Abay YoluBirinci Cilt “Abay”
Abay’ın 175’inci yılına armağan
SUNUŞ
Bu yıl büyük şair, yazar, düşünür, eğitimci, bestekâr ve çevirmen Abay Kunanbayulı’nın doğumunun 175’inci yılıdır. Bu vesileyle, Kazakistan Cumhuriyeti tarafından ilan edilen ve UNESCO tarafından programa alınan Abay Yılı çerçevesinde çeşitli etkinlikler başlatmış bulunmaktayız. Uluslararası Türk Akademisi olarak kuruluşumuzun 10’uncu, bilge Abay’ın doğumunun 175’inci yılında “Abay Yolu” romanının Türkçesini okuyuculara takdim etmekten büyük onur duymaktayız.
Büyük bilge Abay Kunanbayulı’nın hayatı ve edebî şahsiyeti üzerine yapılan çeşitli araştırmalar Alaş Orda Muhtariyeti döneminde başlamış, zaman geçtikçe artarak devam etmiş ve tespit edilen eserleri birçok dile çevrilmiştir. Bu alandaki eserlerin başta geleni şüphesiz Kazak halkının klasik yazarı Muhtar Auezov’un Abay’ın yaşamını konu alan “Abay Yolu” adlı romanıdır. Abay’ın yaşadığı dönem ve toplum yapısı ile ilgili iyi bilgi sahibi olan millî yazarımız, eserinde sadece Abay’ın yaşamını anlatmakla kalmamış, Abay’ın kişiliği üzerinden dönemin siyasi ve sosyal özelliklerini, millî meselelerini, Kazak halkının yaşam tarzını ve tarihî gelişim sürecini, şahsi mücadeleleriyle gayret ve hayallerini edebî bir üslupla gözler önüne sermiştir. Dünya edebiyat klasikleri arasında hak ettiği yeri kazanan “Abay Yolu” romanı, zengin bir edebî dille mükemmel şekilde örülmüş eşsiz bir sanat eseridir.
Muhtar Auezov’un üzerinde en az yirmi yıl emek verdiği ve bugüne kadar 30’un üzerinde dünya diline tercüme edilen “Abay Yolu” romanını farklı dillere çevirme çalışmaları devam etmektedir. Romanın elinizdeki Türkçe nüshası işte bu yolda verilen beş yıllık emeğin meyvesidir.
Daha önce Abay’ın şiirleri ile kara sözlerini Türkiye Türkçesine kazandıran değerli dostumuz Zafer Kibar, “Abay Yolu” romanını aslına sadık kalmakla birlikte akıcı bir üslupla, okunması ve anlaşılması kolay olacak bir biçimde Türkiye Türkçesine aktarmıştır. Kitapta Muhtar Auezov hakkında, yazarı eseri yazmaya sevk eden etkenler, Abay Kunanbayulı ve “Abay Yolu” romanı hakkında kısa bilgiler de sağlanmıştır.
Şairane bir dile, özgün dünya bakışı ile duygu ve düşüncelere sahip olan Muhtar Auezov’un nakışlı olduğu kadar da örtülü bazı ifadelerini, ustaca yapılan tasvirlerini, iletmek istediği mesajları çevirmenin kolay bir iş olmadığı muhakkaktır. Böylesine zor bir işin başarıyla üstesinden gelmiş olmasından dolayı Zafer Kibar’ı en içten dileklerimle kutlar, şükranlarımı sunarım.
Abay’ın geçtiği yolun gelecek nesiller için de bir rehber, bir ışık kaynağı olması dileklerimle…
BAŞLARKEN…
28 Eylül 1897’de Semey’de dünyaya gelen Muhtar Omarhanulı Auezov, otuz yaşına geldiğinde, millî meseleleri ele alan ve millî kültürü yücelten eserleri dolayısıyla o dönemdeki pek çok Kazak aydını gibi hapse atılmıştı. Hapisteyken karşılaştığı baskı ve zorlamalar dolayısıyla 1932 yılında “açık mektup” yazmaya ve o güne kadar yazdığı eserleri reddetmeye mecbur bırakıldı.
Serbest bırakıldıktan sonra yeni yapılara, yeni yönelimlere ithaf ettiği sözler, masallar, piyesler yazdı, roman projeleri hazırladı. Sovyetler Birliği yöneticilerini memnun etse de kendisini mutlu edemedi. Nihayet steplerin dâhi şairi hakkındaki düşünceler hayalini sarıp sarmaladı. Yirminci yüzyılın en despot yöneticisi olan Stalin’in demir yumruğu altında bunun da kolaylıkla gerçekleştirilemeyeceği belliydi.
O güne kadar yapılan araştırma ve incelemelerle ortaya çıkarılan Abay’ın eserleri, 1927 yılında yayınlanan Kazak Edebiyatı Tarihi’nin ikinci cildinde ve 1933 yılında basılan Abay külliyatında ortaya konulmuştu.
