Toplumun gelişmesi, kendi iç adli, siyasi, kültürel ve mülkiyet mevzularında düzenini sağlaması, değişen şartlara göre, gerekli adımları atması gibi konularda aydınların belirleyici oldukları bilinmektedir. Bu bağlamda aydın zümrenin toplumda yerini almasıyla, akıl işi toplumun eğitimli kısmının en önemli görevi haline gelmiştir. Ancak toplumdaki aydınların rolünü, yerini ve niteliği ayrıca önem kazanmaktadır. Değişen şartlar ve dengeler çerçevesinde düşünce – yargı üreten aydınlar, bu üretimleri ile toplumu siyasi, kültürel ve ekonomik olarak yönlendirmektedirler. Toplumlarda meydana gelen her olayın bir fikirsel dayanağı olduğunu kabul edersek, toplumun varlığının ve devamlılığının temeli aydınlardır. Onlar sadece kültürel alanda değil, siyaset ve ekonominin de içerisinde yer alırlar. Dolayısıyla toplumun yaşamını meydana getiren bütün şart ve katmanlarda edilgen olmayıp, etken özellik taşımalarıyla belirleyicidirler. Bu durum Kırgız aydınları için de geçerlidir. Böylelikle Kırgız aydınlarının, toplumdan ayrı aydın zümre özelliği taşıyan bir toplum tabakası, bir sınıf gibi değil, onların Kırgız toplumunun bizzat kendileri olduğunu açık bir şekilde görülmektedir. Kırgız geleneksel aydınlarının yetiştikleri kurumlar öncelikle Kırgız manasçılık geleneği, dinî – İslamî mektep-medreselerdir. Modern aydınların yetiştikleri eğitim kurumları ise mektep – medrese, Usul-ü Cedit, Rus – Yerli ve üniversitelerdir.
Kırgızistan’da fikir hayatının ve aydın çevrenin gelişmesinde dönemin eğitim kurumları büyük öneme sahiptir. Çünkü Geleneksel aydınlar, geleneksel eğitim kurumlarından yetişmişlerdir. Bir toplumun gelişmesi, çağa ayak uydurabilmesi toplumun geleceğini oluşturan çocuklara verdiği ilk eğitime ve bunun uzantısı olan yüksek eğitim kurumlarındaki çalışmalara bağlıdır. Türkistan’da ele aldığımız dönem, topluma etki eden eğitim kurumları; X. yüzyıldan başlayarak Türkistan’da kurulan mektep ve medreseler, Rus Çarlığı’nın Türkistan’ı işgalinden sonra bu bölgede Rus yönetimini, Rus dilini yerleştirmek ve halkı Hıristiyanlaştırmak amacıyla açtığı Rus-yerli (Rus-Tuzem) okulları ve üçüncüsü, sadece dini eğitim veren, gelenekçi mektep ve medreselerde yenilikler yaparak, Türkistan’da eğitime Avrupai bir tarz vermeyi amaç edinmiş, Usul-u Cedit okullarıdır. Sovyet dönemindeki aydınların şekillenmesinde bu üç eğitim kurumunun etkisi görülmektedir. Ancak geleneksel Kırgız aydınlarının tamamı geleneksel İslam okulları olan mektep ve medreselerde eğitim almamışlardır. Dolayısıyla Geleneksel aydınların ortak yönleri eğitim değil, sözlü gelenekleridir. Fakat Kırgızistan’da geleneksel eğitim kurumlarının durumu aydınların düşünce dünyalarının anlaşılmasında önemli bir yere sahiptir.
