Bizim Nesibe. Мемдух Шевкет Эсендал
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bizim Nesibe - Мемдух Шевкет Эсендал страница 13

Название: Bizim Nesibe

Автор: Мемдух Шевкет Эсендал

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-89-0

isbn:

СКАЧАТЬ da satmış.”

      Ömer Çavuş bir sabah evine uğradı.

      “Tuzcuoğlu, şu bizim parayı versene, bir günlüğüne istiyordun!”

      “Enişte.” dedi. “Beni bu hafta sıkıştırma, gelecek hafta paran hazır.”

      “Ne gelecek haftası oğlum, senin ipin ucu altına çoktan kaçtı. Borç başından aşmış. Kulağını arkana versene!”

      “Enişte inanma bu deyyusların laflarına. Bugün altmış bin lira alacağım. Hükûmette yatıyor. Mahkemeye vereceğim. Ben işleri biliyorum. Allah’ın izni ile de bak nasıl altından kalkarım. Bak o keratalara ne oyun edeceğim. Sen hele korkma, işi bana bırak.

      Eniştesi kızdı.

      “Bırakmadık da ne ettik?” dedi. “Bildiğin gibi yaptın, daha da yapıyorsun. Boğazına kadar da borca girmişsin. Adam Hacı’dan para kaldırır da onun altından kalkabilir mi?”

      “Bir günde onun alacağını temizlerim. Sen bana inan.” diyor.

      Bir hafta sonra Aziz gelmiş, ablasından para istemiş. Söz arasında da:

      “Rakım yok, şarabım yok, kumarım yok; sabahtan akşama kadar boğuşuyorum. Eniştem de görüyor. Aksi gidince eniştem bana kızıyor.” demiş.

      Ablası eniştesine söyledi.

      Ömer Çavuş:

      “Doğru.” dedi. “Rakısı yok, içkisi yok amma aklı da yok. Elli bin lira borcu var diyorlar. Doğru mu, yalan mı? Bilmem.”

      Kadın da tasalandı. O gece uyuyamadı.

      Aradan iki ay daha geçti, bir sabah Aziz’in karısı ağlayarak Ömer Çavuş’un evine geldi. Tuzcuoğlu’nu polisler karakola götürmüşler. Bu gece eve gelmemiş. Ömer Çavuş’un elleri titredi. Karısı da ağlamaya başladı.

      “Durun bakalım, ağlamayın.Bben bir yol gidip işi anlayayım,” dedi.

      Kalktı karakola gitti. Aziz’i bir odaya koymuşlar, oturuyor. Eniştesi:

      “Ne oldu?” dedi.

      “Mahmut’un yüzünden oldu.” diyor. “Bilmediği herife rüşvet vermeye kalktı, o da ötekilerin adamları imiş, bizi tuzağa düşürdüler. Bak onların başlarına ne işler açacağım. Kâğıtları benim elimde!”

      “Oğlum.” dedi. “Allah senin aklını almış. Sen kuruş kuruş para kazanmış adamsın. Sana ne oldu?”

      Aziz gene bildiğini okuyor.

      “Enişte.” diyor. “Sen beni buradan kurtar, alt yanına karışma!”

      Ömer Çavuş:

      “Hay, yere batsın senin hesabın!” dedi. “Buraya girinceye kadar uğraştın daha yetişmedi. Kendine acımıyorsan evdekilere acı!”

      “Enişte şimdi bu lafların sırası mı?” diyor.

      “Önden söyledik, ‘Sırası mı?’ dedin. Şimdi söylüyoruz ‘Sırası mı?’ diyorsun. Bu lafları söylemeyelim mi?”

      Ömer Çavuş kalkıp avukatlara gitti, hatırlı adamlara gitti, birkaç gün çalıştılar, bunu kefaletle kurtardılar.

      Bundan sonra Tuzcuoğlu eski borçları kapamak, hükûmet hesaplarını temizlemekle uğraşmaya başladı.

      Bu sırada idi, bir sabah eniştesine uğramış, diyor ki:

      “Ortak gir desem girmezsin, biraz para ver de şu zararları çıkarayım.”

      Ömer Çavuş hiç sesini çıkarmadı, karısına baktı. Sonra da çıktı, gitti.

      Arkasından eniştesini ablasına çekiştirdi.

      “Eniştem.” dedi. “Dükkân kirası toplamaktan başka bir şey bilmez. İşe de aklı ermez. Başkasının kazandığını da istemez.”

      Ablası da:

      “Ben eniştene söyledim amma beni dinlemedi.” dedi. “Bu kadar parası batmazdı. Sen iş bildin de ne oldun?”

      Aziz aldırmıyor.

      “E, alışveriştir bu.” diyor. “Batar da çıkar da… Sen eniştemdeki paraları bana ver, bak görürsün para nasıl kazanılıyor.”

      “Aklın varsa eniştene yalvar da sana bir at alsın, gene köylere çıkarsın.”

      Bu konuşmayı, karısı, Ömer Çavuşa anlattı. Ömer Çavuş:

      “İyi demişsin.” dedi.” Köylere çıksın, ona bir kölük26 alırım.”

      Tuzcuoğlu, eniştesinin bu sözlerini işitmiş, geldi, eniştesine diyor ki:

      “Enişte, senin dediğine razı oldum; köylere çıkacağım amma biraz para ver de şu avukatlara vereyim.”

      “Avukatlara benim param yeter mi? Onlara varını versen doyuramazsın!”

      Aziz:

      “Yok.” diyor. “Sen şimdi iki yüz lira ver, üst yanına karışma!”

      “Karışmadık da böyle oldu ya. Karışsaydık şimdi avukatların ellerine düşmezdin.”

      Avukatlara para verdiler, gene de Aziz’i kurtaramadılar. Bir yıl hapis hükmü giydi, yedi ay da yattı, çıktı. Çocuklarına da eniştesi baktı.

      Hapisten çıktığı gündü. Eniştesi:

      “Eee?” dedi. “Tuzcuoğlu, ne oldu? Şimdi ablan sana biraz para versin de çık köylere. Seni temizlerse köyler temizler, celeplik mi edeceksin, çerçilik mi, bak düşün de…”

      Tuzcuoğlu:

      “İyi amma enişte.” dedi. “Biz hapiste Tahsin Bey’in yeğeni ile tanıştık, ortak otçuluk yapacağız.”

      “Sahi mi söylüyorsun?”

      Aziz:

      “Niye şaştın enişte? dedi. “Alışveriştir; adam batar da çıkar da…

      “Eee, parayı nereden bulacaksın?”

      “Para, sen vermez misin? Ablan versin diyordun ya!”

      “On para vermiyorum. Hangi taş katıysa var kafanı ona çal!”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте СКАЧАТЬ



<p>26</p>

Kölük: İş ve yük hayvanı.