Gobi Çöllerinde. Sven Hedin
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gobi Çöllerinde - Sven Hedin страница 6

Название: Gobi Çöllerinde

Автор: Sven Hedin

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-86-9

isbn:

СКАЧАТЬ karargâhımızda sekiz lisan konuşuyorduk.

      Hami ve Doğu Türkistan’da Doğu Türkçesi konuştuğumuzdan, onu da dokuzuncu lisan saymak icap ediyor. Bu seyyar Babil Kulesi’nde, Avrupa ve Asya lisanlarından istediğimizi öğrenmek imkânı vardı.

      YAPTIĞIMIZ HAVAYLA İLGİLİ RASATLAR

      Her medeni devlet, havayla ilgili rasatlar için mühimce paralar tahsis eder. Bu fedakârlık, boş yere yapılmıyor. Bu fedakârlığın sebebi, hava rasatlarının herkesin çıkarına hizmet etmesidir. Çiftçilik, ormancılık, su kuvvetinden istifade, deniz ve hava trafiği bu rasatlardan istifade ediyor; insanlar, kıymetli yükler felaketten kurtuluyor. Hava rasatlarının su kuvvetlerinden istifadeye ne kadar yardım ettiğini gösteren en kuvvetli delil, birçok kudret merkezinin kendilerine mahsus rasat merkezleri tesis etmeleridir. Bunları böyle hususi merkezler tesisine sevk eden sebep, umumi istasyonların kifayetsizliğidir.

      Kuzey yarım kürede, uluslararası kabul olunan esaslar dairesinde hava rasatları yapan birçok merkez vardır. Bilhassa bunlar Avrupa’da çoktur. İsveç’te kırk bir, Almanya’da; birinci, ikinci, üçüncü derecede birkaç yüz merkez bulunur. Kuzey Amerika ve Afrika’da da merkezler bulunuyor. Bundan başka gemilerden de birçok rasat yapılmaktadır. Bütün bu rasatlar birkaç saat zarfında merkezî rasathanelere gönderilerek ona göre tebligat yapılmaktadır.

      Fakat Asya’da bunlar ihmal olunuyor. Bilhassa dünyanın mühimce bir kısmını teşkil eden Orta Asya, dünyanın diğer kısımlarına göre bir boşluk gibidir.

      Gerçi buranın birçok merkezinde tetkikat yapılmış, ben de birçok merkezde rasat yapmış idim. Fakat dayandığımız malumat birbirine bağlı değildir.

      Onun için bizim seyahatimizin en esaslı planlarından biri, Orta Asya’nın bu boşluğunu doldurmaktır. Biz, bu suretle Çin Devleti’ne de çok büyük bir hizmet verecektik. Çünkü bu sayede, Çin’de ziraatı pek mühim hasarlara uğratan toz kasırgalarına dair önceden malumat alınabilecek ve halka ihtarlar yapılacaktır. Orta Asya’da tesis edeceğimiz daimî istasyonlar, Çin hükûmetinden destek görürse büyük bir fayda temin edecektir.

      Uzmanımız olan Doktor Haude’un mesaisi sayesinde hava ve iklim şartları âdeta bir dönüşüm geçirecek. Hakikatte seyahatimizde yalnız Doktor Haude ile arkadaşlarının yapacakları işle kalsak yine de pek büyük bir netice elde etmiş olacağız.

      Huchertu Gol’da çadırlarımızı kurduğumuz günden beri Doktor Haude da rasathanesini hazırladı. Küçük bir tahta binadan müteşekkil olan ve duvarlarından serbest serbest rüzgâr geçen rasathaneye güneş ışıkları nüfuz edemiyordu. Zaten bu, bina olmaktan ziyade bir gölgelikti.

      Gölgelik, yerin ısınmasından veya soğumasından etkilenmemesi için biraz yüksekçe yapılmıştı. Fakat en şiddetli fırtınalar bile bu rasathaneyi sarsamazdı.

      Açıkta, çeşitli yüksekliklerde ısı ölçekleri bulunuyordu. Sonra yerde de izolasyon termometreleri ile diğer hassas aletler vardı.

      Doktor Haude’un teşkilatı, çadır şehrinin civarında bir köy gibiydi. Onun çadırı, alet ve edevat kutuları ile dolu. Ona, kurulacak her istasyon için gerekli aletler sağlanmıştı.

      Doktor Haude’un tesisatı hakkında malumat sahibi olmadan, geceleyin onun çadırına gitmek çok müşkül bir işti. Doktor Haude, bir telsiz istasyonu da kurmuştu. Fakat kuraklık ve sıcaklık, bataryaların ve bizim en müthiş düşmanımızdı.

