında “Faydalı Puan”ları elde eder.

      İnsan en zor durumda bile kendine iyilik yapabilir.

      Örnek: Dikkatsizlik sonucu iki otomobil çarpıştı. Elbette, her iki taraf da haklı olduğunu düşünür ve hemen arabadan iner inmez birbirlerini suçlamaya başlar. O sırada şoförlerden biri söze “Selamünaleyküm kardeşim. İyi misiniz, herhangi bir yeriniz yaralandı mı? Geçmiş olsun, üzgünüm. Trafik polisini arayalım. Onlar durumu öğrenip kimin suçlu olduğunu tespit edecekler.” diye başlarsa durum nasıl görünecek?

      7. Genellikle arabamızı çalışır durumda tutmak için yakıt ikmali yaparız. Zaman zaman cep telefonumuzu kapanmaması için “şarj ediyoruz”. Ama asla ruhumuzu “şarj etmeyiz”. Uykuyu “şarj etmek” diye alıştık. Bazen uyurken bile beynimiz dinlenmez. İyi yemek yemek, serin odalarda uyumak… Bunlar sadece bazı rahatlama şekilleridir, hepsi değil. Bu yüzden “şarj etmek” için bir yere ihtiyacımız var. İyilik yapmak güç ister. Öte yandan ruhun manevi beslenmeye ihtiyacı vardır.

      SORU: Güç toplamak, ruhu beslemek için insan neler yapmalı?

      CEVAP: İnsanın sık sık yalnız kalıp kendini kontrol etmesi, arındırması gerekir.

      Diyelim ki bir tenceredeki yağda farklı yemekler yapılırsa yağın tadı ve bileşimi kendiliğinden değişecektir. Kullanılmaz hâle gelir.

      Buna benzer bir şekilde bir kişi günde birkaç bin vaka yaşar. Kimine iyi kimine kötü davranır. Bu ise bir kişi gücünü ancak kendini sık sık kontrol etmesi ve incelemesi durumunda koruyabileceği anlamına gelir.

      Ruhu besleme ve güç toplama kaynakları:

      a) Yalnız kalmak. Çünkü СКАЧАТЬ