Yavuz Sultan Selim’den Halife Abdülmecit’e Yedi İklimin Sultanları Osmanlı Halifeleri. Hasan Yılmaz
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yavuz Sultan Selim’den Halife Abdülmecit’e Yedi İklimin Sultanları Osmanlı Halifeleri - Hasan Yılmaz страница 15

Название: Yavuz Sultan Selim’den Halife Abdülmecit’e Yedi İklimin Sultanları Osmanlı Halifeleri

Автор: Hasan Yılmaz

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-523-5

isbn:

СКАЧАТЬ Selim’in dedesi olan Alâüddevle, Rumeli Beylerbeyi Hadım Sinan Paşa kuvvetleri karşısında bozguna uğradı ve savaşta hayatını kaybetti.

      Diyarbakır ve Çevresini Osmanlı Topraklarına Kattı

      Bu arada Diyarbakır ve çevresini Osmanlı topraklarına katmak için padişah, Tarihçi İdris-i Bitlisî’yi bölgeye göndererek civardaki Sünni/Şafii aşiretlerini Safevîler’e karşı örgütlemeye çalıştı, yerel Kürt beylerini kendi tarafına çekti. Bıyıklı Mehmet Bey de bölgedeki faaliyetleriyle öne çıktı, Âmid’i (bugünkü Diyarbakır Kalesi) ele geçirdi. Fakat Safevîler’in bölgedeki emiri, Karahan kuvvetlerini toplayarak Osmanlılar’a karşı yıpratıcı bir mücadeleye girişti. Yavuz Sultan Selim, İstanbul’da ve daha sonra gittiği Edirne’de doğudan gelen haberleri dikkatle izlerken bir taraftan da yeni bir doğu seferi için ciddi hazırlıklar yaptı. Ayrıca İstanbul’daki tersaneyi genişleterek deniz harekâtı için uygun hâle getirmeye çalıştı ve donanmayı yeni baştan düzenletti.

      Yavuz Sultan Selim 10 Nisan 1516’ya kadar Edirne’de kaldı. Daha sonra İstanbul’a geçerek Mısır seferine çıkmak için orduyu yeniden düzenledi. Sık sık topladığı divanların tek konusu Safevîler’e karşı çıkılacak seferde Memlûk Sultanlığı’nın nasıl hareket edeceği idi. Çoğu defa divanda gerekli tedbirleri almadıkları gerekçesiyle paşalara kızdı, Safevî elçisi dolayısıyla çıkan tartışmalarda divanı terk etti, bazen de toplantılara hiç katılmadı. Sonunda 19 Mart 1516 tarihinde yapılan divanda şark seferi resmen duyurularak gerekli hazırlıkların yapılması kararı alındı.

      Yavuz Sultan Selim, son ana kadar Safevîler üzerine yürüyeceği izlenimi verdi. Bu durum, Osmanlı ordusu Memlûk topraklarına ayak bastığında ancak anlaşıldı.

      Yavuz Sultan Selim, Safevîler üzerine sefer düzenleyeceği izlenimi verdiği için 30 Temmuz’da Yavuz Sultan Selim hedefini Memlûk sultanı ve Halep olarak resmen ilan etti. 6 Ağustos’ta Malatya Ovası’ndan ayrılarak Halep’e yöneldi. İki gün sonra orduyu savaş düzenine soktu, Kansu Gavri’ye sert üsluplu yeni bir mektup gönderip savaşa davet etti.

      Ağustos’ta Antep dışında konakladı ve burada kaldığı üç gün zarfında Memlûk sultanının hareketlerini izletti. Nihayet 24 Ağustos’ta Mercidabık Ovası’nda yapılan savaşta ateşli silahların da rolüyle Memlûk ordusu dağıldı.

      Savaştan sonra 28 Ağustos’ta Halep’e gelen Yavuz Sultan Selim, bu şehirde 17 gün kaldı. Bu süre içinde esir aldığı Abbasi Halifesi Mütevekkil Alellah ile görüştü. Ele geçirdiği toprakların idari planlamasını yaptıktan sonra gelecek hedeflerini belirledi ve Memlûk Devleti’nin yeniden toparlanmasına fırsat vermemek için Şam’a yürüme kararı aldı. 27 Eylül’de Şam’a ulaşmasına karşılık, 12 gün boyunca şehrin dışında bekledi ve yapılan hazırlıklardan sonra büyük bir törenle şehre girdi.

      Kahire Üzerine Yürüme Kararı Aldı

      Şam’da yaptığı değerlendirmelerde Memlûkler’in yeniden toparlandıklarını ve Tomanbay’ı hükümdar seçtiklerini haber alınca Kahire üzerine yürüme kararı aldı. Ancak bu kararını divan üyelerine kabul ettirmekte güçlük çekti. Divan toplantısında huzurunda sert bir tartışma yapan Anadolu beylerbeyi Zeynel Paşa ile Anadolu Defterdarı Zehrimar Kasım Efendi’yi azletti. Tomanbay’a mektup gönderip teslim olması yönünde öğüt verdi. Memlûk tarihçisi İbn İyaz, Yavuz Sultan Selim’in gönderdiği mektupta, padişah adına hutbe okutmak, para bastırmak ve haraç ödemek şartıyla Tomanbay’a Mısır’dan Şam’a kadar olan yerlerin idaresini bırakma sözü verdiğini kaydetmiştir.