Bu defa Abay’ın sözleri ile şiirlerinden ziyade, o eserlerin ortaya çıkmasına vesile olan hayat tarzının, insan mizacının ve çekişmelerin hakikatlerini açmaya yönelmek gerekliydi. Ancak bu şekilde “Sovyet adamı” yaratmayı hedefleyen ideolojinin baskısı altında yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalan dil, töre ve din gibi millî kültür unsurları yeni nesillere aktarılabilirdi. Bu çaba, içinde bulunduğu sömürge düzeni dolayısıyla eserlerini çapraşık bir dil kullanarak dünyaya getiren Abay’ın doğru anlaşılabilmesi için de gerekliydi.
Dünya edebiyatındaki en görkemli, en ustaca örülmüş yüce eserlerden biri sayılan ve yüksek Türk kültürünün klasiklerinden birine dönüşen bu romanın ilk kalemi, işte bu düşüncelerle 7 Aralık 1935 tarihinde oynatılmıştı.
Muhtar Omarhanulı Auezov, “Abay Yolu” romanının son noktasını ise 18 Şubat 1954’te bugün “Auezov Evi” adıyla bilinen kendi evinde koydu. Bu eşsiz eserin başlaması ile bitmesi arasında yaklaşık yirmi yıl geçmişti. Eserin yayınlanmasından önce kıymetli yazarın Moskova’da ev hapsine alındığı ve içeriğine müdahale edildiği de bilinmektedir…
Muhtar Omarhanulı Auezov, büyük halk toplulukları “Abay Yolu” romanını “edebiyattaki büyük olay” olarak değerlendirip takdir ettiğinde böbürlenip kibirlenmedi. Birileri onun bu mülayimliğini hatalı bulduğunda karşı çıkarak çatışmaya girmedi. Çünkü başka bir şahsiyetle kalem kavgasına girerek muradına ulaşmak hevesinden de, bolluğa erişmek arzusuyla düzene kulluk etmekten de, kalabalığı yararak ilerleyip başkalarından üstün duruma gelmek arzusundan da imtina eden kâmil bir insandı.
Romanı kurgularken halkın kendi tarihi ile gelenek göreneğinden ve hayat tarzından uzaklaşmadı. İçinde yaşadığı sıkıntılı dönem ve Moskova’daki ev hapsi dolayısıyla millî kültür unsurlarına yönelik acımasız satırları eklemek zorunda kalsa da, bu satırlara gelinceye kadarki anlatımı ve sunumuyla muhteşem dil zenginliğini, sevgi ve saygı temelindeki geleneklerle görenekleri, İslam dininin temel kavramlarını ve ibadet unsurlarını ahenkle anlatıverdi.
Muhtar Omarhanulı Auezov’un, tıpkı bu romanına konu edindiği Abay Kunanbayev gibi, Kazak edebî dilinin ifade zenginliğini mükemmel bir biçimde kullanarak anlatmak istediklerini anlatmayı başarabilmiş bir dâhi olduğu su götürmez bir gerçektir. Öyle ki; Abay Yolu romanının ateizm temelindeki Sovyet ideolojisi döneminde yazıldığını düşününce insanın okuduklarına inanası gelmiyor. Yayınlandığı dönemde bu eserin Kazakçasını okuyan ve dikkatle tetkik eden samimi bir komünist, romandaki muhteva ve üslup dolayısıyla onu kolaylıkla sürgüne veya ölüme gönderebilirdi.
Muhtar Omarhanulı Auezov’un, Abay Yolu adlı romanını, 1932 yılında yayınladığı “açık mektup” dolayısıyla mahkûm ettiği vicdanını özgürlüğe kavuşturmak ve Sovyet adamına dönüştürülmek istenen halkını yeniden millî kültür bilincine ulaştırmak isteyen bir isyankâr gibi ölümü göze alarak kurguladığı aşikâr.
On binlerce kelimeden oluşan söz zenginliği ile “duygu ve düşünceler, olaylar ve olgular böyle de mi kaleme alınabilirmiş” diye insanı hayranlıklar içinde hayrette bırakan ifade tarzları romanı eşsiz kılmaktadır. Elbette ben, bu romanı Türkiye Türkçesine çevirirken bu zenginliği tümüyle aktarmaya gayret etsem de, bazı bölümlerde tavizler vermek zorunda kaldığımı samimi olarak itiraf etmeliyim.
Üstelik bu tavizlerin bir kısmını isteyerek verdim. Çünkü demokratik bir hukuk devleti bünyesinde yaşayan özgür bir yurttaş olarak tümüyle örtülü anlatımlar yapmak, anlaşılırlığını zorlaştırmak gibi bir çekincem yoktu. Dolayısıyla elinizdeki bu eser, muhteva bakımından tamamen aslına uygun olmakla birlikte okunması aslından daha akıcı, anlaşılması daha kolay kılınmış, takdim tehirleri olması gereken yerine konmuş, bulmacaları çözülmüş, gizemlerinin örtüsü kaldırılmış ve yeniden yazılmış СКАЧАТЬ