Ben-Hur. Lew Wallace
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ben-Hur - Lew Wallace страница 28

Название: Ben-Hur

Автор: Lew Wallace

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-953-0

isbn:

СКАЧАТЬ dalga geçmiyordun?”

      “Ah benim Yahuda’m, görüyorum ki sana yeterince ikramda bulunamamışım.” dedi Romalı hızla, gözleri ışıldıyordu. “Yahudi-ye valisi olduğumda seni de başrahip yapacağım.”

      Yahuda öfkeyle döndü.

      “Beni bırakma.” dedi Messala.

      Diğeri kararsızca durakladı.

      “Yahuda, güneş nasıl da kavuruyor!” diye bağırdı asilzade, onun şaşkınlığını fark ederek. “Gidip gölge bir yer bulalım.”

      “Artık ayrılsak iyi olacak. Zaten hiç gelmemeliydim. Bir dost arıyordum ama bulduğum…” dedi Yahuda soğuk bir şekilde.

      “Bir Romalı.” dedi Messala çabucak.

      Yahuda yumruklarını sıktı ama sonra kendisine tekrar hâkim olarak yoluna devam etti. Messala da ayağa kalktı, banktan pelerinini alıp omzuna attı ve arkasından gitti. Onun yanına gelince elini omzuna koyup onunla beraber yürümeye başladı.

      “Çocukken de böyle yürürdük. Kapıya kadar böyle gidelim.”

      Görünüşe göre Messala ciddi ve müşfik olmaya çalışıyor, ama yüzünü alıştığı alaylı ifadeden kurtaramıyordu. Yahuda bu yakınlığa izin verdi.

      “Sen bir çocuksun, bense bir adam; bırak da ona uygun konuşayım.”

      Romalının muhteşem bir rahatlığı vardı. Genç Telemakhos’a ders veren akıl hocası bile daha rahat olamazdı.

      “Parcaelere33 inanır mısın? Ah senin bir Saduki34 olduğunu unutuyordum neredeyse. Esseniler duyarlı insanlardır; üç kız kardeşe inanırlar. Ben de öyle. Ebediyen yaptığımız her şeyde karşımıza çıkıyorlar! Oturup plan yapıyorum. Orada burada koşuyorum. Tam uzanıp dünyayı elime alacağım anda arkamda makas sesi duyuyorum. Bir bakıyorum lanetli Atropos35 orada duruyor! Peki ama Yahuda’m, yaşlı Cyrenius’un yerini alacağımı söylediğimde neden öfkelendin? Senin Yahudiye’ni yağmalayarak zenginleşeceğimi mi düşündün? Öyle düşün, bazı Romalıların yapacağı şey bu. Neden ben yapmayayım?”

      Yahuda adımlarını küçülttü.

      “Romalılardan önce Yahudiye’nin hâkimiyeti yabancıların elindeydi.” dedi, elini kaldırarak. “Şimdi neredeler, Messala? Yahudiye onların hepsine dayandı. Daha önce olan yine olacak.”

      Messala ağır ağır konuşmasına devam etti.

      “Essenilerin haricinde de Parcaelere inananlar var. Hoş geldin Yahuda, imana hoş geldin!”

      “Hayır, Messala, beni onlarla bir tutma. Benim inancım İbrahim’in çok öncesinde atalarımın inancının temeli olan kayaya, İsrail Tanrı’sının ahitlerine dayanır.”

      “Bu ne tutku, Yahuda’m. Hocamın yanında bu kadar ateşli olsam bana nasıl da şaşırırdı! Sana söylemem gereken başka şeyler de var, ama korkuyorum.”

      Birkaç metre ilerledikten sonra Romalı yine konuşmaya başladı.

      “Şimdi söyleyeceklerim seni de ilgilendirdiğine göre artık beni dinleyebilirsin sanırım. Sana hizmet ederim, yakışıklı Ganymede, iyi niyetle hizmet ederim. Seni seviyorum. Asker olmak istediğimi söylemiştim ya. Neden sen de olmuyorsun? Sana gösterdiğim gibi, yasalarının ve geleneklerinin izin verdiği o daracık soylu yaşam çemberinin dışına neden çıkmıyorsun?”

      Yahuda cevap vermedi.

      “Günümüzün bilgeleri kimler?” diye devam etti Messala. “Tüm yaşamlarını ölü şeyler, Baal, Jüpiter, Yahuda, felsefe ve din hakkında tartışarak tüketenler değil. Bana bir isim ver, Yahuda, ister Roma’ya, ister Mısır’a, ister Doğu’ya git ya da burada Kudüs’te bul. Eğer bu isim, ününü şimdiki zamanın kendisine sağladığı malzemeden çıkarmıyorsa, sona katkısı olmayan hiçbir şeyi kutsal saymıyorsa şeytan alsın beni! Herod nasıldı? Makkabiler nasıldı? Birinci ve İkinci Sezar nasıldı? Onları örnek al. Hemen başla. İşte Roma, tıpkı İdumealı Antipater’e36 yardım ettiği gibi sana da yardım etmeye hazır bekliyor.”

