İstenen . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İstenen - Морган Райс страница 3

Название: İstenen

Автор: Морган Райс

Издательство: Lukeman Literary Management Ltd

Жанр: Героическая фантастика

Серия: Vampır Mektupları

isbn: 9781632916884

isbn:

СКАЧАТЬ ve Caitlin rahatlayarak hızla koridordan geçti. Dışarı, daha aşağıdaki bir terasa açılan açık bir kapı buldu ve buradan koşarak çıktı.

      Kendisini Ekim ayının serin havasında, daha düşük seviyedeki bir düzlüğe çıkmış halde buldu, kalbi hala çarpıyordu. Oradan çıktığına çok mutluydu. Ama aynı zamanda aklı başından gitmişti. Orada hiçbir şey yoktu. Bütün günlüğü uydurma mıydı? Hiçbiri gerçek değil miydi? Her şeyi sadece hayal mi etmişti?

      Peki, bütün bunlar Aiden’in gösterdiği tepkiyi nasıl açıklıyordu?

      Caitlin parke taşı kaplı düzlükte ilerledi, başka bir orta çağ bahçesinin yanından daha geçti, bu bahçe küçük meyve ağaçlarıyla doluydu. Mermer korkuluklara gelinceye kadar yürümeye devam etti. Sırtını korkuluklara dayayıp etrafına bakındı, uzakta öğleden sonrasının güneşi altında parıldayan Hudson Nehrini görüyordu.

      Birden döndü ve nedense Caleb’i orada, yanında göreceğini zannetti. Bilemediği bir nedenden dolayı daha önce burada, bu düzlükte Caleb ile birlikte olduklarını hissediyordu. Bunlar hiç mantıklı gelmiyordu. Aklını mı kaybediyordu?

      Bundan pek emin değildi.

      İKİNCİ BÖLÜM

      Scarlet çıldırmış gibi ağlayarak hızla odasına girdi ve arkasından kapıyı çarparak kapattı. Nehirden eve kadar tüm yolu koşarak gelmiş ve sürekli ağlamıştı. Kendisine ne olduğunu anlamıyordu.  Blake’in boğazında atan damarı gördüğü, o duyguyu, o isteği, onu ısırma isteğini hissettiği o an sürekli aklına gelip duruyordu. Beslenmeyi istediği anı.

      Ona neler oluyordu? Bir delinin teki miydi? Neden böyle hissetmişti? Ve neden o anda olmuştu? Tam da ilk kez öpüşürlerken?

      Şimdi oradan uzaklaşmışken Scarlet için vücudunun o zaman nasıl hissettiğini hatırlamak zordu – ve her geçen saniye yaşadıkları ona daha da uzak geliyordu. Vücudu şimdi normaldi. Yaşadığı geçici bir şey miydi? Ona garip, tek seferlik ve bir daha da geri dönmeyecek bir his mi hâkim olmuştu?

      Umutsuzca buna inanmak istiyordu. Ancak diğer tarafı, içten içe durumun bundan ibaret olmadığına inanıyordu. Bu duygu çok kuvvetliydi, kolay kolay unutamayacağı bir şeydi bu. Eğer bu duyguya teslim olsaydı ve orada bir saniye daha kalmış olsaydı, Blake şimdi ölmüş olabilirdi.

      Scarlet bir önceki günü de düşünmekten kendini alamadı. Eve geldiğinde hastaydı. Evden koşarak çıkmıştı. Ne yaptığını, nerede olduğunu unutmuştu. Hastanede uyanmıştı. Annesi çok kaygılanmış, adeta çıldırmıştı…

      Şimdi her şey aklına gelmeye başlamıştı. Annesi başka testler yaptırmak için onun başka doktorlara görünmesini istemişti. Daha sonra da bir papazla görüşmesini. Annesi bir şeyden mi şüpheleniyordu? Bunu mu ima ediyordu? Onun bir vampire dönüştüğünden mi şüpheleniyordu?

      Odasında, en sevdiği koltukta kıvrılıp oturmuş Scarlet’in kalbi son hızla çarpıyordu. Ruth kafasını kucağına koymuştu ve Scarlet elini uzatıp onu hafifçe dokundu. Bunu yaparken gözleri yaşarmıştı. Yarı şoktaydı ve şaşkınlık içindeydi. Hasta olma fikri, kötü bir hastalığa yakalandığı – hatta belki daha da kötüsü – onu korkutuyordu. Derinlerde bir yerde bunun üzerine bu kadar kafa yormasının anlamsız olduğunu düşünüyordu. Ama yine de bunları merak etmeye cesaret edebiliyordu. Onun boğazını ısırmayı istemesi. İki kesici ön dişindeki hissettiği duygu. Beslenmek için can atması. Bu mümkün müydü?