      Yavuz Sultan Selim, yanında 12 bin kişilik bir kapıkulu askeri olmasına rağmen Tomanbay’ın teslim olmayacağı haberini aldıktan sonra Kahire üzerine yürümek için hazırlıklara başladı. Macarlarla yapılan barış anlaşmasının yenilenmesi ve Şah İsmail’in de Tebriz de bulunduğu haberlerini alan Yavuz Sultan Selim, havanın da uygun olmasıyla 15 Aralık’ta Şam’dan hareket etti. 30 Aralık’ta Kudüs’e girerek Mescid-i Aksa’da akşam, Kubbetü’s Sahra’da yatsı namazını kıldı. Bu sırada yağan yağmurlar, çölü aşmasını kolaylaştırdı. 2 Ocak 1517’de Gazze’ye giren Yavuz Sultan Selim, bir hafta kaldığı bu şehirde savaş için son hazırlıklarını yaptı.

      9 Ocak’ta Gazze’den ayrılan Yavuz Sultan Selim 11 Ocak’ta Ariş mevkisine ulaştı, burada su sıkıntısı çekildi ancak 16 Ocak’ta Salihiye’ye gelindiğinde susuzluk korkusu kalmadı. Kahire’ye yaklaştığında Tomanbay’ın Kahire surları önündeki Mukattam Dağı’ndan itibaren Nil’e kadar bir hendek kazdırıp savunma mevzileri oluşturduğunu öğrendi. Tomanbay, bu mevzilere toplar yerleştirerek Yavuz’u Kahire’ye yaklaşmadan durdurmayı planlıyordu. Ancak Yavuz’un bu mevzilerin arkasından dolaşması Tomanbay’ın toplarını işlevsiz hâle getirdi. 22 Ocak’ta yapılan Ridaniye Savaşı’ndan sonra Afrika kapıları tümüyle Osmanlı Devleti’ne açıldı.

      Osmanlı kuvvetleri 24 Ocak’ta Kahire’ye girerken Yavuz Sultan Selim, şehirde asayiş sağlanana kadar dışarıdaki ordugâhından ayrılmadı. Bu sırada Osmanlı kuvvetleri büyük direnişle karşılaştı. Topladığı kuvvetlerle 27-28 Ocak 1517 tarihinde Kahire’ye giren Tomanbay, Kahire halkının da desteğiyle Osmanlı birliklerini zor durumda bıraktı. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim de şehirdeki ordu birliklerinin başına geçmek zorunda kaldı. Şehirdeki direniş üçüncü günde ancak kırılabildi. Buna rağmen Tomanbay yakalanamadı.

      Yavuz Sultan Selim, Ridaniye’de kazanılan zaferden ancak 22 gün sonra Kahire’ye girebildi. Bu arada Tomanbay’ın yakalanmamış olması büyük bir tehdide dönüştü. Bunun üzerine 15 Mart’ta onu yakalamak için peşine düştü ve 30 Mart’ta yakalayabildi. İki hafta kadar Tomanbay’a iyi davranan Yavuz Sultan Selim, Mısır’da kesin hâkimiyet kurmasının yolunun Tomanbay’ın idam edilmesinden geçtiğini düşünerek 13 Nisan’da halkın gözü önünde onu idam ettirdi. Böylece Kahire’de tam anlamıyla egemenlik kurdu. Mısır valiliğini önce Yunus Paşa’ya havale ettiyse de 29 Ağustos’ta bu göreve Hayır Bey’i getirdi.

      Halifeliği İstanbul’a Getirdi

      Kahire’de 10 Eylül’e kadar kalan Yavuz Sultan Selim bu süre zarfında daha çok Nil’in ortasındaki Ravza Adası’nda ikamet etti, burada bir köşk yaptırdı, pencerelerindeki Arapça şiirleri bizzat kaleme aldı. Burada iken kendisine karşı bir suikast girişiminde bulunuldu. Yine bir gün sandaldan sahile çıkarken Nil Nehri’ne düştü ve güçlükle kurtarıldı. Bu arada gelişi geciken ve zorlukla İskenderiye’ye ulaşabilen donanmayı görmek için 28 Mayıs 1517’de İskenderiye’ye kadar gitti, şehri dolaşıp avlandıktan sonra 12 Haziran’da Ravza Adası’na döndü. Burada iken Mekke şerifinin oğlu Ebu Nümeyy’i kabul etti ve 6 Temmuz 1517’de Haremeyn’in himayesini resmen üstlendi.

      Yavuz Sultan Selim, İstanbul’a dönerken içlerinde Abbasi Halifesi Mütevekkil Alellah ve yakınlarıyla Kansu Gavri’nin oğlu Muhammed’in bulunduğu bazı önde gelen kimseleri, Mısırlı din bilginlerini, sanatkârları, bir kısım tacirleri, mukaddes emanetleri ve ele geçirilen malzemeleri de beraberinde götürdü.

      İki Yıl Bir Ay Sonra İstanbul’a Döndü

      Geldiği yolu takip ederek Kahire’den İstanbul’a dönen Yavuz Sultan Selim, Şam’da Muhyiddin Arabî’nin mezarını buldurarak türbe, yanına cami СКАЧАТЬ