      Yahudi delikanlı öfkeyle titriyordu, bahçe kapısına yaklaştıklarından kaçma hevesiyle adımlarını hızlandırdı.

      “Ah Roma, Roma!” diye mırıldandı.

      “Akıllı ol.” dedi Messala. “Musa’nın budalalıklarını ve geleneklerini bir yana bırak; durumu olduğu gibi gör. Bir cesaret Parcaelerin yüzüne bak, onlar sana Roma’nın dünyanın ta kendisi olduğunu söyleyeceklerdir. Yahudiye’yi sor onlara, Roma ne istiyorsa odur diye cevap vereceklerdir.”

      Artık kapıya gelmişlerdi. Yahuda durdu, omzundan Messala’nın kolunu yavaşça alıp gözlerinde titreşen yaşlarla yüzünü ona döndü.

      “Seni anlıyorum, çünkü sen bir Romalısın, ama sen beni anlayamazsın, ben bir İsrailliyim. Bugün asla eskisi gibi arkadaş olamayacağımıza beni inandırarak bana acı verdin! İşte ayrılıyoruz. Atalarımın Tanrı’sının huzuru seninle olsun!”

      Messala elini uzattı, ama Yahuda kapıdan geçip yoluna devam etti. O gidince Romalı bir süre sessiz kaldı, sonra kafasını kaldırıp kendi kendine, “Öyle olsun. Eros öldü, Mars hüküm sürüyor!” diyerek o da kapıdan çıktı.

      III

      YAHUDA’NIN EVİ

      Şimdilerde Aziz Stephen Kapısı olarak anılan Kutsal Şehir’in girişinden batıya doğru, Antonia Kulesi’nin kuzey yüzüne paralel bir cadde uzanıyordu. Typropoeon Vadisi’ne giden rotayı koruyarak güneye doğru küçük bir yolu takip edip geleneklerin bize söylediği Yargı Kapısı’nın biraz ilerisinde batıya kıvrılıyor, oradan da birden güneye dönüyordu. Kutsal yöreye aşina olan bir öğrenci ya da yolcu, bu caddenin Hristiyanlar için biraz da hüzünle dünyadaki herhangi bir caddeden daha ilginç olan Via Dolorosa’nın37 bir parçası olarak tanımlandığını hatırlayacaktır. Amacımız şu anda bütün caddeyle ilgilenmemizi gerektirmediğinden, sözü edilen o güneye dönen köşede duran ve önemli bir ilgi merkezi olarak özel bir tanımlama gerektiren evden söz etmek yeterli olacaktır.

      Bina her bir yüzü muhtemelen yüz yirmi metre olmak üzere kuzeye ve batıya bakıyordu ve Doğu’ya özgü çoğu gösterişli yapı gibi iki katlı ve dört köşeliydi. Batı tarafındaki sokak yaklaşık üç buçuk metre genişliğindeydi, kuzey tarafındaki ise üç metreyi geçmezdi. Duvarlara yakın yürüyerek yukarı bakan biri, duvarların pütürlü, boyasız ve itici olduğu kadar güçlü ve heybetli de olan görünümünden etkilenirdi. Dış kısmı taş ocağından alındığı gibi kullanılmış, boyasız, iri taş bloklardan oluşuyordu. Hiç alışılmadık bir şekilde evi süsleyen pencereleri ve kapıları süsleyen bezemeleri olmasa bu çağın eleştirmeni onun askerî bir tarzı olduğunu söyleyebilirdi. Batıya bakan dört, kuzeye bakan iki penceresi vardı, hepsi de ikinci kat hizasında, СКАЧАТЬ



<p>33</p>

Önce çocuk doğumu, sonra kaderle ilişkilendirilen Roma tanrıçaları. Kader anlamındaki Moria bunlardan biridir.

<p>34</p>

Eski bir Yahudi mezhebi. (ç.n.)

<p>35</p>

Kader tanrıçaları olan üç Moira’dan biri. Adı “geri adım atmaz, bildiğinden şaşmaz, bükülmez” anlamına gelir ve hayat ipliğini kesen Moira’dır. (ç.n.)

<p>36</p>

Esau, Yakup’un oğlu, Edom’u kurduğu söylenmiştir.

<p>37</p>

Hristiyan inanışına göre Hz. İsa’nın ölüm cezasına çarptırılması üzerine, haçı sırtında taşıyarak çarmıha gerilinceye kadar Kudüs şehri içerisinde izlediği güzergâha verilen isimdir. (ç.n.)