Gülen Polis. Пер Валё
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gülen Polis - Пер Валё страница 15

Название: Gülen Polis

Автор: Пер Валё

Издательство: Ayrıksı Kitap

Жанр:

Серия: Martin Beck

isbn: 978-625-99813-8-3

isbn:

СКАЧАТЬ Gunvald, mesajın anlaşıldı artık,” dedi Martin Beck. “Güzel. Fakat her zamanki gibi sadede gelmen asırlar aldı.”

      Bu yorum Kristiansson ve Kvant’ı cesaretlendirip aralarında rahatlama ve gizli bir anlaşmayla dolu bakışmalarına sebep oldu. Fakat Gunvald Larsson çıkıştı, “Eğer siz ikinizin o kalın kafası azıcık çalışıyor olsaydı, arabaya biner, katili yakalayıp getirmiş olurdunuz.”

      “Ya da bizi de vururdu,” diye karşılık verdi Kristiansson.

      “O herifi ele geçirdiğimde siz ikinizi bir güzel önüme katacağım,” dedi Gunvald Larsson vahşice.

      Kvant duvar saatine çaktırmadan bakıp, “Artık gidebilir miyiz?” diye sordu. “Karım…”

      “Evet,” dedi Gunvald Larsson. “Cehennemin dibine gidebilirsiniz!”

      Martin Beck’in kınayan bakışlarından kaçıp, “Neden akıl edemediler ki?” dedi.

      “Bazı insanların kafası biraz geç çalışır,” dedi Martin Beck dostça. “Bu sadece dedektiflere özgü bir şey değil.”

      11

      Kapıyı çarparak içeri giren Gunvald Larsson, “Şimdi düşünmeliyiz,” dedi kısaca. “Saat tam üçte Hammar’la brifing yapacağız. On dakika sonra.”

      Telefonun ahizesi kulağında oturan Martin Beck, ona sinirle baktı ve Kollberg kâğıtlarından kafasını kaldırıp sıkıntıyla mırıldandı. “Sanki bilmiyoruz. Boş mideyle düşünmeye çalış da göreyim seni ne kadar kolaymış.”

      Kollberg’i huysuzlaştıran nadir şeylerden biri de öğün atlamaktı. Şu saatte en az üç öğünü atlamıştı ve bu yüzden iyice karalar bağlamıştı. Dahası Gunvald Larsson’un o çok bilmiş ifadesinden az önce dışarı çıkıp bir şeyler yediğini anlayınca bu hiç de hoşuna gitmedi.

      “Sen nerelerdeydin?” diye sordu şüpheyle.

      Gunvald Larsson cevap vermedi. Adam yürüyüp masasına otururken Kollberg gözleriyle onu takip etti.

      Martin Beck telefonu kapattı.

      “Seni kemirip duran da ne?” dedi.

      Ardından ayağa kalktı, notlarını alıp Kollberg’e doğru yürüdü.

      “Laboratuvardan aradılar,” dedi. “Altmış sekiz el ateş edilmiş boş kovan saymışlar.”

      “Kaç kalibre?” diye sordu Kollberg.

      “Düşündüğümüz gibi. Dokuz milimetre. Altmış yedisi aynı silahtan çıkmış.”

      “Ya altmış sekizinci?”

      “Walther 7.65.”

      “Şu Kristiansson denen herifin tavana sıktığı var ya,” diye açıkladı Kollberg.

      “Evet.”

      “O hâlde muhtemelen sadece bir manyak adam vardı,” dedi Gunvald Larsson.

      “Evet,” dedi Martin Beck.

      Plana dönerek orta kapılardan en genişinin içine bir X çizdi.

      “Evet,” dedi Kollberg. “Adam orada durmuş olmalı.”

      “Bu da şey demek oluyor…”

      “Ne demek oluyor?” diye sordu Gunvald Larsson.

      Martin Beck cevap vermedi.

      “Ne diyecektin?” diye sordu Kollberg. “Bu ne demek oluyor…?”

      “Stenström’ün neden ateş etmeye vakit bulamadığını,” dedi Martin Beck şüpheli bir şekilde, sağ elinin baş ve işaret parmağıyla burnunun dibini ovuşturdu.

      Hammar kapıyı ardına kadar açıp içeriye girdi, Ek ve savcılıktan bir adam da arkasındaydı.

      “Durum analizi,” dedi kısaca. “Telefon aramalarını kesin. Hazır mısınız?”

      Martin Beck ona kederle baktı. Odaya aynı bu şekilde, beklenmedik bir anda ve kapıyı çalmadan girmek tam da Stenström’ün âdetiydi. Hemen hemen her seferinde. Son derece sinir bozucuydu o zamanlar.

      “Elinizde ne var?” diye sordu Gunvald Larsson. “Akşam gazeteleri mi?”

      “Evet,” diye cevap verdi Hammar. “Ne harikalar değil mi?”

      Gazeteyi kaldırıp düşmanca bir bakış attı. Manşetler büyük ve koyu harflerle yazılmıştı fakat metin çok az bilgi içeriyordu.

      “Şimdi buradan aktarıyorum,” dedi Hammar, “‘Yüzyılın cinayeti,’ diyor Stockholm cinayet masasından dişli polis Gunvald Larsson ve devam ediyor: ‘Hayatımda gördüğüm en mide bulandırıcı ve korkunç sahneydi.’ İki ünlem işareti.”

      Gunvald Larsson sandalyesine tekrar çöküp kaşlarını çattı.

      “Ne dostların varmış,” dedi Hammar. “Adalet Bakanı da kendini aşmış. ‘Bu kanunsuzluk ve şiddet anlayışına bir an önce dur demeli. Polis teşkilatımız hiç zaman kaybetmeden suçluyu yakalamak için bütün kaynaklarını seferber etmiştir.’”

      Sağına soluna bakınıp ekledi, “İşte kaynaklarımız.”

      Martin Beck burnunu sildi.

      “‘Soruşturma ekibi zaten ülkenin yüzden fazla en yetenekli adli uzmanından oluşuyor,’” diye devam etti Ham-mar. “‘Bu gelmiş geçmiş en büyük ekip.’”

      Kollberg iç geçirip başını kaşıdı.

      Hammar, “Ah şu politikacılar,” diye mırıldandı kendi kendine.

      Gazeteyi masaya fırlatıp, “Melander nerede?” dedi.

      “Psikologlarla konuşuyor,” dedi Kollberg.

      “Ya Rönn?”

      “Hastanede.”

      “Oradan bir haber var mı?”

      Martin Beck olumsuz anlamda başını salladı.

      “Hâlâ ameliyattalar,” dedi.

      “Eh,” dedi Hammar. “Durum analizine devam edelim.”

      Kollberg kâğıtlarına göz attı.

      “Otobüs Bellmansro’dan saat on civarı ayrılmış,” dedi.

      “Civarı mı?”

      “Evet. Strandvägen’deki durum yüzünden bütün seferler kaymış. Otobüsler trafikte ya da polis kordonu arkasında sıkışıp kalmış ve büyük gecikmeler yaşandığından şoförlere, kalkış saatini göz ardı edin, СКАЧАТЬ