Moskova’da okuyordum,
Terk etti beni.
Geldiğinde ebedi bir ayrılık demi
Kâh görmek istemiş beni,
Kâh istememiş haberdar olmamı.
Utanmış kendi ölümünden.
Ah… Neden böyle etti, bu ne gubardı?18
Bir zamanlar bu nişanda bir babam vardı.
YILAN
Babam derdi…
Sen yılana tüfeği
Gözlerini kapat da
Doğrult,
Ölecek.
Kendisi kızıl merminin
Üzerine gelecek.
Sen onu değil,
O senin
Tüfeğinin
Yılan deliği gibi
Namlusunu
Henüz yolun yarısındaki
Mermisini,
Kirpiksiz gözleriyle
Hemen nişan alacak,
Yarı yolda kalacak.
Bir anlığına
Dumanlar içinde havada
Mermiyle beraber kalacak,
Sonra göğün hırsla
Salladığı bir çubuk gibi
Yere çarpılacak.
Yerde kıvrılacak.
Ölüme nasıl da âşık
Ölüme nasıl da hayran
Olmuş ki
Kendi ölümünü
Fırlayarak
Yarı yolda karşılar,
Vahşi bir ilhamla yılan.
BAKÜ RÜZGÂRI
Demedim her zaman gez bu diyarı,
Kır budakları, eğ budakları.
Bazen de sessiz es, su gibi durul,
Gelip dalga dalga dökül koynuma.
Kâh da bana varıp havada burul19
Burula burula sarıl boynuma.
Ama içimde bir sözüm de var,
Sen ey soğuk hazri20, sıcak gilavar21,
Görünse düş gibi bu hayat sana,
Bin türlü mücadele anımsat bana.
O güçlü dalgalar, o gür dalgalar
Aniden yerimden koparsın beni,
Gürlesin ha bire, coşsun ha bire,
Koştura koştura götürsün beni.
Gürle, olanca gücünle gürle ey külek22,
Saçımı da dağıt, göğsüme de bas.
Ben de cevap vereyim, bana kulak as;
Gel yine çarpışıp, yüz yüze gelek23.
Görsen tufansızım, görsen rahatım,
Bırakma, evde de kestirip yatım.
Ey Bakü rüzgârı sabaha kadar,
Çal penceremi, kır penceremi.
BABEK’İN KOLLARI
Kolları koparılan Babek
Yurdu yakılan Babek.
Kan renkli bir arabada24,
Şarkı adlı bir harabede,
Söve söve,
Döve döve,
Herkese gözdağı olsun diye
Köy köy dolaştırılan Babek.
Ölüp de dirilen Babek.
Kollarını görmediğinde
Azcık rahatlayan Babek.
Bir kızıl rüya içinde
Uzaklara dalan Babek.
Diyen Babek: “Aman dostlar,
Hücum edin koşun25 koşun,
Orda bensiz kılıç çalan
Kollarımla bir vuruşun.”
FUZULİ
…Felekler yandı ahimden
Dünya seni kocattı, yaşıtın olsun diye,
Gömüldü derdin yere, yükseldi ahın göğe.
Dert ortağı– derdin ta kendisi; sessizlik– sorunun
cevabı.
Buna dayanmaz granit dağlar bile.
Fuzuli… O ne zamane öyle? Yanan insan
gördüklerinde,
Yanana ateş verdiler.
Fuzuli… O ne keder?
Donan insan gördüklerinde
Donana buz verdiler.
Fuzuli… Nereye kadar?
Batan insan gördüklerinde
Batana deryaları hepten bahşettiler.
Dünya seni kocattı,
Kocadın dünya gibi.
İçin keder dolu…
Çalkanan derya gibi.
Gelip kesti kapının önünü şöhretle ad,
Ey büyük üstat,
Heyhat,
İçinde o ada, o şöhrete yer var mıydı?
Bin türlü kederden
Orada yer kalır mıydı?
Çattı genç bir kızın
Zamansız aşkı;
İçinde dert elinden
O aşka yer var mıydı?
Bazen de hanendenin26
Coştuğunda sanatı
Senin gazellerinden başka
Gazel okunur muydu?
Kendi öz sözlerine
Kalbinde yer var mıydı?
Dünya seni kocattı
Genç görünsün diye,
Yangınların dumanı gibi,
Ahların yükseldi göğe,
Sen ateş alıp tutuştun.
Bu ateşi koca Şarkın
Her yerinden gördüler;
Gördü СКАЧАТЬ
18
Gubar –hüzün, keder (mecazi anlamda).
19
Burulmak – dönmek
20
Hazri – Hazar’ın Azerbaycan kıyılarında karadan denize esen rüzgâr.
21
Gilavar – Hazar’ın Azerbaycan kıyılarında denizden karaya esen rüzgâr.
22
Külek – rüzgâr
23
Gelek – gelelim.
24
Araba – kağnı
25
Koşun – askeri birlik.
26
Hanende – şarkıcı