Akıllı Keçi - Feleğin Peşinde Duvardaki İki Kedi. Samed Behrengi
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Akıllı Keçi - Feleğin Peşinde Duvardaki İki Kedi - Samed Behrengi страница

Название: Akıllı Keçi - Feleğin Peşinde Duvardaki İki Kedi

Автор: Samed Behrengi

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-89-1

isbn:

СКАЧАТЬ

      Akıllı Keçi – Feleğin Peşinde – Duvardaki İki Kedi

      Akıllı Keçi

      Günün birinde, bizim köydeki komşumuz Hacı Mehdi’nin keçisinin uyuz olduğunu, bu yüzden de keçiyi ovaya saldıklarını işitmiştim. Sonra bir başka köyün muhtarı Mirza’nın kuzusu, ardından bizim Hacı Kasım’ın köpeği, en sonunda da Meşhedî Muhammet Hasan’ın danası… Hepsi uyuz olunca sahipleri tarafından salıverildi ve bunlar da çölde birbirlerini bulup arkadaş oldular. Sağda solda yiyip içtiler, yatıp kalktılar ve ciddi ciddi şişmanlayıp semirdiler; güçlendikçe uyuz illetini de üzerlerinden attılar.

      Bir gece, ‘Daşlu’ mezrasında baş başa verip oturmuş, konuşuyorlardı. Uzaktan uzağa bir ışığın parlamakta olduğunu gördüler. Beyaz bir sakalı olan keçi, “Ah ah, şimdi bir nargilemiz olsaydı keşke!” diye iç geçirdi.

      Diğerleri, “Bu zor bir şey değil ki; Köpek Bey suyu getirir, Dana Bey tömbekiyi, Kuzu Bey de ateşi getirir, sonra da nargilemizi yakarız.” dediler.

      Kuzu Bey kalkıp ateşin peşine gitti. Gide gide o ışığın kaynağına ulaştı, ama o da ne! Baktı ki on iki tane kurt çepeçevre ateşin etrafına oturmuş, ısınmıyorlar mı? Birden korkuya kapıldı. Karşılıklı selam verip aldılar, kurtlar ona, “Kuzu kardeş, hayırdır, sen burada ne arıyorsun?” dediler. Kuzu korkudan titreyen sesiyle, “Gelip sizden ateş alacaktım, keçi kardeş için nargile hazırlayacağız da…” diye cevap verdi. Kurtlar da, “Gel hele otur şöyle, önce bir soluklan…” dediler.

      Kuzu yanlarına vardı ve oturdu. İçlerinden birisi, “Daha neyi bekliyoruz?” diye sordu, diğerleri de ona

      “Sabret, biri daha geliyor.” dediler.

      Keçi Bey ne kadar sabredip beklediyse de, kuzunun gelmediğini görünce, “Dana Bey, kalk da bir gidip bak bakalım, Kuzu Bey başına bir iş mi getirmiş?” dedi.

      Dana Bey bunun üzerine kalktı ve aheste aheste yürüdü, ışığın yanına vardığında on iki tane kurdun aralarına zavallı kuzuyu almış, oturmakta olduğunu gördü. Korkudan titremeye başladı ama korkusunu belli etmedi dışarıya. Kuzuya kızarak söylendi: “Seni köpoğlusu, ne etmeye geldin sen buraya? Ateş getirmeye mi geldin yoksa bu beylerle oturup çene çalmaya mı? Hadi kalk, yallah, düş önüme de gidelim! Keçi Bey’in nargile saati geçiyor.”

      Kurtlar: “Boşuna sinirlenme dana kardeş, gel hele otur şöyle de soluklan biraz…”

      Dana da korkusundan bir şey diyemedi ve geçip kurtların arasında oturdu. İçlerinden birisi, “Daha neyi bekliyoruz?” diye sordu. Diğerleri ona “Sabret, bir tanesi daha göründü.” dediler.

      Keçi Bey bekledi bekledi, ne kuzudan ne de danadan bir haber çıkmadı. Bunun üzerine, “Köpek Bey, kalk da bir gidip bakıver şunlara.” dedi.