      Bir vampir miydi?

      Vampirler gerçekten var mıydı?

      Uzandı, dizüstü bilgisayarını açtı ve internetten arama yaptı. Bunu öğrenmeliydi.

      Wikipedia’dan “vampir” sayfasını açtı ve okumaya başladı:

      “Vampirlik fikri binlerce yıldır sürmektedir; Mezopotamyalılar, İbraniler, Eski Yunanlılar ve Romalılar şimdiki modern vampirlerin ataları olduğu düşünülen şeytanlar ve ruhlarla ilgili birçok öykülere sahiptir. Ancak, bu eski medeniyetlerde vampir benzeri yaratıklar bulunsa da, halk kültüründe bugün vampir olarak bildiğimiz şey 18. yüzyılda güneydoğu Avrupa’da, bölgedeki birçok etnik topluluğun sözlü gelenekleri kaydedilip yayınlandığında ortaya çıkmıştır. Çoğu durumda vampirler kötü kişilerin, intihar edenlerin veya cadıların hayaletleridir ancak aynı zamanda kötü bir ruhun bir cesedi ele geçirmesi veya birinin vampir tarafından ısırılmasıyla da oluşabilirler.”

      Scarlet dizüstü bilgisayarını hemen kapattı ve uzağa koydu. Bütün bunlar katlanamayacağı kadar fazlaydı.

      Kafasını salladı ve bunu psikolojik olarak kafasından atmaya çalıştı. Kesinlikle onda bir sorun vardı. Ama bu sorun neydi? Bu onu çok korkutuyordu.

      Bütün bunları daha da kötü hale getiren şey ise Blake için beslediği duygular ve aralarında yaşadıkları hakkındaki düşünceleriydi. Ondan bu şekilde kaçtığına inanamıyordu, özellikle böyle bir anda. Harika zaman geçiriyorlardı, tam rüyalarındaki bir buluşmaydı. Ve işte şimdi bu durumdaydı. Tam da sonunda ilişkileri yoluna girmişken. Bu hiç adil değildi.

      Onun kendi hakkında ne düşündüğü hakkında fikir bile yürütemiyordu. Onun deli, tam bir psikopat olduğunu düşünmüş olmalıydı; o şekilde atlaması, tam öpüşürlerken, ormandan koşarak kaçması. Aklını tamamen kaçırdığını düşünmüş olmalıydı. Onun kendisini bir daha görmek istemeyeceğine emindi. Büyük ihtimalle Vivian’a geri dönecekti.

      Çaresiz bir şekilde kendini anlatmak istedi. Ama bunu nasıl yapabilirdi? Ne söyleyebilirdi? İçinde birden boğazını ısırma isteği uyandığını mı? Ondan beslenmek istediğini mi? Kanını içmek istediğini mi? Onu korumak için ondan koşarak uzaklaştığını mı?

      Tabii, bunları duymak onu kesin rahatlatır, diye düşündü.

      Her şeyi yoluna koymak istiyordu. Onu yeniden görmeyi arzuluyordu. Ama nasıl bir açıklama yapması gerektiğini bilemiyordu. Sadece bununla kalsa iyiydi, ama onun yanında olmaktan da korkuyordu; artık kendisine güvenemiyordu. O istek yeniden gelirse ne yapabilirdi? Ya gelecek sefer ona zarar verirse?

      Bunu düşününce gözyaşlarına boğuldu. Artık erkeklerin arasına giremeyecek miydi?

      Hayır. Bunu denemeliydi. Her şeyi yoluna koymayı en azından denemeliydi. Bir şekilde kendini anlatabilmeliydi. Tabii eğer başka bir nedenden dolayı ondan nefret etmiyorsa. Kendisini bir daha görmek istemiyor olsa bile, her şeyi böyle bırakamazdı. Ve derinlerde bir yerde, bir tarafı bunu tek seferlik bir şey, bir delilik patlaması olduğunu ummaya ve bunu aşıp beraber olabileceklerini ummaya cesaret edebiliyordu. Sonuçta, bunun üstesinden gelebilirlerse, başka her şeyin üstesinden gelebilirlerdi.

      Scarlet kendisini biraz daha iyi hissetmeye başlamıştı. Gözyaşlarını sildi, bir mendil aldı, burnunu sildi ve cep telefonunu çıkardı. Blake’in numarasını buldu ve ona mesaj yazmaya koyuldu.

      Birden durdu. Ona ne söylemeliydi?

      Bugün olanlardan dolayı çok üzgünüm.

      Bunu СКАЧАТЬ