      Doktor Haude, bütün gün meşguldü. Dünyanın en sevimli adamlarından olan bu üstat, ilmini saklayan adamlardan değildi. Bilakis kendisi tetkiklerini başkalarına anlatmaktan zevk alırdı. Ve o kadar güzel anlatırdı ki dinleyenler, onun gibi heyetşinas olmayı temenni ediyorlardı.

      Doktor Haude, her gün saat 07.00, 14.00 ve 21.00’de rasatlar yapıyordu. Bundan başka, her sabit kampta iki saatte bir rasat yapılmakta idi. Bunun neticesi olarak bir sene müddetle Udi, Kalgan, Urga, Uliastay ve Urumçi’de rasatlar yapılmıştır.

      Doktor Haude’un teşkilatı son derece mükemmeldi. Onun, üstlendiği işi en mükemmel şekilde yapmak için gösterdiği gayret hakikaten takdire değerdi.

      Doktor Haude, çalışmaları neticesinde bu arazinin yeniden ihya edilip edilemeyeceğini, buralarda orman yetiştirilip yetiştirilemeyeceğini de anlayabilecekti.

      Onun halledeceği diğer bir mesele, bu toprakların neden kuruduğunu bulmaktır. Çünkü Orta Asya, bir kuraklık devri geçirmektedir. Bütün göllerin suları azalmakta ve kurumaktadır.

      Bu meseleleri halletmek için Gashun Gölü’nde bir hayli çalışmak lazım. Kati neticeler, hiç şüphesiz epeyce zaman sonra elde edilecek. Fakat bizim de birçok şeyi anlamamıza imkân bulunuyor.

      Doktor Haude, güneş ışınlarını, yerin ikiye ayrılmasını, hava katmanlarını da inceliyor.

      Avrupa’da bile cemiyeti incelemekle bu kadar meşgul olan rasathane azdır. Doktor Haude, pilot balonları da uçurtarak incelemelerini tamamlıyordu. Onun için heyetimiz, ilim âlemine gezdiğimiz yerlerin yalnız yüzeyini anlatmakla kalmayacak, bundan başka 15 bin metreye kadar hava olaylarını da anlatacaktır.

      Çin hükûmeti, bir aralık bizim bu işlerimize itiraz etmiş fakat çok geçmeden maksadımızı anlayarak bize kolaylık göstermek istemiş ve nihayet daimî rasat merkezlerinin kurulmasına karar vermiştir.

      Birinci istasyon Etsin-Gol’da, ikinci istasyon Hami’de kurulacaktı. Daha sonra üçüncü istasyon Urumçi’de kuruldu. Daha sonra asıl kervanımız, Lop Nor (Nur) Çölü’nden çoraklık tarafına giderek dördüncü istasyonu orada tesis etti.

      Çin hükûmeti bizim işimizle o kadar alakadar olmaya başladı ki Pekin’den hareketimiz üzerine, bizim ikinci ve üçüncü istasyonlarımızdan her gün telgrafla hava raporu verilmesini istedi.

      Ben daha Pekin’de bulunduğum sırada, Hotan Nehri’nde de beşinci bir istasyon kurulmasını düşünmüştüm. Doktor Haude bunun çok mühim olacağını çünkü onun sayesinde çöl civarının hava durumuna, bütün kum kasırgalarına dair malumat alacağımızı söylemişti. Sonra Hotan Nehri’nin suları hakkında ayrıntılı bilgi almak lazımdı. Ben 1895 Mayıs’ında orayı ziyaret ettiğim zaman, nehir yatağını kurumuş görmüş ancak uzun mesafeler katettikten sonra ötede beride su birikintileri görmüştüm. O zaman az kalsın hayatımdan olacaktım. Fakat bir su birikintisi benim hayatımı kurtardı.

      On bir sene sonra burayı ziyaret eden İngiliz eski eser uzmanı Sör Aurel Stein, bana hizmetçilik eden Kasım’la birlikte buraları dolaşmış ve buradaki çobanlardan, Hotan Nehri’nin haziran başlarında dolduğunu fakat bir buçuk ay geçmeden suların çekilmeye başladığını, sonbaharda tamamen yok olduğunu dinlemişti. Bununla beraber, buralarda birtakım donmuş sular bütün kış müddetince kalmakta, bilahare mayıs ayında bunlardan da eser görülmemektedir. Bu nehri, her devrinde tetkik etmek çok mühimdi. Bu ise ancak bütün sene devam eden ciddi tetkikat sayesinde mümkün olurdu.

      Onun için beşinci istasyonu kurmak için son derece istekliyiz.

      İstasyonları kurdukça adamlarımızı burada bırakıyoruz. Fakat bizim kervanımızın şen ve renkli hayatından ayrılmak kolay değildi. СКАЧАТЬ