      Köpek de kalkıp yola düştü. Gördü ki, on iki tane kurt, Kuzu Bey ile Dana Bey’i aralarına almış, oturmuş sohbet etmekteler. Korkudan titremeye, ayakları birbirine dolanmaya başladı ama bir şey belli etmemeye çalıştı. Öfkeyle bağırdı arkadaşlarına:

      “Hey, size söylüyorum beyler! Kuzu, dana! Keçi kardeş acaba bu beylerle gece oturmasına mı yolladı sizi, nedir bu hâliniz, oturmuş çene çalıyorsunuz? Hiç utanma yok mu sizde? Kalkın da düşün önüme haydi! Keçi Bey’in nargile saati geçmek üzere!”

      Kurtlar: “Boşuna sinirlenme köpek kardeş, gel hele otur şöyle de soluklan biraz…”

      Keçi Bey baktı ki köpekten de bir haber yok, bu sefer kalktı kendi yola düştü, ışığın geldiği tarafa doğru. Yolunun üstünde bir tane kurdun leşini gördü. Kurdun ölüsüne öyle güçlü bir boynuz darbesi vurdu ki boynuzlarını leşin karnına geçirdi, sonra da kaldırıp başının üstüne koydu leşi. Hoşuna gitti bu durum ve yoluna bu şekilde devam etti. Işığın kaynağına yaklaşınca gördü ki, on iki tane kurt, ortalarına arkadaşlarını almışlar, öylece oturup sohbet ediyorlar, bir yandan da ağızlarının suyu akıyor. Arkadaşlarına kızarak, “Hey ahmaklar, sizleri ateş bulmaya mı yolladım ben yoksa gelip bu beylerle oturup sohbet etmeye mi?” diye sordu.

      Kurtlar: “Boşuna sinirlenme keçi kardeş, gel hele otur şöyle de soluklan biraz…”

      Keçi kötü bir duruma düştüğünü fark edince, kurtlara doğru dönüp sayıp sövmeye başladı: “Pis aptallar sizi! İyi oldu sizleri burada kıstırdığım. Babanız bana yirmi tane kurt borçluydu, yedi tanesini yedim bile, bir tanesi de boynuzlarımın üstünde, gerisi de burada oturmuş beni bekliyor. Sakın kıpırdamayın, yakalayıp yiyeceğim sizi de… Kaçmayın sakın, korkaklar!”

      Kurtlar bu son söze kadar işittiler söylediklerini, sonra tabana kuvvet deyip öyle bir kaçtılar ki arkalarından rüzgâr bile yetişemezdi. Köpek de arkalarından, “Yakalarsam parça parça ederim sizi!” der gibi havladı.

      Keçi oradaki arkadaşlarını toparladı ve eski yerlerine geri döndüler. Sonra da, “Arkadaşlar, kurtlar bu gece bizi rahat bırakmazlar, gelin başka gizli bir yer bulup saklanalım.” dedi onlara.

      Eğri büğrü bir iğde ağacı gördüler ileride, keçi yukarı tırmanıp en tepeye geçip kuruldu, köpek onun alt tarafına, kuzu da köpeğin ayağının altına yerleşti. Dana ise ne yaptı ettiyse de ağaçtan yukarı tırmanmayı başaramadı, en sonunda güç bela kendisini dalların arasına gizlemeyi başarabildi.

      Kurtlar bir süre koştuktan sonra durdular. İçlerinden biri, “Bakın ne diyeceğim, keçi kim kurtları korkutup böyle kaçırmak kim? Kim böyle bir şey duymuş şimdiye kadar? Hemen geri dönüp, dünyanın kaç bucak olduğunu gösterelim şunlara!” dedi arkadaşlarına.

      Tüm kurtlar bu sözlere hak verdi ve geri döndüler ama ne yapıp ettilerse de keçi ve arkadaşlarını bulmayı başaramadılar. Hem fal bakmak hem de ne yapacaklarına karar vermek için konuşmak üzere, iğde ağacının altına oturdular. İçlerinden biri iyi fal bakardı, keçiyle arkadaşlarının nerede olduklarını bulmak için oturup fal bakmaya niyetlenmişti ki, Dana Bey korkudan titredi ve kurtların üzerine düşüverdi gizlendiği yerden. Keçi baktı ki işler kötüye sarmaya başlayacak, oturduğu yerden bağırmaya başladı: “Dana kardeş, ilk önce şu falcı olan pis herifin işini bitir de kaçamasın, haydi çabuk olun arkadaşlar… Tutun şunları!”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

/9j/4AAQSkZJRgABAQEAYABgAAD/4QBORXhpZgAATU0AKgAAAAgABAMBAAUAAAABAAAAPlEQAAEAAAABAQ СКАЧАТЬ