Название: Gülen Polis
Автор: Пер Валё
Издательство: Ayrıksı Kitap
Серия: Martin Beck
isbn: 978-625-99813-8-3
isbn:
“Doğru adı Milli Polis Teşkilatı Güvenlik Dairesi’dir onun,” dedi Gunvald Larsson.
Rönn ayağa kalktı, yığının arasından bir iki fotoğraf çıkardı ve masada yan yana koydu.
“Bu adamın kimliğini tespit edemedik,” dedi. “Altı numara. Tam orta kapıların arkasında, dışta kalan koltukta oturuyormuş ve altı kurşunla öldürülmüş. Ceplerinden bir kibrit kutusunun çakma tarafı, bir paket Bill sigara, bir otobüs bileti ve 1823 kron nakit çıktı. Hepsi bu.”
“Çok para,” dedi Melander düşünceli bir şekilde.
Masanın üstüne eğilip tanımadıkları adamın resimlerini incelediler. Adam koltukta aşağı doğru kaymıştı ve kolları sallanarak, sol bacağı koridora düşmüş şekilde yayılmıştı. Paltosunun ön tarafı kana bulanmıştı. Yüzü yoktu.
“Kahretsin, ne olmuş,” dedi Gunvald Larsson. “Adamı kendi anası gelse tanıyamaz.”
Martin Beck duvardaki çizimi incelemeye devam etti. Sol elini yüzünün önünde tutarak şöyle dedi, “Sonuçta iki kişi olduklarından emin değilim.”
Diğerleri ona baktı.
“İki ne?” diye sordu Gunvald Larsson.
“İki tetikçi. Yolculara baksana, hiçbirisi yerinden kıpırdamamış. Hâlâ hayatta olan hariç, o da sonrasında yere yığılmış olabilir.”
“İki manyak adam mı?” dedi Gunvald Larsson şüpheyle. “Aynı zamanda?”
Kollberg gidip Martin Beck’in yanında durdu.
“Yani sadece bir kişi olsa, birisinin tepki göstermeye fırsatı olurdu mu diyorsun? Hımm, olabilir. Ama herif onları bir güzel biçmiş. Bayağı hızlı olmuştur, hatta belki hepsi uyuklarken yakalanmıştır…”
“Listeye devam edelim mi? Bir silah mı vardı, iki mi, en kısa zamanda öğreneceğiz.”
“Tabii,” dedi Martin Beck. “Devam et, Einar.”
“Yedi numaralı adam Johan Källström adında bir ustabaşı. Kimliği tespit edilememiş adamın yanında oturuyormuş. Elli iki yaşındaymış, evliymiş ve Karlebrgsvägen 89 numarada oturuyormuş. Karısına göre, Sibylle Caddesi’ndeki atölyesinden dönüyormuş, fazla çalışmış. Onunla ilgili pek özel bir ayrıntı yok.”
“İşten dönerken midesinin kurşunla dolması hariç,” dedi Gunvald Larsson.
“Orta kapının tam önündeki cam kenarında Gösta Assarsson oturuyormuş, sekiz numara. Kırk iki yaşında. Kafasının yarısı dağılmış. Tegnér Caddesi 40 numarada yaşıyormuş, ofisi ve iş yeri de orasıymış, erkek kardeşiyle birlikte işlettiği bir ithalat ihracat firması varmış. Karısı neden otobüste olduğunu bilmiyor. Ona göre, Narvavägen’de bir kulüp toplantısında olmalıymış.”
“Aha,” dedi Gunvald Larsson. “Alem yapmaya çıkmış.”
“Evet, böyle bir şey söylenebilir. Evrak çantasında bir şişe viski bulunmuş. Johnnie Walker, Black Label.”
“Aha,” dedi damak zevkine düşkün Kollberg.
“Ayrıca bol miktarda prezervatif taşıyormuş,” dedi Rönn. “İç cebinde yedi tane varmış. Çek defteri ve nakit 800 kron da yanındaymış.”
“Neden yedi?” diye sordu Gunvald Larsson.
Kapı açıldı ve Ek kafasını içeri uzattı.
“Hammar on beş dakika içinde hepinizi odasına beklediğini söyledi. Brifing. On bire çeyrek kala yani.” Gözden kayboldu.
“Tamam, devam edelim,” dedi Martin Beck. “Nerede kalmıştık?”
“Yedi kılıfla gezen adamda,” dedi Gunvald Larsson.
Martin Beck, “Adam hakkında söylenecek daha fazla bir şey var mı?” diye sordu.
Rönn karalama yazısıyla dolu kâğıt parçasına baktı. “Sanmıyorum.”
“Devam et o zaman,” dedi Martin Beck, Gunvald Larsson’un masasına oturarak.
“Assarsson’dan iki koltuk önde dokuz numara oturuyormuş, Bayan Hildur Johansson, altmış sekiz yaşında, dul, Norra Stations Caddesi 119 numarada yaşıyormuş. Omzundan ve boynundan vurulmuş. Västmanna Caddesi’nde oturan evli bir kızı var. Kızının çocuklarına baktıktan sonra kendi evine dönüyormuş.”
Rönn sayfayı katlayıp ceketinin cebine koydu.
“Hepsi bu,” dedi.
Gunvald Larsson iç geçirdi, fotoğrafları ayrı ayrı dokuz deste hâline getirdi.
Melander piposunu bıraktı, bir şeyler mırıldanıp tuvalete gitti.
Kollberg sandalyesini yana yatırıp konuşmaya başladı: “Peki tüm bunlardan ne öğrendik? Sıradan bir akşamda, sıradan bir otobüste, gayet sıradan dokuz kişi görünüşe göre hiçbir sebep olmaksızın bir taramalı tabancayla biçiliyor. Kimliği tespit edilemeyen bu adam dışında, bu insanlarla ilgili hiçbir tuhaflık göremiyorum.”
“Evet, sadece bir,” dedi Martin Beck. “Stenström. O otobüste ne arıyordu?”
Kimse cevap vermedi.
Bir saat sonra, Hammar aynı soruyu bu kez Martin Beck’e yöneltiyordu.
Hammar bundan böyle otobüs cinayeti üstünde çalışacak özel soruşturma grubunu odasına çağırmıştı. Ekipte deneyimli on yedi cinayet masası polisi yer alıyordu, Ham-mar başlarındaydı. Martin Beck ve Kollberg de ayrıca soruşturmayı yürütüyordu.
Ellerindeki tüm veriler incelendi, durum analiz edildi ve görev dağılımı yapıldı. Brifing sona erince, Martin Beck ve Kollberg haricinde herkes odayı terk edince Hammar, “Stenström’ün o otobüste ne işi vardı?” dedi.
Martin Beck, “Bilmiyorum,” diye cevap verdi.
“Son zamanlarda ne üstünde çalıştığını bilen de yok gibi. Sizden biri biliyor muydu?”
Kollberg ellerini havaya kaldırıp omuz silkti.
“En ufak bir fikrim yok. Günlük rutin harici yani. Tahminen diyebilirim ki üzerinde çalıştığı bir şey yoktu.”
“Son haftalar pek olaylı değildi,” dedi Martin Beck. “O yüzden bayağı bir boş vakti vardı. Daha önce de oldukça fazla mesai yaptığı için hakkı vardı.”
Hammar parmaklarını masanın kenarına vurdu ve düşünceli bir şekilde kaşlarını çattı. Sonra şöyle dedi, “Nişanlısına kim haber verdi?”
“Melander,” dedi Kollberg.
“Bence СКАЧАТЬ