1.2.2. Kırgızistan’da Mektep – Medreseler
Müslüman dünyasında mektep; mana itibariyle “yazı yazma öğrenilen yer” olup, Müslümanlarca bir çocuğun en önce Kur’an öğrenmesi lazım geldiğinden, hakikatte Kur’an öğrenilen yerdir.60 Türkistan’da bu kurum çocuklara Kur’an öğrenme ağırlıklı olmak üzere, okuma ve yazmanın da öğretildiği yer görevini yapmıştır.61 Medrese ise, İslam’ın dinî hukuk kurallarını, Müslüman’ın yapması gereken görevlerini, şeriat ve İslam dini hakkındaki meselelerin öğretildiği yer olarak bilinmektedir. Bu bağlamda Türkistan’daki İslami eğitim kurumları, köklü bir tarihe sahiptirler. Bu kurumlardan medreseler hakkında ilk bilgiler, X. yüzyıla kadar gitmektedir. Bugüne kadar varlığını sürdüren medreselere örnek olarak; 1028 yılında Şerdor, 1051 yılında Tilla-Kari, 1420 yılında Semerkant’taki Uluğbek62, XV-XVI. yüzyıllarda Buhara’daki Mir-Abad, 1590 yılında yapılan Taşkent’teki Kukeldeş medreseleri sayılabilir.63 Muhakkak ki ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar döneminde Türkistan’da cami ve medreseler daha çok yapılmıştır. Fergana Vadisinde ilk medrese ve camiler ise daha çok XIV. yüzyılda Emir Timur döneminde kurulmuştur.64 Böylelikle Buhara ve Semerkant, bölgenin kültürel merkezi haline gelmiştir. Türkistan’da medreselerin yaygınlaşması, özellikle bugünkü Kırgızistan bölgesinde, XIX. yüzyılın ortasından XX. yüzyılın başlarına kadar ayrı bir hız kazanmıştır.65 Bu duruma etki eden en önemli faktör, Hokand Hanlığının bölgeyi merkezi olarak birleştirmesi sonucu Özbek, Tacik ve Tatar din adamlarının Kırgızlar arasına daha yoğun olarak gelmeye başlamalarıdır.
Kırgızlarda eğitim konusunda Sovyet döneminde yapılan araştırmalar bilindiği üzere Komünist partinin ideolojik yönlendirmeleri ile şekillenmiştir. Bu çalışmalara göre 1917 Ekim ihtilalına kadar Kırgızlarda okuryazar bulunmamakla birlikte, sadece sözlü edebiyat türlerinin varlığının kabulü ön plana çıkarılmıştır. Bu bağlamda Sovyet yazarlarının açıklamalarından: “İhtilala kadar Kırgızların yazma eserleri, kitapları ve dergileri yoktur. Sovyet yönetimi ile beraber bu tür işler gerçekleştirilmiştir”66 düşüncesi, resmi görüşe örnek teşkil etmektedir. Ayrıca yine Sovyet dönemi çalışmalarda: “yerli mektep ve medreselerde üstünkörü eğitim veriliyordu, belirlenmiş usulleri yoktu, hiçbir şekilde insanlara eğitim verilmemekteydi”67 düşüncesi işlenerek, Kırgızlar arasında Sovyet iktidarının medeniyet getirdiği düşüncesi yayılmaya çalışılmıştır. Bu sebepledir ki Bolşevik kitlesel baskıları sadece 1917 sonrası toplumsal düzen ile açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak bu tür görüşler yönetimin politikalarına uygun tek yönlü, Kırgızların ruhi yaşamındaki İslam’ın yeri görmezden gelinip, hatta bölgedeki İslam’ın varlığını yok etmeye hizmet eden değerlendirmelerdir.
Gerçekte ise İslam’ın mektep ve medreseleri Türkistan Türklerinin bir boyu olan Kırgızların kültürel ve dini anlayışlarının şekillenmesinde yüzyıllardan beri önemli rol oynamış var olan kurumlardır. Ekim ihtilalinden önce birçok Kırgız şair, tarihçi, gazeteci, devlet adamı, Kırgızistan’ın sosyal, ekonomik, ilmi hayatını şekillendiren milli aydınları yetiştiren, bu kurumlardır. Kırgızlar arasında dini mektep ve medreselerin yaygınlaşması Hokand hanlığının burada gücünü artırması ile doğru orantılıdır. Çünkü tarihi kaynaklara göre Kırgızların büyük çoğunluğu XVIII. yüzyıla kadar ne kafirdir ne de Müslüman.68 Hokand hanlığının bölgede güçlenmesi ile İslam, Kırgızlar arasında Özbek ve Tacik mollaları aracılığı ile güçlenmiş, cami ve mektepler de XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çoğalmaya başlamıştır.69 Açılan mekteplerde СКАЧАТЬ
60
Vedat Günyol, ”Mektep Maddesi”,
61
Mektep,
62
K.Bendrikov,
63
N. A. Bobrovnikov,
64
İsmail Aka,
65
Şakirovna,
66
A. K. Kanimetov, A. E. İzmaylov,
67
S. S. Daniyarov,
68
Abramzon,
69
C. M. Malabaev,